HARABE OLDU HAYATLAR
Haftanın ilk günüydü, tarih 6 şubat pazartesi günü saat 4.17’yi işaret ediyordu . Uykudaydı canan ne bir dakika geri ne bir dakika ileri alabildi zamanı aciz olan insan , yeni bir güne yeni umutlar düşünerek yummuşlardı belki de gözlerini , ne de olsa umut ile korkunun arasında ince bir iplik misali dokunmuştu insanoğlunun ömrü. Düşünülebilir miydi böylesi bir dehşet , hayal dahi edilemezdi şüphesiz çünkü hayaller mutlu olduğumuz anları kapsardı genelde. Ne kadar acı dahi olsa bu yaşananlar unutulamayacak bir gerçek. Belki de aklımızın bir köşesinde bulunmadığı içindi bunca yaşanan vahamet. Belki de insan her an hazır etmeliydi kefenini, gerek olmayan her şeyi sığdırdığımız dört duvarlarımıza ve zihinlerimize sığdırmalıydık asıl olan ölümü ve gerekliliklerini. Gerek var mı gerçekten kısacık ömre, ansızın gelen ölüme bunca mal , mülk ve sermaye. Yıllarca emek harcanarak , zaman harcanarak alınan evlerin, kimin aklına gelirdi bir gün mezarı olacağı , hayalini kurarak yaşadığı malın mülkün altında can vereceği .
Evet mezarda betondandı ancak sadece ölüler giriyordu, bu betonlar ölü olmayanları dahi konuk ediyordu . Konuk ettiklerinin kiminin canını alıyor kimini de vakti gelinceye değin geri yolluyordu .
Yaşanan onca şeyden sonra elbette alınacak bir ders olmalıydı. Eceli gelene kelam edilmese dahi hakka varma vakti gelmemiş olmasına rağmen can çekişenlerin hakkı söz konusuydu . Bunca yapınım yere serilen bir halı misali büyük bir tehlike arz ediyordu ancak sızlanması gereken vicdan arz eden tehlikeyi de geçiyordu. Can pazarını aratmayan bu dehşet huzuru bozmalıydı , alınan nefesi milim milim ölçmeliydi belki de insan . Ben demeyi bırakıp biz diyebilmeliyiz ve artık sonsuza kadar bulunacağımıza inandığımız dünyanın kasvet dolu rüyasından uyanmalı gerçeklere odaklanmalıyız . Aklın bahşedildiği insan uyanmalı ve uyandığı an uyandırmalı uykuda olanları , şiddeti beklememeli kendi şiddetini oluşturmalı ve farkına varmalı. Ölüme ne kadar yakın olduğunu bir an dahi unutmamalı, toprağa verilen, enkaz altında olan bedenlerin kendi bedeni olabileceği gerçeğini unutmamalı . Elimizde olan ve bize ait olduğuna inandığımız neyimiz varsa aslında bize ait olmadığını unutmamalı .
Her gözlerimizi yumduğumuzda kurmayı umduğumuz hayalleri bir an olsun kuramadığımızı düşünelim. Şimdi kendimizi kardeşlerimizin yerine koyalım ve kurulan hayallerin bir sis bulutu gibi dağıldığını bilerek empati kuralım.
Avucunda tuttuğu tek şeyin umudu olduğu enkaz bölgesinde sağ çıkmayan her can ile birlikte umudun yerle bir olduğunu unutmayalım.
Umut dahi yaşlı gözlere destek olamadığı için varlığından şikayet eder olmuş . Yüreklerin dayanmadığı bu dehşete canlı şahit olmayanlar gördükleri sebebi ile kat ve kat yaşıyorlar.
Eller ayrılmış geri tutulmaz olmuş , şubat ayı akıllardan silinmeyen asırlara hükmedecek bir yasa şahit olmuş.
Anne aradığı evladını bulamaz olmuş, evlat annesiz babasız umutsuz kalmış. Bunca yaşanan canı bahşedenin kudretini , merhametini ve hiddetini unutturmasın.
Rabbim vatanımızı selamete çıkarsın inşallah.