Onun doğumu neden bu kadar önemli?
Günümüzden yaklaşık 1500 küsur yıl önce yine günlerden normal bir gün olacağını sanan cahil bir topluluk vardı. Bu cahil toplum adaletin ve ahlâkın sıfır olduğu bu yaşantı biçimine öylesine alışmışlardı ki bu kadar büyük bir müjdenin, ahlâk öncüsünün doğduğunu fark etmediler bile. Evet, o gece bu etkinsiz topluluğa 40 yıl sonra son peygamber olacak kişi dahil olmuştu…
Hz. Muhammed’in doğduğu yıllarda Arap Yarımadası’nda büyük bir cahillik etkiliydi. Küçük kızlar genç yaşlarda gömülüyor, insan eli ile yapılmış putlara tapılıyor ve daha benzeri şu vakitte anlaşılamayacak kadar saçma nice davranış sergileniyordu.
40 yaşında ilk vahiy inince tabi ki böyle bir topluluk bunu kabul edemezdi. Zenginler kabul etmez, kız çocuğunun namus kirliliği olarak görüldüğü bir toplum bunu kavrayamazdı. Elbette bu kolay olacak bir uğur değildi, belki nice emekler verilecek bu uğur bir dönemin sonunda böyle bir halkın düzgün yaşamı ve refahı olarak son bulacaktı.
Hz. Muhammed’in davranışları her insana, her bireye örnek olacak türdendir. Peygamberlikten önce bile yalan konuşmamış Mekke’de Emin lakabını almıştı.
Onlarca Arap kabilesi Hacer-ü’l Esved taşını kimin koymasının gerektiğinin kavgasını yaparken tartışma hararetlenmiş, kılıçlar çıkmak için can atmak üzereydi. Tam o esnada ortaya şu fikir atıldı; “Şu kapıdan ilk kim geçerse bu kararı o versin.” denildi. Herkes merakla beklerken kapıdan Hz. Muhammed gözüktü, buna oradaki herkes sevinmişti çünkü onun vereceği kararın adaletli olacağını, sorun çıkarmayacağını biliyorlardı.
İşte 571 de böylesine cahil bir topluma böylesine güvenilir, emin, mübarek bir insan gelmişti. Bu müjde her ne kadar bu kadar kutlu ve mutlu olsa bile bunun asıl meyvesinin şu olduğunu bilmek lazım; onun ümmetinden olan her bir ferdin onu örnek alması, Kuran’ın ilk emri olan “oku” emrini gerçekleştirmesi gerekiyor. İşte bu olursa bu müjde o zaman en büyük meyvesini vermiş olacaktır.