Doğru Din Ve Din Anlatıcıları
Dünyanın her yerinde adaletsizlik ve hukuksuzluk var, bu adalet ise genellikle güçlülerin ve zenginlerin lehlerine çalışır. Daha doğrusu, adaletsizliğin adaleti hep güçlüden yanadır. Geri kalmış ve dinle yönetilen ülke insanın da en çok kullandığı cümledir “Adaleti Allah’a bırakalım.” Dünyada yaşıyoruz ve madem burada yaşıyoruz, o halde yapılan eylemin bir ödülünün ve cezasının verilmesini talep etmek en doğal olanıdır çünkü bu hayatın olağan akışına göre yapılan bir durum değerlendirmesidir.
İnanışlı insanlar kendilerine göre haklılar çünkü devletler, yöneticiler, adaleti tesis etmeye yetkili olanlar, güçlüden, ezenden, zenginden yana olduğu için nereye başvursalar bile bir şey elde edilmeyeceğini bilirler. İşte bu yüzdendir ki güçsüz ve inanışlı olan ahirete bırakır adaletsizliği, zaten yapacak bir şeyi de yoktur. Peki her şeyi Allah’a bırakmak ne kadar doğru? Dünya nüfusunun çoğunun, Allah’tan geldiğine inandığı dört büyük kitap bile dünyada adaleti isteyin diyor ama bu dört büyük kitabı anlatanlar ise insanlara sürekli Allah’ın bir adaleti var diyerek ve sürekli ahireti işaret ederek, insanları pasifleştirmiş ve halkın hakkını aramalarına engel olmaya çalışmışlardır.
Zalimlik olur yine Allah’a bırak, zulüm olur yine Allah’a bırak, insanlara haksızlık olur yine Allah’a bırak. Bu durumu insanlar çok yanlış anlamış, bazen güçsüzlüklerinden ve bazen de din adamlarının insanlara pasifleştirme aşısını vurmasıyla. İncil’i konuşma diline çevireni WILLIAM TYNDALE ise hem kilise ve hem de kral tarafından, halk uyanmasın diye idam edilmiş çünkü kralların ve papanın saltanatları sona ermesin diye bu durum 1500 yıllarında gerçekleşmiştir. Halkı uyutma görevi kralların yetkisiyle kiliselere ve papazlara verilmiştir. Tabi WILLIAM, rönesans’ın ve reformların öncülüğünü yapmıştır aslında.
Tevrat ve Kuranı Kerim içinde durumun böyle olması iyi olurdu, inanan insanları aydınlatacak birilerinin çıkması veya insanlara gerçekleri söylemesi hem Yahudiler ve hem de Müslümanlar için güzel olurdu. Bir sınava girerken sorumlu olduğunuz kitabı okumanız lazım ama ne hikmetse ne Kuranı’n çevirisini ve ne de Tevrat’ın çevirisini insanlar okumaz. Okusanız da anlamazsınız çünkü orada sizin anlamadığınız, anlayamayacağınız şeyler var derler halka(!) Okuma ve yazma bilen herkes her şeyi anlayabilir ama asıl maksat insanların gerçekleri görmesini engellemek ve bunun en büyük tekeli de diyanetler, hahamlar, kiliselerin elindedir. Onlar din tekelini eline alır ve otoritenin yanında durarak insanları baskı altında ve ahiret gününde cehennemle korkutmaya çalışırlar. Gerçekleri gizlerler çoğu zaman. Dünya nimetlerinden sadece kendileri yararlansın ama halk sefaleti ve adaletsizliği yaşasın isterler. Milyonlarca dolar paraları vardır, arabaları ve evleri vardır yani anlayacağınız lüksün içinde yaşarlar ama halka adaleti Allah’a, güzel yaşamı ise cennete bırakmalarını terkin ederler(!) Nedense kendilerine adalet hemen gelir, lüks ve şatafatı ise burada yasar, cennete bırakmazlar.
Halkı kandırmak kolaydır, yeter ki bir fikrin iyice reklamını yapın ve diliniz yorulana kadar bunu tekrarlayın. Hangi dinin sorumlu mensubu olursa olsun, insanların araştırmasını ve sorgulamasını istemez çünkü altlarından makam koltukları ve dünya nimetleri gidecektir bunun farkındadırlar veya araştırma ve sorgulamak isteyenlere de belli kalıplarda kalmalarını tavsiye ederler, tavsiye ederler ki yanlış uygulamaları kimse bilmesin. İnandığınız dinin kitabını okuyun ve sorgulayın, kutsal kitaplarda ne yazıyor ve ne söyleniyor bilin, bilin ki gerçekleri daha iyi öğrenin. Cübbesini sırtına, asasını eline alandan öğüt almak yerine veya imamdı, hahamdı, papazdı onlardan dini öğrenmek yerine, siz araştırın ve öğrenin. Camiye, kilisede yaptığı ibadetin ne olduğunu bilmeyen insanlar var. Camide namaza dururken okuduğu ayetin ne anlama geldiğini bilmeyen inananlar var, papağan gibi okuyup geçiyor herkes. Ne anlıyor ve ne de anlamak istiyor. Yani anlayacağınız dini anlatanların uydurmasıdır “Adaleti Allah’a bırakın.” Cümlesi çünkü adalet dünyada da istenir. Muhakkaktır ki inanan insanlar adaleti orada da isteyeceklerdir ama şu an dünyadayız ve adaleti burada da istemek en doğal haktır .