Kötülerin Sesi Gür Çıkıyor Çünkü İyiler Susuyor
Her şeyi kendine müstehak gören insanlar vardır çevremizde, pragmatik (faydacı) davranan bu kişilerin ana özelliği ise kendileri en iyi şekilde yaşarken, başkaları dibin dibini görsün fikri vardır beyinlerinde. Kötü insanlar için ne bir ahlak, ne de bir etik kural yoktur çünkü insani duygularını kaybetmiş ve adeta ormanda yaşayan vahşi bir hayvan gibi davranır. Ben merkezli fikirleri vardır, sadece benlik anlayışı içine giren ve dünyada sadece onlar yaşıyormuş gibi davranırlar. İster devlet adamlığında, ister kurumlarda çalışan bir memur ve isterse de ailemiz, çevremizden biri olsun hiç fark etmez böyleleri ve hemen kendilerini belli ederler. İyi insanların karşı koyamadığı veya karşılarına çıkmaya cesaret edemediği bu insanlar, zamanla daha azgınlaşır ve daha da rezilliklere bulaşırlar.
İyi insanların geneli; nazik, kibar, kalp kırmayan ve insanlara hoşgörüyle yaklaşandır. Anlayacağınız üzere kötü insanların; kaba, boş ve gereksiz ithamları, karşısındaki bir böcek gibi görmesinden apayrı bir kişiliğe sahiptir iyi insanlar. Bir adım atarken bin defa tartar ve kendisiyle iletişim halinde olan insanı kırmayacak şekilde bir davranış içine girer. Nihayetinde kalbi ve vicdanına hesap soran ve geceleri başına yastığa koyar koymaz yaptığı eylemlerin muhasebesini yapar ama kötüler hiçbir zaman öyle olmaz, sürekli insanların fikirlerine, sınırlarına, hayatına ve duygularına pislik atmaya çalışırlar çünkü onlar da ne görgü, ne de empati yapma durumu yoktur. Sokak köpeklerine bile bir lokma ekmek verdiğinde bunun değerini anlar ve yıllar geçsede vefa gösterir ve kendisine ekmek veren insanı tanır ama kalbi çirkin insan da vefa bir semt adı bile değildir.
İyiler kabına çekildiği sürece, kötüler çamurlaşmış eylemlerine devam ederler, kimselerin ses çıkarmadığı ortamda ise sesleri daha gür ve şiddeti de öne çıkarmaktan itina etmezler. Halbuki bütün kötülerin ortak noktası korkaklıktır, kendilerine kafa tutan birini gördüklerinde hemen geri adım atarlar ve kuyruğunu dik tutmadan, arkasına da bakmadan çukurlarına girerler. Tabii ki buradaki en önemli konu ise çirkin ve kirlenmiş duyguları olan bu insanlara karşı koyacak biri veya birilerinin olmayışı, onlara cesaret veriyor her defasında.
Sakin, silik ve ezik bir hayatı kendine uygun gören ve kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayan insanların yaşadığı çevre ve toplumlarda kötüler her zaman bir adım öne atarlar kendilerini. İyilerin yapması gerekenlerin başında; riskli, özgür ve cesurca karar vermeyi bilmeleri gerekir çünkü kötüler bunu çok iyi beceriyor, önünde engel olduğunu bilseler hemen geri çekilecek olan kötü zihniyetli insanlar, engel olmadığını görünce hemen pervasızlaşıyor ve bütün kuralları elinin tersiyle itebiliyorlar.
İyi insanların zihniyetinde kötülük olmadığı için her insanı da kendileri gibi görüp ve ona göre hareket ederler, halbuki karşınızdaki bütün insanlar aynı değildir ve aynı olmadığı için de size aynı şekilde yaklaşmazlar. Aileden, topluma ve devleti yönetenlere kadar bu durum böyle devam eder, iyiler kendine güvenip, başarılı olduğuna inandığı sürece korkarlar adım atamaz ama iyiler psırık davranmaya devam ettiği müddetçe tüm arsızlıklar devam eder. Korkularla yüzleşemeyen iyiler vardır çevremizde, hep bir korkuları ve bir çekingeleri vardır, karar veremez veya karar vermekte geç kalır çünkü cesareti yoktur. Halbuki karşısındaki kötü insanlar ise ne olursa olsun mantığında ve zaten bana karşı çıkan yok, o halde dilediğimi yaparım fikri var kafasında. Bu kötü insanlara da bu cesareti veren iyi insanların cesaretsizliğidir maalesef. Korkarak, çekinerek, kabına girip kapağı kapatmakla kendini koruyacağını zannediyor bu türler ama kötüler hiçbir zaman durmaz, siz olmasanız bile ailenize, topluma ve neslinize zarar vermeyi hep düşünürler.