İLGİNÇ İNANÇLAR
Hemen hemen her şehirde görebileceğimiz bomboş bir arazi içinde tek başına kalmış kupkuru ağaçlar vardır illa ki. Hatta sosyal medya akımı misali, biri eşarp ya da poşeti o ağaca bağlayarak dilek tuttuğu zaman, bunun devamı bir şekilde geliyor. Bakıyorlar ki kuru ağaçta bağlı bir şey var, anlıyorlar ki o dilek ağacı, “haydi biz de yapalım” derler. Böylece zamanla gelen geçen dileğini tutup eşarbını veya herhangi bir bezi o ağacın dalına bağlar. O bağlanan bez parçaları öylece kalır ağacın üstünde. Hatta bezi geçtim, bez ya da eşarbı olmayanlar poşet bile bağlıyorlar. Ah bu batıl inançlar… Yahu o ağacın daha hayrı kendine yok, kaldı ki insanların dileklerine mi çare olsun! Ama öyle ya da böyle insanoğlu işte… Yerde görüp de ilginç bulduğu taşı bile alıp saklar da belki uğur getirir diye. Aslında gene bizim dilek çeşitlerimiz normal bazı diğer ülkelere göre. Mesela “Sakız Duvarı” olarak adlandırılan Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Washington eyaletinin Seattle şehrinde bulunan bu duvar, dar bir geçitten oluşmakta ve duvarları tuğla ile örülmüştür. Hatta amaç ne bilmiyorum ama yapıştırdıkları sakızların içine bozuk para yerleştirmeleri de cabası. Genelde oraya giden turistler bunu yaparlarmış. Tabiki de bu durum, bizim dilek ağaçlarımızla kıyaslanamaz bile, sonuçta tiksindirici bir durum. Ben bile bu satırları yazarken o mekânı ve sakızları gözümün önünde âdeta canlandırdım, canlandırırken de yüzümü nasıl ekşittiğimi tahmin dahi edemezsiniz. Her neyse makalemi daha da iğrenç hâle getirmeden bu malum örneği şöyle noktalayayım; bu insanların o duvara bunu yapmalarındaki asıl sebebin dilek dilemek için olmadığını anlamış bulunmaktayız, tamamen zevk için, farklı bir çılgınlık olsun diye…
Evet, asıl konumuza geri dönecek olursak, sadece dilek ağaçları bir kenara dursun, mum yakarak dilek dilemek de bunun bir başka örneği. Dürüst olmak gerekirse, dilek ağacına benim de elimde bez yok diye poşet bağlamışlığım ve mum yakmışlığım var. İnanmaktan ziyade, benim durumum bir çeşit merakımın giderilmesi ve deneyimim olması içindi. Zaten bir söz var ya “İnsanın başına ne gelirse meraktan gelir” diye… Şükür başıma bir şey gelmedi ama en azından “hiç yapmadım” demem, tabi henüz bir faydasını da görmüş sayılmam. Nazar boncuğunu da ilginç inanç örnekleri arasında saysak yanlış etmiş olmayız, tabi ben yine bundan da hiç eksik kalmadım. Nazar boncuğunun Şaman inancından geldiğinden birçoğumuzun haberi vardır. Kötü enerjinin sahibine geri dönüşünü sağlamak amaçlı takılan bu boncukları ben de günlük hayatta kullanırım kimi zamanlar. Bunların hiçbirini inanç uğruna değil de, insanların birbirlerinden görüp aynı şeyleri deneyimleyerek uygulaması olarak nitelendirebiliriz. Şahsen ben kendi adıma bunu bu şekilde yorumlayabilirim, fakat elbette ki körü körüne bu tarz inançlara inanıp da bağlananlar da yok değil. Tuvalette ve banyo içinde uzun süre kalmamak vs… Bunların dışında daha sayıp dökebileceğimiz çok fazla örnek mevcut ve şu anda da halen bu örnekler günümüzde bile uygulanmakta. İnanır mısınız bilmem ama düşünce gücüyle olumluyu da olumsuzu da çağırırız. Yani neyi nasıl ve ne şekilde düşünürsek ona da o şekilde davetiye çıkarırız. Bence, yani bana soracak olursanız en güzeli “dualar”. Sonuçta dua da bir enerji, üstelik de pozitif enerji, bu enerjinin bir de negatif kısmı olan beddualar var, ki o da olumsuz enerjiden kasıt.
Lafın kısası, insanların birbirleri için dua etmesi kadar daha koruyucu bir zırh olamaz bence. Ne büyük ve özel bir inanç öyle değil mi, bundan daha güzel ne olabilir ki…