Düşünün bir kere! Bir probleminiz var, ancak problemi anlayamıyorsunuz. Aslında bırakın anlamayı, adlandıramıyorsunuz bile. Zira bir problem karşısında ilgili problemi anlamak veya anlamaya çalışmak, aslında problemin yarısını çözmek demektir. Ama bunun için bahsi geçen konunun veya diğer adıyla problemin de kaynağını bilmek gerekir. Burada fazla felsefe yapmak istemiyorum.
Aslında üzerinde düşünmek istediğim temel konu, çiftçilerin bugün veryansın ettiği girdi maliyetleri olacak. Geçen yıla göre neredeyse iki hatta bazı girdi kalemlerinde üç katına ulaşan maliyetlerin sonucunda perişan bir hale düşen çiftçi kardeşlerimin sesine kulak vermek istiyorum. Ancak tabi burada sadece veryansın etmek ne onların sorunlarına bir çözüm getirmekte ne de konuyla alakalı sevgili yöneticilerimizin çiftçi kardeşlerimize kulak kabartmasına bir çözüm getirmekte. Çünkü her iki taraf da birbirini doğru düzgün dinlememekte, olaya sadece kendi açılarından bakmaktalar. Sosyal devlet anlayışına göre elbette devlet, vatandaşlarının temel ihtiyaçlarının maliyetini minimum seviyede tutmak zorundadır. Bunun başka bir açıklaması olamaz. Ancak anlayabiliyorum ki Türkiye’nin son iki yıldır yaşadığı bazı olaylar bunun istenilen seviyede oluşmasının önüne geçmektedir.
Dediğim gibi her iki taraf da birbirini sağlıklı bir şekilde ve doğru kanallar üzerinden ne yazık ki dinlememektedir. Bu durumun bir sonucu olarak da her türlü sıkıntı katmerleşmekte ve ileride daha büyük sıkıntılar olarak karşımıza çıkma eğiliminde olmaktadır. Bunun önünün muhakkak bir yolla alınması elzemdir. Zira aksi bir durum bu vatana da bu millete de ihanettir.
Bugünlerde artık hasadı yapılmaya başlanan pamuk fiyatları karşısında çiftçilerin feryadını duymamak elde değil. Bütün bir yıl tüm varını ektiği pamuğa bağlayan ancak girdilerde oluşan yüksek maliyetler neticesinde elinde kalan veya çok ucuz fiyatlara giden pamukları karşısında kara kara düşünen çiftçilerin tek beklentisi ise, bu saatten sonra verilecek olan destekleme ücretlerinin geçen yıla göre arttırılması ve zamanında tümünün yatırılmasıdır. Ayrıca yine özellikle ovamızda DSİ’nin dönüm başına almış olduğu sulama ücretlerinde bir iyileştirmenin yapılması çiftçiler için bir nefes alma olayı olacaktır. Bu yıl pamuk ekilen araziler için dönüm başına belirlenen sulama ücretleri 164 tl olarak belirlenmişti. Ancak diğer maliyetler ve verimde bu yıl yaşanan düşüler de eklenince, belirlenen bu fiyatın çiftçilerin belini kıracağı daha bugünden kendini belli etmektedir. Kısaca toparlayacak olursak;
- Pamuk fiyatının düşüklüğü
- Tohum, gübre, ilaç ve mazot fiyatlarındaki artış
- DSİ’nin belirlemiş olduğu yüksek sulama ücretleri
- Desteklemenin düşük fiyatla açıklanması ve geç ödenmesi
gibi sıkıntılar çiftçilerin en çok dert yandıkları olgular olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak buradaki temel yanlış, başta da söylediğim gibi sorunu doğru adlandıramamaktır. Çünkü sorunun temel kaynağı doğru olarak tespit edilemiyor. Bunun için de Ziraat Odaları’nın başkanlarının ilgili kurum ve kuruluşlarla derhal iletişime geçmesi gerekir. Elbette burada çiftçilerin unutulmaması koşuluyla. Ortak bir akıl ortaya konulmadan her iki tarafında da birbirini anlaması ne yazık ki zor gibi görünmektedir.