Tefekkürün Serencamı
Ufukların mor ve suskun dudaklarında gezinirken sabah tebessümü belirsin diye, ruh ile Allah arasında tevhit köprüsünü kurar tefekkür…
Burada geçenler, göğün uçsuz bucaksız ufkuna bakarak ayakları yerde başı bulutlarda yürürler, âlemin tatlı, huzur dolu güzelliğini seyrederler…
O an, tertemiz, insani bir aydınlığa dönüşür ruhun, güzelliğin hazzı mest eder…
Meryem kanatlı yeşil bir kuş olur, kandillere konar, arar hikmeti âlemi seyreder…
Bu arayışta ruhun hırçınlığı, başka anlamlarla teskin olmak, sabitlenmek ister…
Söğüt ağacının yeşil yapraklarındaki sevilen sabırsız titremeyi gösterirler…
Güvercin yavrularının çarpan kalbi kadar ürkek bir kararsızlık belirir…
Anlama kavuşunca tefekkür, bakış açısı genişler, saflaşan ruh incelir…
En güzel, samimi, merhametli yüce cümleye dönüşür ağızdan çıkan sözler…
Her güzel kelime, dertlerden şişen kalbe neşter gibi vurur; kanar, ruh hafifler…
Cümleler içinde yer almak, anlam bulmak, ruhu okşamak için yarışır kelimeler…
Manasını önce damarlarına sonra sıcak, akıcı kanlar hızlıca kalbine dökerler…
Çocukluk, masumiyet, kalp, iman, aşk, gül yaprağı, küçük kanaryanın altın kanatları, âşık ve maşukun gözyaşları…
Manalı ikindi vakti, baharı bekleyen günlerin kavgalı sessiz ve ateşli ruhu, ağlamak istemeyen gururlu kızın bakışları…
Ümit, güzel güller, latif bir utangaçlık, masum bir kızın güzel ve sevgili yüzü, güçlü ruhtaki aşkın sıcaklıkları…
Doğruluk, sadakat, tevazu, letafet, güzellik, ihlâs, kutsallık, fedakârlık, mahmur gözlerde temenni dalgaları…
Bu yarışın önde giden en güzel kelimeleri…
Şaşkınlık haline dönüşür tefekkür, güzellikler karşısında…
Dış dünyada şaşkınlık arttıkça yolculuk başlar iç dünyanda…
Olgunlaşır insan, anlam bulur, bilinç kazanır, bu yolculukta…
Yüzeysellik, basitlik, yerini derinliğe bırakır, yolculuk sonunda…
Bilenir ruh, doyuma ulaşır, hayata renkli bakar, güzel düşünür derinliği arttıkça…
Bahar mevsimi yaşanan ruhunda, olumsuzluklar, sevince dönüşür güzel bakınca…
Manevi yağmur ıslatır çorak gönül bahçesini, yeşillenir etraf, ruh bahara kavuşunca…
Daldığı halin denizinde boğulmaz, derinlerdeki inci, mercanı çıkarıp değer bulunca…
Kızgın çöllerde, bir direnç gösterir, çölleri bir çırpıda geçer, bu değeri elde edince…
Altın renkli sıcak çöl kumları üzerinde rahatlıkla yürür ve menziline varır, özgürce…
Çöl kumlarına karışmış altın tozlarını, gönül gözüyle ayıklar, tefekkür edince…
Gönüller ruh aydınlığına, zihinler bilinç aydınlığına kavuşur, tefekkür serencama erince…