SÖNDÜRÜLEMEYEN YANGIN YAYILIR
Utanç bir çağa tanıklık ediyoruz hep birlikte.
Bir şehir, içindeki tüm canlılarıyla beraber eşi görülmemiş bir vahşetle yakılıyor.
Dünya bu yangına tüm arsızlığı, vicdansızlığı, edepsizliği ,pişkinliği ve aynı dinden olan toplumların aczi ve izzetsizliği ile seyirci kalıyor…
Şehre bombalar yağıyor, gün görmemiş yavruların bedenlerini babalar poşetlere doldururken, annelerin yürekleri dehşetten ve acıdan paramparça.
Yeraltı sistemleri ,iletişim ağları, sağlık sistemi çökmüş .
Su yok, elektrik yok .
Süt yok!
Yardımlara izin verilmiyor .
Dokuz milyonluk nüfusa sahip olduğu iddia edilen bir eşkıyaya dünya sesini çıkarmış değil..
Aklımı yitireceğim.
Biri hiç olmasa kâbus desin.
Uyanırız hiç olmazsa bu kâbustan.
Ya gerçekse !
Dünya bu kadar kirli ve dehşetengiz gerçeği nasıl kaldırabiliyor?
Bir şehrin savunmasız, masum insanları ile beraber tonlarca bombaların altında paramparça bedenlerine tanık oluyoruz.
Buna insan olanın yüreğinin dayanması ne mümkün?
Firavunluğa oynayan bir eşkiya devletin mezalimine tanıklık ediyoruz evet,,,
Yarabbi !
Ne kötü ne talihsiz ne çaresiz ve izzetsizce bir tanıklık bu…
” Keşke toprak olsaydım” demişti , Meryem.
Bugünkü Gazze annelerinin haleti ruhiyesi bu.
Ölümlerin önüne geçilemiyorsa ve mesele ölümse eğer inin ölüm meydanlarına herkes ölsün…
” Toprak olmak herkesin hakkı” tek Gazze’ lilerin değil.
Gazze yangın yeri !
Ya söndürün yangını ya el verin dünya yansın!
Mesele yanmaksa eğer…
Gelin görün ki , söndürülemeyen yangın yayılır zaten…
Er ya da geç ulaşır izleyene ..
Gelir dibine dek…
Geçici ve vahşet dünyanın sahici ilkesidir bu ve bir yanıyla adil ilkesi…