Yüksek Düşünce İle İnanca Ait Düşünceyi Düşünmek
İnsanı diğer canlılardan ayıran özellik düşünebilmesi…
Bu yüzden düşünceyi canlı tutmalı…
Sorarak, eleştirerek…
Bunlarla bilgi üretmek düşüncenin özgürlük alanını oluşturur.
“Her şeyi bilirim, kimse benim kadar düşünemez ve bundan ötesi yok…”, gibi sözler düşüncenin hapis edilmesi…
Kafesteki kuş misali…
Bu yüzden düşünce, deniz dalgası gibi sürekli yenilenmeli…
En son noktaya vardığını sanmamalı…
Bilimsel gelişmeler, “nasıl?” sorusuyla eleştirel zeminde başlar.
Düşündükçe insan, sadece bilimi değil, kendisini de gerçekleştirir aynı zamanda…
Türkçe dersinde özne, nesneyi kullanıp fiili yapan…
Nesne ise, özne gibi etken olan değil, sadece kullanılan…
İnsan da düşünceyi geliştirip onu canlı tuttuğu sürece hayat içinde özne görevi görür…
Var olur, varlığını hissettirir ve insan olmanın mutluluğunu yaşar.
Descartes, “Düşünüyorsam, öyleyse varım!”, der.
Ona göre sorular sormak, eleştirel düşünmek var olmanın sebebi…
Eleştirel düşünme ve düşüncenin özgürlüğünü kuşa benzetebiliriz.
Kuşun gövdesi, eleştirel düşünme, düşünce özgürlüğü…
Gövdeyi havalandıran kanatlardan biri okuduklarımız ve öğrendiklerimiz…
Diğeri ise yorumladıklarımız…
Her iki kanat, doğru ve dengeli çırpındığı zaman yükseklere yol alır…
Bu düşünceye yüksek düşünce adını verebiliriz.
Bir de inanca ait düşünce vardır ki, bu kalbi ve ruhu, evrenin dışına taşıyarak onu özgür kılar.
Maddi alandaki yüksek düşünce inanç boyutuna varınca özgürlük kaybolur.
Kaos, ötekileştirme ve ön yargı başlar…
Zaten bugünkü kaosun en önemli sebebi de her ferdin inanca ait düşüncesini yüksek düşünce zannedip onu inanç haline getirmesi…
Bu yüzden yüksek düşünce ile inanca at düşünceyi ayırmak gerek…
“Yedi göğü birbiriyle tam bir uyum içinde yaratan O, ne yücedir. Rahman’ın yaratışında hiçbir aksaklık görmezsin. Gözünü bir kez daha ona çevir de bak, görebilir misin bir yarık bir çatlak.” (67/Mülk suresi, 3)
“…Düşünmez misiniz?” (11/Hud suresi, 30)
Ayetleri, inanca ait düşünceyi tarif eder.
“Nasıl?” sorusunu sorarak bilime ait yüksek düşünceyi, “niçin?” sorusunu sorarak da inanca ait düşünceyi sergileriz.
Ama inanca ait düşünceyi, yüksek düşünceden koparıp atmadan, bir birine katmadan, birini diğerinin lehine satmadan…