Allah’ın işine karışılmaz
Koruyan, kollayan ve bağışlayıcılığı bol olan Allah’ın ismi ile başlarım.
Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi af ve mağfireti tüm kardeşlerimin üzerine olsun.
Kıymetli Kardeşlerim!
Zamanın birinde, bir gemide yolculuk yaparken yolcular, şiddetli bir fırtınaya yakalanmışlar. Fırtına o kadar kuvvetliymiş ki, gemi bir sağa yatıyor, bir sola yatıyor. Azgın dalgalar tepelerinden aşağı geçiyormuş. Gemide çatırdalamalar başlamış. Hiç ümit yok. Gemi battı batacak.
Gemideki yolcular, bir sağa koşuyor, bir sola koşuyormuş. Bir kısmı, ellerindeki kovalarla gemiye dolan suları boşaltıyormuş. Hepsi feryat figan.
Bazıları da yüksek sesle dua ediyor, bağışlanma diliyor, af istiyor, tövbe ediyormuş. Ortalık ana baba günü gibiymiş.
Herkes koşturmaca içerisindeyken, aralarından bir tanesi, bir tabure bulmuş, ayak ayak üstüne atıp oturmuş ve etraftakileri, olanları, milletin koşuşturmasını seyrediyormuş. Herkesin yüzü, tedirginlikten gergin halde iken, adamın yüzünde gülümseme varmış ve hiç endişe etmiyormuş gibi duruyormuş. Gayet rahat.
Bu adamın durumu, gemide feryat figan sağa sola koşturanların, dikkatini çekmiş. Tabi tepki göstermişler.
“Be adam şu içinde bulunduğumuz duruma bak. Gemi battı batacak. Gemi batarsa bu fırtınada hepimiz ölürüz. Sen nasıl bu kadar rahatsın?”
Adam “bakın” demiş “benim başımdan bir hadise geçti o saatten sonra ben, Allah’ın işine karışmıyorum” demiş.
Millet heyecanla sormuşlar “neymiş o hadise?”
Zamanın birinde pislik yuvarlayan böcek gördüm. “Hey Yaa Rabbim! Hiç işin yok muydu, bu böceği niye yarattın?” diye içimden geçirdim.
Aradan zaman geçti. Ben hemen o hadisenin ardından bir hastalığa yakalandım. Hiçbir doktor çaresini bulamadı. Tahliller, tetkikler, filimler derken durumum gittikçe ağırlaşıyordu.
Yine bir gün bir mikrobiyoloji ile ilgili çalışma yapan hastaneye gittik. Orada kan, dışkı, idrar tahlilleri derken incelemede, benim vücuduma giren ve beni hasta eden mikrobu yok edecek tek antivirüs, pislik böceğinde varmış.
Doktor dedi “o böceği yersen bu hastalıktan kurtulursun. Yoksa yatağa düşüp yatalak kalacaksın. Yemeden içmeden kesilecek bir ömür başkalarının eline bakarak yaşayacaksın.”
Tabi hemen böceği ilk gördüğüm zamandaki ettiğim söz aklıma geldi. Çaresiz ben o böceği yedim ve kurtuldum.
Hasılı diyeceğim o ki, Ey yolcular! Hiç panik yapmayın herşeyi en iyi Allah bilir. Oturun oturduğunuz yere. O’na bırakın.
Ben bir defa Allah’ın işine karıştım başıma neler geldi neler. Siz karışmayın…
Kıymetli Kardeşlerim! Bu dünyada, her yaratılanı Rabbimiz bir görev vererek yaratmıştır. Her yaratılanın ayrı bir görevi vardır.
Bize düşen onları sorgulamak değil, olduğu gibi kabul etmektir. Allah’ın işine karışılmaz.
Sağlıcakla kalın, Allah’a emanet olun.