BİR MİLLET DEĞERLERİYLE AYAKTA KALIR!
Bir hakikati bilelim, daha sonra takdir sizin… Bu ülkenin aydınlarının görevi milleti bilgilendirmek!
Hiç bir millet, başka milletlerin değerleriyle yükselemez. Kendi kültürüne yabancılaşan bir millet, medeniyet inşa edemez. Tarihini bilmeyenler, geleceklerini sağlam bir zemine oturtamazlar.
Milletler; değerleriyle bilinir, onlarla anılırlar, değerleriyle yaşar ve onlarla ayakta dururlar.
Bu kültürel yozlaşmalardan birisi de yılbaşı kutlamalarıdır. Yılbaşı adı altında yapılan eğlencelerin, çam ağaçlarının kesilmesinin tarihimizle ve kültürümüzle hiç bir ilgisi yoktur. İslam, bütün kötülüklerin anası olan alkolü ve kumarı haram kılmıştır. Piyango, Toto, Loto ve bütün şans oyunları dinimizce günah ve haramdır!
Bugün Ankara Kızılay’da yürürken kendimi Berlin’de, Londra’da, Paris’te ve Atina’da zannettim!
Hem utandım ve hem de içim acıdı!
Dükkanlar süslenmiş!
Önce yanlışı normal görme…
Sonra ahlaksızlık…
Daha sonra yozlaşma…
Ve en sonunda da soysuzlaşma başlar!
Yunan’ı denize döktük, ama Yunan’ın ahlakı bizde kalmış!
İnsanlık tarihinin en büyük milletlerinden birinin torunları zillet yaşıyor/yaşatıyorlar? İnanmak zor!
Hz. Peygamber (s.a.v) diyor ki:
“Kim bir millete (kavme) benzemek isterse, o onlardandır.”
Yine Kur’an’ın ifadesiyle, “… Bir millet kendi kendisini bozarsa, Allah da onları bozar….” Ra’d, 13/12
Neden başkasına benziyoruz?
Yazık, hem de çok yazık?
Ankara Hindi işgaline uğramış?
Bir telaş, bir heyecan!…
Müslümanlar! Sadece Allah’tan korkun ve Allah’a sığının?
Bırakın bu Hıristiyan adeti yılbaşı kutlamasını!?
İslam’ın hedefi, Kur’an-ı Kerim çerçevesinde bir Müslüman kimliği inşa etmektir. Allah Resulü Hz. Muhammed (s.a.v)’i örnek alarak hayat yaşamaktır.
Tevhid’in sembolü Kabe, ümmet olma bilincinin tazelendiği Hac, teslimiyetin simgesi Kurban, birlik ve beraberliğimizin nişanesi Camiler, şehadetleri dinin temeli olan Ezan, kulluğun zirvesi Namaz bizi biz yapan İslam’ın şiarlarındandır.
… Ve
Noel, Hz. İsa (a.s)’in doğum günü olarak kutlanan Hıristiyan bayramıdır. Roma İmparatorluğunda Hıristiyanlığın yaygınlaşmasıyla birlikte kutlanmaya başlanmıştır.
Papa Liberius, M.S 354 yılında 24 Aralık’ı 25 Aralık’a bağlayan geceyi Hz. İsa (a.s)’in doğum günü olarak ilan etmiştir. Kaldı ki, Hz. İsa (a.s)’in doğum günü hakkında kesin bilgi yoktur.
Noel ile yılbaşı farklı olmasına rağmen Hıristiyanlar arasında da adet ve gelenekler açısından karıştırılmaktadır. Yılbaşı kutlamaları, eski Romalılardan günümüze süren 1 Ocak’ta yapılan kutlamalardır. Noel kutlamaları ise 25 Aralık’ta yapılır.
Noel Baba, kökeni Antalya’nın Kale İlçesinde 4. yüzyılda yaşamış Hıristiyan azizi Piskopos Nikola’ya dayandırılan ve çocuklara hediye getirdiğine inanılan aksakallı, tonton ihtiyardır. Noel Baba’nın Ren geyiklerinin yükünü çektiği uçan kızağında hediyeler taşıdığı rivayet edilir. Noel Baba efsanesi, Thomas Nast’ın 1863 yılında, diğer bir görüşe göre de 1822 yılında şair Clement Clarke Moore’un yazdığı Aziz Nikola’nın ziyareti şiirinden esinlenerek yaptığı karikatürden sonra popülerleşmiştir. Asıl şöhreti ise Coca Cola’nın 1931 yılından sonra yaptığı reklamlarda kullanılan Noel Baba figürü ile yakalamıştır. Günümüzde bilinen Noel Baba da bu reklamlardaki kırmızı giysili, siyah kemerli ve kırmızı başlıklı Noel Baba’dır.
… Ve
Hindi, Hıristiyan dünyasında Noel’de değil, Şükran gününde, yani 22 Kasım’da kesilir. Ancak bir Hıristiyan bayramı olarak kutlanan bugün, bu tarihten bir ay sonrası olan ve yılbaşı mahiyetinde yurdumuzda kutlanan güne bu adeti çok sağlam bir pazarlamayla yansıtmışlar. Yani bizim yılbaşında yenilen Hindi’yi Hıristiyan dünyası Şükran gününde yemektedir.
Şükran Günü, aslında bir dini gün değildir. Kızılderililere sunulan bir yemek, gelenek haline gelinmiştir. İlk olarak 1863 yılında Amerika’nın o dönemdeki Başkanı Abraham Lincoln, Şükran Günü’nün ulusal bir bayram olmasını meclise önerir. Lincoln döneminde ele alınamayan bu öneri, 78 yıl sonra, yani 1941 yılında dönemin Amerikan başkanı Franklin Roosevelt tarafından tekrar meclise taşınarak karara bağlanır ve bu tarihten itibaren her yılın Kasım ayının son Perşembe günü “Şükran Günü” olarak ulusal bayram ilan edilir. Amerika’da şükran gününde 5 gün tatil ilan ediliyor, insanlar evlerinde büyük hazırlıklar yapıyor, giyiniyor, süsleniyor ve 5-6 saat boyunca patateslerle süslenmiş Hindi’lerini kısık ateşte kızartıp komşularını, dostlarını ve akrabalarını misafirliğe çağırıyorlar.
Bizim ülkemizde de Amerikalıların Şükran Günü’nde yapılan bu Hindi pişirme işi Yılbaşı’nda yapılmaktadır. Günler öncesinde yapılan hazırlıklarla Yılbaşı gecesi hiç de bize ait olmayan bir gelenek kutlanır. Sabahlara kadar birçok yerde içki tüketilir. Bu vahşetin yeni bir yıla girme sevinci ile bağlantısı kurulsa da, yeni bir yıla girerken güneşin doğuşunu dahi fark edemeyecek kadar sarhoş girmek bir faciadır ve kötü bir alışkanlıktır.
Birkaç gün önce İstanbul’da bir ilçe Belediye Başkanı, İlçesinde yılbaşı kutlamaları için hazırlık yaparken, yüzlerce çam ağacı dikmiş ve Papaz’ın denetiminde bir Hindi kestirmiş, Papaz’ın yaptığı duaya da “Amin” diyerek karşılık verdiğini medyada okumuştum. Bunu bir utanç ve yozlaşma, hatta soysuzlaşma olarak kabul ediyorum. Heyecanla yılbaşı bekleyene, eğlenecek mekan arayana, Hindi peşinde koşana, çekiliş bileti kuyruğunda üşüyene dua edelim, onlar gerçekten bilmiyorlar.
Aslında Amerika’nın keşfinde bulunan Hindi, Avrupa’da zamanın Hıristiyan liderine hediye olarak götürülür. Bunun üzerine Papa, ilk defa gördüğü Hindi’ye bakarak: “Ne tür bir hayvan bu böyle, aynı Türkler gibi kırmızı suratlı, kabararak yürüyor, bunun adı Türk olsun.” der ve Hıristiyanların inanışlarınca her Yılbaşında Hz. İsa (a.s)’a bir Müslüman-Türk kurban etmek borç bilinirdi. Bunun üzerine Avrupalı Hıristiyanlar her yılbaşında bir Türk kurban edemedikleri için, Türklere benzettikleri ve de isimleri ne gariptir ki, Turkey, yani Hindi olan bu hayvanı keserler. Gelenek ve adetlerini bilmeden yılbaşını büyük bir neşe içinde kutlayan taklitçilere duyurulur. İstanbul’daki ilçe belediye başkanı da Papaz’ın denetiminde Hindi keserek ve Papaz’ın yaptığı duaya neden “Amin” dediğini bilsin!
Kendi değerlerine sırtını çevirmiş milletler, önce bozulurlar, sonra yozlaşırlar ve daha sonra soysuzlaşırlar! Ondan sonra da yok olur giderler.
Hz. Peygamber (s.a.)’in ifadesiyle, “Kim bir millete benzemeye çalışırsa, o da onlardan sayılır.” ve “Bizden başkasına benzemeye çalışanlar bizden değildir. Yahudilere ve Hıristiyanlara benzemeyiniz.” buyurmaktadır.
Ömrümüzden kopup giden koskoca bir yılın muhasebesini yapmamız gerekirken, iki yılı birbirine bağlayan bu zaman köprüsünde cinnet geçirmişçesine işlenen günahlara; Noel Baba, Hindi yemeği, Çam ağacı hurafesi, Şampanya patlatma, Milli Piyango ve tam Saat 24.00’ün bitimindeki bağrışmaları anlamak mümkün değildir. Mağlupların galipleri taklit etme psikolojisi olan yeni yıl rezilliklerini, “Ben ölmem veya Cehennem ateşi bana zarar vermez” diyen varsa, dilediği gibi kutlasın. Bu konularda birbirlerimizi kırmadan ve üzmeden uyarmalıyız. Ben de sadece bunu yapıyorum.
Geleneksel değerler kuşatıcıdır. Bu yüzden bize ait olmayan geleneksel değerlerin yaşam biçimimizde yer edinmesini kuru bir taklitçi anlayış olarak değerlendiremeyiz.
Taklit edilen değerler zamanla kimliğimizi kuşatmaya başlar ve sahip olduğumuz değerleri tahrip eder. Tahrip edilen değerler üzerine kendi değerlerini monte eder. Böylece bir iki kuşak sonrasında medeniyet birikimlerinden çok uzak farklı bir hayat biçimi benimsemiş toplumla karşılaşabiliriz. İslam bize dilimizle ve kalbimizle, yaşam biçimimizle ve düşünce iklimimizle, değerler bütünümüzle ve medeniyet kodlarımızla Müslüman kalmayı, ümmet bilincine sahip olmayı ve haddi aşmamayı öğütler.
Yılbaşı nedeniyle ülkemizin ve dünyanın çeşitli bölgelerinde milyonlarca çam fidanı Noel hurafesi uğruna kesilip yok edilmektedir. Hıristiyanlara kendimizi benzetmemek için yılbaşı gecesi Hindi yemekten mutlaka vazgeçilmelidir. Hele o gece kumar oynamak ve tombala çekmek gibi oyunlarsa doğrusu hiç bir zaman caiz değildir. Bu geceye has bir hazırlık içinde olmak taklittir. Bir duruş sergilemek, başka bir inancın mensuplarını taklit etmemek Müslüman’ım diyen insana yakışır. Mezhep ve meşrep farkına bakmadan bütün Müslümanların işbirliği yapmaları zamanıdır. Allah hepimize hidayet ve feraset nasip etsin inşaallah…
Bir yeni yıla girerken; dünyamızda, ülkemizde ve evimizde huzur olsun diliyorum. 2025 yılında Allah hepimize, yolunda hizmet edenlerden eylesin inşaallah!
… Ve
Şimdi anladınız mı neden duamız kabul olmuyor!?
Tam 100 yıldır aynı düzen devam ediyor!
Ülkemizde maalesef:
Kumar serbest…
Devlet eliyle Milli (!) Piyango (kumar) oynanıyor…
Uyuşturucu satılıyor ve kullanılıyor…
Barlar açık…
Pavyonlar ruhsatlı…
Gazinolar sabahlara kadar açık…
Evlilik dışı yaşam serbest ve yaygın…
Eşcinselliler (LGBT) evlenebiliyor…
Faiz ve tefecilik serbest…
Raki ve şarap fabrikalari faal…
Nikahsiz birlikteliklerle aile kurumu harap olmuş…
Yalan, gıybet, iftira, kibir, zan, hayasızlık had safhada…
Zina kanunen suç değil…
Genelevler açık…
Faiz her şeye hakim…
Televizyonlarımızda her türlü rezalet hakim…
Örnek alınan sözde sanatçılar kötü örnek olarak meydanlarda cirit atıyor…
Mafya kol geziyor…
Rüşvet ve torpil yaygın…
Etraf bir sürü at eşek heykeli…
Sokaklarda, magandalar nara atıyor…
Herkes birbirini dövüyor…
Edeb, haya, terbiye, nezaket, sabır, şükür, iffet, namus, örf, adet, gelenek, an’aneler, tarih, kültür, mazi, ejdad, hak ve adalet, haram ve helal unutulmuş…
Bir gurup kapitalist bizi aleni sömürüyor…
Her yerde saatlık kiralık evler yaygın…
İnsanımız servet peşinde, şöhret peşinde ve şehvet peşinde koşuyor…
Din, ehil olmayan ellerde…
Toplum, şirk ve münafıklık ile içiçe…
Aile; basın, medya, diziler ve sosyal medya esareti altında…
Sokak, çıplak kadınlarla dolu…
Ailede ve devlette israf, had safhada…
Devlet malı aleni çalınıyor ve zarar veriliyor…
Mesire alanları perişan ve pislik içinde…
Zekat, sadaka ve infak kurumu unutulmuş…
Sokakta eşkiya ve dolandırıcılar kol geziyor…
Ateizm ve Deizm çok yaygın…
Trafikte kural yok…
İhtiras, imanı parçalamış…
Haram ve helale uyan yok…
Adalet tam tecelli etmiyor…
Hak haklının değil, güçlünün…
Milli gelir adilane paylaşılmıyor…
İnançlara saygı yok…
Her yıl binlerce aile boşanıyor…
Cezaevleri tıka basa dolu…
Fikir ve düşünce üreten yok…
Çalışmak isteyen yok…
Toplumda utanma duygusu kayboldu…
Komşuluk ilişkileri kalmadı…
Borç veren kalmadı…
İhale takipçileri avanta peşinde…
Torpil hat safhada…
Görev, ehline verilmiyor…
Boşanmalar hat safhada…
Diziler, aile kurumunu aleni hedef alıyor…
Sokak kin ve nefret kokuyor…
Yediğimiz ve içtiğimiz gıdalar temiz değil…
Sadakat ve dürüstlük yok…
Borcunu ödeyen yok…
Vergiyi kaçıran çok…
Fakiri ve fukarayı düşünen yok…
Siyaset kurumu fikir yerine, küfür üretiyor…
Zulme karşı susmuşuz!
Domuz eti satıyoruz,
Salçaya kiremit tozu katıyoruz!
Çocuklarımızın diri diri canını alıyoruz! Gücümüz yetiyor diye kadınlarımızı dövüyoruz!
Sokakta birbirimize sövüyoruz!
Neden mi?
Sabrı unuttuk!
Saygıyı unuttuk!
Sevgiyi kaybettik!
Değerlerimizi attık!
Dünyamızı sattık!
Kendimizden geçtik!
Rabbimizi kaybettik!
Allah, bizi ıslah eylesin!
… Ve
Çok garip ve tuhaf!
Devlet aleni kumar oynatıyor!
Ve acı olan da bu kumar kurumunun ismi “Milli” kelimesiyle başlar!
Milli Piyango!
Ne büyük utanç!?
Milyonlarca Müslüman (!) umudunu Milli Piyango’ya bağlamış!
Kumar oynamış, sonucunu bekliyor! Allah’ın emrine isyan!
Kumar, İslam dinine göre haram! Ve ülkemizde milyonlarca insanın kumar yüzünden yuvaları yıkıldı…
Bugün Ankara’da biraz yürüdüm… Etraf milli piyango bileti satanlarla dolu, alan alana… İzlerken derin üzüntü yaşadım. Herifin biri diyor ki: “Çıkarsa fakirlere dağıtacam!” Diğeri “Cami yaparım”…. diyor!
Haramdan hayır olmaz! Haram para ile Cami yapınca Cennet’e gideceğini sanıyor.
O Cami’de ben namaz kılmam!
Mescid-i Dırar!
Ejdadımız dirilse ve bu halimizi görse anında ölmek ister, piyango bileti almak için kuyrukta bekleyenleri görmek istemez!
Kur’an’ın ifadesiyle, “… içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak edecek misin Allah’ım!?… ”
A’raf, 7/155
… Ve
Yolumuzu kaybettik, yol göster Allah’ım!
“(İbrahim) “Ben Rabbime gidiyorum. O, bana doğru yolu gösterecektir…”
Saffat, 37/99
Mehmet Bozkurt, Eğitimci İlahiyatçı Araştırmacı Yazar