HATA!
Â
    İnsanlar hata yapmaktan korkarlar. Peki ama neden? Hata yapmak her kula mahsus bir davranış biçimi değil miydi? Allah bile hata yapan kullarını affederken insanların hata yapmaktan korkma sebepleri ne olabilirdi peki?
Bizler hiç şüphesiz hata yapmaya meyilli varlıklarız. Peygamberler de insandı evet ama Onlar hata yapmak ile Allah arasında kalmak gibi bir tercihte kendilerini bırakmıyorlardı. Keza, Allah dostlarıydılar; bu konuya Evliyalar’ı da dahil edebiliriz.
Hayat bir kavgadan, mücadeleden ibarettir. EÄŸer yaÅŸanılan hayatın içerisinde kavga veya mücadele varsa, bu demektir ki hataya düşmemek için verilen çabadır. Bir insan kendi kendisine hata yaparsa, Allah’tan bağışlanma ve af diler; eÄŸer hatayı bir baÅŸkasına karşı yaparsa O’ndan özür diler. İnsanlar türlü türlüdür; iyisi kötüsü bir yana dursun, sinsisi ve kendini belli eden insanlara kadar çok çeÅŸitli huylara sahip insanlar vardır. Kendi adıma söyleyeyim; eÄŸer bir düşmanım olacaksa kendisini belli eden mert insan olsun isterim, ”Ben buyum, ben böyleyim, sana karşı düşüncem de falanca sebeplerdir” diyebilmeli. Demek ki neymiÅŸ? Bazen birine karşı düşman olmak bile zormuÅŸ. Öyle bir devirdeyiz ki, kim dost kim düşman belli olmuyor artık. Hayatın en zor kısmı da bu ya, mert bir düşmana sahip olabilmek!
Hata yapmamak için bir konuda insan en az iki kere düşünmesi gerekir ki piÅŸmanlık duymasın. Çünkü piÅŸmanlık en acı duygudur. Ancak insan affedildiÄŸini duyduÄŸu zaman vicdanı rahat eder. Ah bu vicdan! Herkeste bulunamayan o kutsal duygu! Sahi neydi ‘vicdan’? Kalbin kendi kendine yapmış olduÄŸu bir merhamet muhasebesi miydi yoksa? Bizleri iyiliÄŸe sevk eden de her zaman merhamet duygusu olmamış mıdır zaten…
Bence telafisi olmayan hataların bedeli de yine Allah ile kul arasında kalmakta… Hani bir söz vardır ya; ”İnsan beÅŸer, kuldur ÅŸaÅŸar.” sözü… Bu sözden de anlaşılacağı üzere biz insanlara nefs verilmiÅŸtir. Nefsinin iradesine hakim olan insanlar kolay kolay ÅŸaÅŸmazlar elbette. Lakin bunu da ancak Allah korkusu olan insanlar baÅŸarır.
Hayatın her bir dönüm noktasının girdabında yaşıyoruz. O girdap öyle ki her türlü insanı içine çeker. Girdabın içerisine düşmek değildir mühim olan, o girdapta son nefeste dahi mücadele edebilmektir.
Bir olayla veya kiÅŸiyle tartışırken bile kimi zaman korkarız; ”Ya aÄŸzımdan yanlış bir ÅŸey çıkarsa?” diye. Ya da şöyle bir örnek verelim, bir sınava hazırlanırken çözeceÄŸimiz sorunun yanlış çıkmasından korkarız. Oysa hata yapa yapa öğrenir insan doÄŸruyu. Hata yapmayı göze almak biraz da cesaretin göstergesidir. İlk denemelerde baÅŸarısız olduÄŸumuz konularda sonradan pes etmemeliyiz. Pes etmek demek, güçsüzlük ve zayıflıktan ibarettir. Bizler hata yapmanın sonucunda pes edenlerden deÄŸil, baÅŸarıya ulaÅŸana kadar mücadele etmeyi bilenlerden olmalıyız…