Nasihatler niçin tesir etmiyor?
Türkiye’de çok sayıda hitabeti güçlü kişiler vardır. Lakin bunlar insanları etkileyemezler. Güzel sözler insanların bir kulağından girip diğerinden çıkar. İnsanlarımız üzerinde ciddi manada bir tesir bırakmazlar.
İşte bu ciddi sorun konusunda Bediüzzaman’ın muhteşem tespitleri vardır. Bir bakıp düşünelim.
“Üçüncüsü: Ben vaizleri dinledim. Nasihatları bana tesir etmedi. Düşündüm. Kasavet-i kalbimden başka üç sebeb buldum:
Birincisi: Zaman-ı hazırayı zaman-ı salifeye kıyas ederek yalnız tasvir-i müddeayı parlak ve mübalağalı gösteriyorlar. Tesir ettirmek için isbat-ı müddea ve müteharri-i hakikatı ikna lâzım iken ihmal ediyorlar.
İkincisi: Bir şeyi tergib veya terhib etmekle ondan daha mühim şeyi tenzil edeceklerinden, muvazene-i şeriatı muhafaza etmiyorlar.
Üçüncüsü: Belâgatın muktezası olan hale mutabık, yani ilcaat-ı zamana muvafık, yani teşhis-i illete münasib söz söylemezler. Güya insanları eski zaman köşelerine çekiyorlar, sonra konuşuyorlar.
Hasıl-ı kelâm: Büyük vaizlerimiz hem âlim-i muhakkik olmalı, tâ isbat ve ikna etsin. Hem hakîm-i müdakkik olmalı, tâ muvazene-i şeriatı bozmasın. Hem beliğ-i mukni’ olmalı, tâ mukteza-yı hal ve ilcaat-ı zamana muvafık söz söylesin ve mizan-ı şeriatla tartsın ve böyle olmaları da şarttır.
Yaşasın Şeriat-ı Garra!.. Yaşasın adalet-i İlahî!.. Yaşasın ittihad-ı millî!.. Ölsün ihtilaf!.. Yaşasın muhabbet-i millî!.. Gebersin ağraz-ı şahsiye ve fikr-i intikam!.. Yaşasın şecaat-i mücessem askerler!.. Yaşasın satvet-i müşahhas ordular!..Yaşasın akıl ve tedbir-i mücessem dindar cem’iyet-i ahrar ve Nur Talebeleri!
Divan-ı Örfi – 80”
Vesselam…