Ne günlere kaldık deriz ya hep,
Sahiden ne günlere kaldık.
Hırsızlığın, Arsızlığın, Aymazlığın moda olduğu hatta ve hatta gösteriş vesilesi olduğu günlerdeyiz.
Çalan çalana, yiyen yiyen, götüren götürene.
Çalmayanlar veya çalamayanlar da “Helal olsun ne güzel götürüyorlar” diye takdir etmekte.
Kibir, Enaniyet desen zaten diz boyu.
Hani biz Müslümandık ya.
Hırsızlığın haram olduğunu bilirdik ya.
Kibrin, Enaniyetin şeytana mahsus bir özellik olduğunu biliyorduk ya.
Ne oldu bize böyle.
Devlet Malından bir Hırka aşıranın Cenaze namazı kılınmaz dememişmiydi Fahri Kainat Efendimiz.
Hasbelkader veyahutta tırnakları ile kazıya kazıya bir Makama, bir Mevkiiye gelenler nasıl ve nereden geldiklerini hemencecik unutup, çalıyor, çırpıyor Devlet malını birilerine peşkeş çekiyorlar.
Kibirden yanlarına yaklaşmak bir yana burunlarından kıl aldırmıyorlar.
İşin en komik yanı da,
Çalacaklar, çırpacaklar, peşkeş çekecekler ama kimsede bir şey demeyecek.
İstedikleri gibi at oynatacaklar herkes göz yumacak.
Hiç kimse Eleştiriye, açık etmeye, düzeltmeye kalkmayacak.
Onca mücadeleye rağmen kanaatimce bazı kurumlar sakıncalı Cemaatlerin kontrölü altında.
Cemaatler için bu kurumlar birer asla kaybedilemez birer Kale.
Dolayısı ile bu Kaleleri kaybetmemek için ellerinden geleni yaparlar.
Kaleye komutan yaptıkları adamları cemaatin emirlerini teker teker yerine getirirken, siyasilere ve medyaya da şirin gözükmeye çalışırlar
Siyasilerin 1-2 isteğini yaparken örgütün10 işini yaparlar.
Siyasi de işi görülüyor ya…çok mutlu olur.
Bazı medya sahiplerinin oğlunu kızını işe alıp onlara koltuk verip kendilerini iyi pazarlatırlar.
Ha bazı medya sahipleri de başka işlerini gördürdüklerinden bu kurum amirlerini şirin gösterirler.
Gazeteci, siyasi veya halktan biri cemaatin Kalesi kurumlara hasbelkader dokunursa yandı demektir.
Onları itibarsızlaştırmak, yok etmek için ellerinden geleni yaparlar.
Bu işi cemaatin bizzat silahşörleri değil onların kullandıkları ikinci kalite insanlar yapar.
Cemaatin hakim olduğu x kurum hakkında bir gazete veya web sitesi bir haber yapsa, herhangi bir siyasetçi açıklama yapsa o siyasi veya o medya sahibi yandıııı
Cemaat hemencecik emir verir adamları da savunmaya geçer.
Ha savunmayı bizzat cemaat mensupları yapmaz.
Kontrölleri altında kullandıkları maşalar yapar.
O medyayı veya sahibini ya da haberi yapan muhabirlere, açıklamada bulunan siyasiye saldırırda saldırırlar.
Peki ne olacak kardeşim.
Medya Belediyeyi yazmayacak, Hastaneyi, Postaneyi yazmayacak, yapılan yanlışları eleştirmeyecek de peki ne yapacak?
Siyasetçi herhangi bir yanlışı kamuoyuna duyurmayacak da ne yapacak?
Onlar çalarken, çırparken, cemaat, dernek, vakıf, kulüp kadrolaşması yaparken sessiz mi kalacaklar.
Allahtan korkun desen korkmazlar.
Kuldan utanın desen utanmazlar.
Çünkü bunlarda ne Allah korkusu ne de utanma duygusu vardır.
Bu tipler için varsa yoksa para, şan, şöhret ve tabi bağlı oldukları cemaatin menfaati.
Allah ıslah eylesin.
Boşa dememiş Ziya Paşa,
“Ne günlere kaldık ey Gâzi Hünkâr, Katır Mühürdâr oldu, Eşek Defterdâr!”
Mesut BALYEMEZ