SU TARIM EKONOMİ PAZAR FİYATLAR VE SURUÇ
Mezopotamya tarihini çok net olarak bilen yok ancak biri çıkar ben bilirim derse de çok az inanırım. Çünkü Mezopotamya dünyanın en eski tarih ve uygarlığıdır, ADEM dedemiz bu topraklarda tarım yapmış. Hatta göbekli tepede çıkan kalıntılar 15, bin yıl öncesine kadar bize ışık tutan bir geçmişi gün yüzüne çıkartmış durumda.
Bu toprakların daha ilerisini kimse bilmez ancak arkeolğlar yer altından çıkardıkları yada tesadüfen buldukları taş tabletleri okuyarak bazı açıklamalara yer vermişler. Ancak diğer bir tarafa, 15 bin yıl önce yaşanmış ve bu topraklarda hayatın olduğunu belirten mozaikler bulunmuştur. Bu açıdan baktığımız da doğruyu söylemek; onların insafına kalmış bir şeydir. Bu topraklar var olduktan bu yana Fırat ve Dicle nehirleri de akmış ve bu topraklarda yaşayan halklar hiçbir zaman bu akar sulardan yararlanmışlardır. Nedeni neyse bilen yok yararlanan çok az kişi varsa da bölgeyi o kadar etkilemez.
Fırat ve Dicle’ den yararlanan üreticiler ırmağın kıyı kenarında yaşayan halktır. O halkın üretiminin genele çok az faydası olur. Onun için ne Fırat ne de Dicle’nin Mezopotamya ya hiç faydası olmamıştır. Arapların elinde olan petrol gibi petrol, Arap halkına hep acı ve gözyaşı vermiştir.
Fırat ve Dicle de bizim içimizde durmadan akan ve kanayan bir acıdır. Nasıl ki bir canlıyı günlerce susuz bırakır suyu gösterir vermesin ya, susuz olan o canlı suyu gördüğünde çıldırır o acıyı bir an düşünün. İşte Fırat ve Dicle de geçmişimizden bu güne kadar bize hep, o acıyı yaşatmıştır. Dünya ve bu akar suların oluşundan bu güne bölgedeki topraklar hiç bir zaman istediği suya kavuşmamıştır. Ve bölgede ki o topraklar susuzluktan çatlamış kuru tarımla yöre halkı geçimini sağlamaya çalışmış kuru tarım insanların ihtiyacını karşılamayınca insanları bölgeden göç etmek zorun kalmışlar. Göç nedir ayrılık, hasret, gurbet, sefalet, asimile ne kadar acı varsa göçün içinde bulabilirsin.
Şimdi SURUÇ ‘a su gelecek suyun gelmesi tabi ki çok çok iyi bir şeydir. Suyun gelmesinden daha iyi bir yaşam hayat olabilir mi? Sudan önce alt yapı hazır mı? Örnek, ulaşım hava, kara, demir yoları. Üretilecek ürünle ilgili soğuk hava depoları sanayi, sanayi ile ilgili yan ürünler daha da önemlisi Pazar, pazarı oluşturacak alt yapı pazarda üreticiye yarar sağlayacak fiyatlar bu fiyatları oluşturacak olanaklar, bu gibi oluşumlar almadan suyun gelmesi yöre halkına pek faydası olmaz.
Geriye baktığımızda, Çukurova , Antalya, Isparta, gibi ilerde ve bölgelerde su yok muydu oralarda çoktan su vardı ama ne oldu? Orada tarımla ilgilenen köylüler in çoğu şehirlere göç etti. Neden yukarıda saydıklarım alt yapı ve Pazar yetersizliğinden dolayı. Eğer üretiğimiz ürün aynı günün akşamı havaalanları limanlara ulaşılmasa ve ihracat olmasa ve bu ihracatlar devlet denetiminde ve garantisinde olmasa biz üreticiler boşa üretim yapmış oluruz. Çünkü ihracatını yaptığımız ürünün karşılığı olan parayı alma garantisi yok. İthalat yapan kişi ve kurumlar yurt dışındaki oldukları için paranı ödemez yada o parayı zor öderler. (eğer burada devlet garantisi olmasa)
İkinci bir problem fiyatlar:
Eğer tüm İmalatlar Üretimler faal tam kapasite eksiksiz ve üç vardiye çalışsa. Tüm ürünler hiç fire vermeden paketlense ve satışa hazır hale getirilirse bile. Fiyatı belirleyen Pazar olmadan ürünün boşa üretildiğini pazara giderken farkına varmış olacağız. Çünkü pazara gittiğimizde bakacağız ki ürünümüz ün, alıcısı tek kişidir ya devlet yada devlet tekelinde olan holdinglerdir. Malın fiyatını üretici değil Malın fiyatını arz ve talep belirler, burada talep sadece ya devlettir yada devlet denetiminde holdinglerdir. Yani alıcı satıcı belirler burada satıcı çok, alıcı tek olacak o nedenle fiyatı alıcı belirler alıcı ne derse o fiyat geçerli olacak.
Yani devlet ürünün pazarını, alt yapısını oluşturmasa , değil su ne gelirse gelsin çalışmamız, İmalatımız, Üretimimiz, Ürünümüz çöpe gider. Pazarın olmadığı bir malın alıcısı devlet olur, yada tek alıcı olur. Tek alıcıda ürünümüzü istediği fiyat ile elimizden alır. İşletir ve o ürünümüzü istediği fiyatla bize geri satar ve biz de o malı almak zorunda kalırız. Çünkü o malı başka alacağımız pazar yok, imalatçısı tek kişi.
Örnek olarak, Çay, Şeker, Sigara bu mallar tekel mallarıdır. Tek satıcı, Çok alıcı Burada fiyatı satıcı belirler. Bu tür piyasalara tekelci piyasalar denir. Burda bu malları alırken ve satarken tek alıcı tek satın fiyat bunların insafına kalmış. İnsaf ta kapitalizm de yok çünkü kapitalizm vahşi bir canavara benzer onun para kazanmakta başka bir düşüncesi olmaz.
Bizim Üretici olarak devletin verdiği fiyatlara itiraz etme şansımız yada Üretici olarak başka bir fiyat belirleme şansımız yok. Çünkü ekonomik olarak devlet gücünün üstünde bir güç yok. O zaman kim güçlü ise onun borusu öter Nasrettin hocanın dediği gibi parayı veren düdüğü çalar.
Parayı devlet verir devlet fiyatı belirler, hal böyle olunca üretici istediği kadar ürün elde etsin Pazar ve alt yapı olmadığı müddetçe üreticinin başarılı olma şansı yok. Örnek girdi fiyatları motorin, gübre, enerji, su gibi girdilerin devlet tarafından üreticiyi desteklemesi lazım. Çünkü bu saydıklarımın biri olmasa diğerlerinin olması üretici çok az bir fayda elde eder. Bu yardım ve desteklemenin olması lazım ki ülkemizin üreticisi dünyadaki diğer üreticilerle rekabet etme şansı olsun. Bu gibi imkanlar olmadığı müddet üreticinin yurt içinde ve yurt dışında rekabet ve para kazanma şansı yok.
Üretimimizi sadece Suruç için yada Urfa için düşünür isek bu büyük bir hayal kırıklığı olur. Suruç da Urfa da her yer ekilmiş olacak kim kim den Ürün alacak. Çok az kişi alım yapacak bu da pazardaki ve fiyatları etkilemez. Olaya objektif bakarsak, HARRAN ovasına gelen su oradaki Üretici ve tarım yetiştiricilerine ne faydası oldu hiç. Çünkü o arazi sahipleri devlet planlaması ve alt yapısı olmadığı için herkes kara düzen ekim, kara düzen sulama yaptı. Devlet planlama olmadı devlet üreticiye neyin nerede ne kadar ihtiyaç olduğunu ihtiyaca göre ekimin yapılmasını izah etmedi. Belki 100 kilo pamuk ihtiyacı vardı üretici 150 Kğ pamuk üretir, bu fiyat açısında ne olacak ya 50 Kğ pamuk elde kalacak yada devlet bu pamuğu % 50 ucuza alacak. Üretici yarın ülkenin hangi ürüne ihtiyacı olacağında habersiz. Herkes önüne geleni eker veya üretir ülke içinde hangi ürüne o yıl ihtiyaç varsa o ürün para eder ve o ürünü eken üretici biraz kazanır. Diğer ürünlerin fazlalığı olur ve o ürün çöpe gider. Bu başarının olabilmesi için mutlaka devletin ürün için belgesel bölünme yani taksim yapması gerekir.
Haranlı çiftçiler Suruç ovasından 30 yıl önce sulamaya kavuştular. Ancak çiftçi sulama için bilgilendirme yapılmadı ne kadar, ürün hangi çeşit ürün ekilecek bununla ilgili bir planlama olmadığı ve devlet desteğinden yoksun bir üretimde çiftçinin rekabet şansı olmaz. Bu nedenle çiftçi, ya
bankaların faiz kıskacına, ya da tefecilerin faiz kıskacına takılmıştır. O nedenle elindeki araziyi kumarda kayıp ettiği gibi bankalara yada tefecilere kaptırmıştır. Sonrada ırgat olarak hayatı boyunca başka kişilerin emrinde, tarlalar da çalışmak zorunda kalmıştır.