SU YATAKLARI ÜZERİNE KURULAN BİR ŞEHİR MALATYA
Evet ben hala mevzu dayım .
Attığım her adımda çadırlar, konteynırlar kentini görünce kalıyorum işte burada ..
Dümdüz olan semtleri, kulakları patlatırcasına çalışan iş makinalarını, gözleri, ağızları, burunları kaplayan tozu dumanı soludukça kalıyorum işte burada…
Akpınar’da hala devam eden enkaz kaldırma ve yıkım çalışmalarına şahit olunca, insanların maskelerle dolaşırken, acı acı gözlerle bakıp alelacele sarı bantlardan geçmeye çalışmalarına şahit olunca kalıyorum işte burada..
Hiç Abartısız Akpınar’a özellikle inmeye çalışırken, hala burnunuzun direği kırılırcasına ve yine hiç abartısız üzerinize olduğu gibi sinecek kadar o ağır kokuyu alıp, ürkütücü tabloyla beraber ve tarifsiz acılı halinizle kendinizi zar zor evinize atıp üzerinizi çıkartıp attıkça kalıyorsunuz işte burada…
Doğup büyüdüğünüz şehrin yerle yeksan olup, peyderpey moloz kaldırma ve neredeyse %80’nin yıkılacağı kentinizin yıkım çalışmalarına şahit oldukça kalıyorsunuz işte burada.
Aklınız, yüreğiniz gözleriniz tüm duyularınızla kalıyorsunuz…
Ülkeniz rutin işleyişine devam ederken her bir köşesinde ulu orta, gelişigüzel bir şeyler satmaya çalışan, satıcının zor durumda, alanın zaruri ihtiyaçlarını karşılama telaşı ve kaygısını gördükçe ve bu acı, bu enteresan tabloya şahit oldukça kalıyorsunuz işte burada…
Memleketinizin 50 yıl geriye vurduğunu, bir köye dönüştüğünü kavrıyor ve kalıyorsunuz burada…
Amma velakin bir nebze de olsa bu psikolojiden çıkıp, Malatya’nın coğrafyasına dair bilgiler vermeyi gelinen noktayı anlamak açısından olmazsa olmaz unsur olarak görüyorum…
Madem tetkik ve arama(MTA) Orta Anadolu 4. Bölge müdürlüğünün diri fay hatlarına yönelik olarak yürüttüğü çalışmalarda Hatay , Kahramanmaraş, Malatya, Elazığ ve Hakkari’nin eski bir denizin açılma ve kapanma bölgesinde yer aldığını belirtmiş daha önce
Ve bu bölge yaklaşık 75 milyon yıl önce trias denen zaman diliminde açılıp Okyanus oluşturmuş.
5 milyon yıl önce de orta miyoses denen zaman aralığında kapanıyor ve deniz şu anki Akdeniz’e çekiliyor.
Bu bölge Neotetris’in (Akdeniz’in eski adı) Güney kolunu oluşturuyor
Bunun en büyük delillerinden birisi, bölgede 400 milyon yıllık Deniz fosillerine rastlanılmasıdır.
Bu tarihi coğrafi Bilgiden sonra, aslında Malatya’nın hala yeraltının Bir deniz gibi olduğunu, kazma vurulan birçok yerinden su fışkırdığını belirtebiliriz. Malatya aslında bir su cenneti.
Tarım ve içme suyu olarak Malatya birçok noktada müthiş bir potansiyel…
Ne yazık ki kapitalist medeniyet ve rantçı zihniyet hem ekolojik dengeyi bozma pahasına hem insan yaşamı için iki elzem unsur, toprak ve suyu heba etmiş durumda .
Anlaşılamayacak bir mantıkla tarım toprağı ve su zeminlerini imara açmış… Celal Şengör’ün tam da ” ya İhanet ya cehalet ” sözunü buraya oturtmak isterken, bilgi çağını iliklerimize kadar hisseden çağın insanları olarak, geriye ihanet şıkkının kaldığını bilmem söylemeye gerek var mı ?
Malatya yeraltı sularının asıl kaynağını dağlardaki Karlar oluşturuyor.
Berrak, temiz ve yaz ortasında dahi buz gibidir. içine hayat olur, şifa olur. Malatya’nın güneyde sırtını yasladığı Beydağı’nın yüksekliği Malatya’nın yeraltı Su kaynaklarını zenginleştiriyor..
Tohma çayı, Malatya’nın en büyük suyu Epreme Çayı, Dipsiz çay, Sultan suyu, Beyler Deresi, Horata çayı, Orduzu çayı, Kuruçay, Sürgü Takas, Melet Deresi, Karakaya Baraj Gölü, büyük bölümü Malatya sınırları içerisinde kalan Karakaya Barajı, Elemendik suyu Orduzu suyu (Pınarbaşı), Şiro Çayı.
Bunların yanı sıra Emir, Mircan, Göksu, Aksu, benanyel, söğütlüdere, Sazlıdere, Sotik dere, Kozlu çayı, yeni çayı, cevizli su, KırkMehmet Deresi, Şişman çayı, Gürpınar çayı, balıklı Ağa suyu, Sakızlı çay, Yenice , Balaban, Ayvanlı Kızıl mağara, Kızılhisar , Karaçayır, Bıyıkbogazı Valide Deresi, pereç Suyu.
Malatya Darende Somuncu Baba Dergâhı yanındaki kayalıklardan süzülen şifa niyetine kullanılan çay ve doğal bir havuz niteliğindeki Kudret Hamamı.
Suyun olduğu yerler illaki piknik ve mesire yeri durumunda aynı zamanda…
Akan, durgun, pınar, dere ve maden sularıyla evet su cennetidir Malatya.
FAZLININ PINARI, ÇATALKAYA (KAMIŞLI) PINARI, HASTANIN PINARI, DEĞIRMEN PINARI, SÖĞÜTLÜ PINAR, FATMA PINARI, AŞIK PINARI (GANİPINARI), KORUDERE’NİN GÖZE PINARI, GÜNDÜZBEY’E PORGALIPINAR, AHMETÇE PINAR. SÜLÜMEKKEPINAR, AĞCAPINAR, SÜLÜKLÜPINAR, YAKINCA KARGA PINARI, HER HASTALIĞA BİR PINAR…
Evet bir kısmını şifalı suların oluşturduğu kaynakları saymaya devam edelim ; İspendere içme suyu ki , son derece kaliteli bir maden suyudur.
Balaban, Rötükan, Harap şehir, Sıtma Pınarı, Beşpınar, Yedi adamlar Sıtma Pınarı, Eski Pınar Dedeköy Pınarı, Dabaz Pınarı, Çarmuzu dabaz Pınarı,. Onar Pınarı, Karapınar, Sarı Sarılık, Süt Pınarı, Faraş Pınarı, Şeyh Pınarı, Altınn Pınar, Doğanyol Koldere sülüklü yol.
Malatya kaynak sularına bağlı çeşmeleri saymaya kalksak bitiremeyiz zira bu çeşmelerin çok büyük bir kısmı zaten kaldırılmış durumda…
Öyle ki Malatya Çöşnük bölgesinden başlayarak, Akpınar çevre yolu tarafına gittiğimiz zaman yeraltı sularına 8 metrede dahi rastlanılabiliyor. Cezmi Kartay’da dahi inşaat kazılarında suyla karşılaşılabiliyor.
Bu bölgelerin altı su yatakları ve coğrafyasına İnat yerleşim ve Ticaret merkezleri inşa edilmiş. Sonuç hezeyan…
Zemini su ve çamur olan bölgeler yerle yeksan, içindeki insanıyla beraber.
Adınının üzerinden de anlaşılacağı üzere şehrin merkezi konumunda bulunan AKPINAR yerle bir oldu.
Devamı diyebileceğimiz , CİRİKPINAR da yine yerleşim alanı.
Ve yıkımdan adını söz ettiren Çarmuzu semti yeraltı sularıyla tanınıyor.
Altı deniz gibi olan bir şehrin, depremin 3. Ayına girilmesine rağmen, halâ çamurlu sulara mahkum kalması, kıyıda köşede bulduğu doğal kaynağa bağlı çeşmelerde su sırasına girme garabet ve hazın tablosunu neye bağlanabilir ?
Dünya su sıkıntısıyla imtihan olurken, bu yaşamsal kaynağın inatla yeraltına gömülü bırakılması ve bu lutfun doğasına inat, insana ölüm olarak dönmesini nasıl bir izah kurtarabilir.
Hangi matematik, hangi izan ve vicdan açıklayabilir.
Şehrin merkezi , çarşısı ve küçüklü büyüklü esnafıyla Fuzuli, Turgut Temelli, Akpınar depremin yıkımlarının yanında, geriye kalanların çoğu ağır hasarlı olduğu için bir yandan yıkımlar da devam ediyor.
Üzgünüm şehir şimdiden kel aynak görünümünde..
Tam da AKPINAR söz konusuyken iki şeye değinmeden geçemiycem.
Bundan birkaç yıl öncesinde Akpınar da bulunan MASKİ binası, arşivini su basmasından ötürü, binasını organize sanayine taşımıştı..
Ayrıca yine birkaç yıl öncesinde Akpınar başın da inşaa edilirken temelinde çıkan ve sondajlarla atılan tonlarca sudan sonra LC WAİKİKİ , fore ( kazık çakma) yöntemiyle dikilmişti.
Ve çıplak kalan meydanda devasa gibi görünen tek yapı nerdeyse..
En son eski hal binası arasındaki inşaat çalışmasında yine tonlarca suyla karşılaşılmış, iş merkezi yapılma çalışmalarıyla, su potansiyeli sevinçlerini kursaklarda bırakmıştır.
Ayrıca Akpınar’da Özel İdare İş Merkezi ile çevre yolu altındaki Maliye binasının altından su çıkması nedeniyle yıllardır tabandaki su , Motopomp ile dışarı atılıp kanalizasyona veriliyordu.
Çevreyolu da yine Bu depremde en çok yıkım alan bölgeler arasında nasibini almış oldu.
Evet Malatya su cennetiydi.. Ta ki kaynaklar barbar zihniyete kurban gidene kadar .
İnsanoğlu havada ve karada ekolojik dengeyi bozmaya devam ederken , dönüşü oldukça pahalıya mal oluyor..
Kendini garantiye alan az ve üst zümre çoğunluk alt zümreye hükmetmeye devam ediyor…
Görebildiğimiz, acı , yıkım ve ölümlerle de tecrübe ettiğimiz ;
Daha kırsal bölgelerde insanların şahsi olarak yaptırdıkları bağ evleri veya binaların ve zeminleri kayalık olan yapıların sağlam kalması ,
Ve lütfun insan eliyle nasıl zulme evrildiğidir.
BOSTANBAŞ ‘ larından AKPINARLAR ‘ dan çaldığınız zaman , doğanın bizden intikam aldığıdır , gördüğümüz ve tecrübe ettiğimiz…
Deprem sünnetullah, illaki işleyecek…
Sıkıntı doğaya ve hemcinsine zulmeden insanda…