Varlığınızla Mutlu Olmayanları, Yokluğunuzla Terbiye Edin
Dünya hayatı bu, nice insanla tanışır ve nice insanla yollarımızı ayırırız. Kimi insanlarla ömür boyu devam eder ilişkimiz, kimileriyle az veya çok vakit geçtikten sonra ayrılır gönül istikametimiz. Bazılarını çok sevdiğimiz, sevildiğimiz halde bırakırız ve bazılarını da değer vermedikleri için bırakırız. Sonuçta olarak hep bir sirkülasyon var insan hayatında .
Varsınız, o halde kıymet bilinmez ve değersiz atfedilir anlayışı insanımız da baya geçerli bir kanun. Birini kaybetmeden, birileri avuçlarımızdan kayıp gitmeden kıymet bilmeyiz çünkü insanlar yaşamadan anlamazlar veya anlamak istemezler bazı olumlu, olumsuz duyguları. Sürekli haberlerde duyarız “İstanbul için su sıkıntısı” veya “İstanbullu vatandaşlarımız suyu tasarruflu kullansınlar” söylemlerini ve böyle olunca da halk biraz daha dikkat eder su kullanımına. Halbuki en başında tasarruflu kullanılsa belki de çok büyük korku ve endişe olmayacak.
İnsanlar başına gelmeden anlayamaz çünkü insanın olduğu yerde şüphesiz ki çok unutkanlık ve vurdumduymazlık vardır. İşte bu arka plana atma durumu, ikili insan ilişkileri içinde geçerlidir. Elimizde olanın kıymeti bilinmez, kaybolduğunda veya yitirdiğimizde anlarız ne kadar olması gerektiğini ve bizim için aslında su gibi, hayat gibi bir olgu olduğunun çok güzel farkına varırız veya insan farkına varır. İşte varlığınızla mutlu olmayanı ise bazen yokluğunuzla mutsuz etmelisiniz ki verdiğiniz emek ve çabayı daha iyi anlasınlar.
Varlık içinde yaşayan bir insanın, elindeki her şeyi kaybedip yokluğa girmesi gibidir insan ilişkileri. Aynı havadan nefeslendiğiniz için o nefes onlara fazla önemli gelmiyor çünkü sürekli benimle, sürekli yanımda diye düşünce içine girer ve pek kıymet vermezler. Böyle olunca da bir eşyadan farkınız kalmaz, o insanların gözünde.
Kendinize değer verin, kendinize iyi bakın ki insanlar size değer atfetsin çünkü insanlar her söylediğini yapan ve her yap dediğini yapan insanlardan, belli bir süre sonra sıkılır ve kıymet vermez. Bir çocuğun elinden oyuncağının alınması gibidir, oyuncak olmadığında ağlar ve sürekli ailesini darlar, almaları için alınca da kıymet bilmez ve kaybolunca da yine ağlar. İşte hayat ve insanlar da böyledir, bir şeyler uçup gitmeden veya onun eksikliğini hissetmeden anlayamaz, o insanın hayatındaki varlığını.