Ateizm, Teizm, Agnostisizm ve Deizm Nedir?
Ateizm ve Agnostisizm
Ateizm, tabiatüstü olana (ruhlar, tanrılar, ölümden sonra diriliş, vs.) inanmayı reddeden bir görüşler sistemi…
Bilimsel bilginin artışıyla doğmuş ve gelişmiş, felsefî temeli materyalizmdir.
Antik Yunan düşünürlerinden, Tales, Anaksimandros, Herakleitos, Demokritos, Epikuros, ve Ksenophanes’in eserlerinde tabiata aşkın bir tanrıdan ziyade tabiata içkin olan ve bütün fenomenleri doğal tabii nedenlerle açıklayan görüşe sahipler…
Bu görüşler sonraki yüzyıllarda ateizm’e temel teşkil eder…
Kilisenin hükümran olduğu Orta Çağ’da, Tanrı tanımazlık az ilerleme kaydetmiş… Aydınlanmayla birlikte Burjuva Tanrıtanımazlık, Hıristiyan din saltanatının temellerinin sarsılmasında büyük rol oynamıştır.
Bu arada Ateizm ile agnostisizmi karıştırmamak gerekir.
Bu kavramların ilki Tanrı’nın varlığını inkâr ederken, ikincisi ise onun varlığı hakkında ifadelerde bulunmayı reddeder.
Dolayısıyla agnostisizm, Tanrı’nın kesin bir şekilde inkâr edilişi değil, özü gereği, bilinemez bir nesne karşısında insan aklının yetersizliğinin ifadesi…
Teizm ve Deizm
Teizm, kişisel bir Tanrı’nın varlığının akıl ve İradeyle kanıtlanabileceğini ve insanların hayatları dahil bütün maddi ve manevî süreçleri gizemli bir biçimde etkileyen, tabiatüstü bir yaratıcının var olduğunu kabul eden bir görüş…
Teizm’e göre, dünyada gerçekleşen her şey, tanrısal takdirin tecellisi…
Tabiat kanunları ona bağlı hareket eder…
Deizm ise, dünyanın kişisel olmayan bir ilk nedeni olarak Tanrıya inanış…
Yaratıcı tarafından, yaratılmış dünya, kendi öz kanunlarının işleyişine bırakılmış…
Dolayısıyla Deizm, vahy edilmiş dinleri ve bunlara özgü inançları reddeder…
Deizmle ilgili bilinmesi gereken ilk şey; deizmin tek tip olmadığıdır.
Deizmle ilgili eleştirel yazılar yazan Samuel Clarke (1675-1729), dört grup deistten bahseder:
İlk grup; ezeli, sonsuz, özgür, akıllı bir varlık olarak dünyayı yaratan, saat gibi kuran ve idaresini üstlenen, ama dünyayla irtibatı olmayan ve içinde olup bitenle ilgilenmeyen bir Tanrı’ya inanır. (Kısacası güçlü, ama dünyayı kendi haline bırakan bir tanrı)
İkinci grup; dünyada olup bitenle ilgilenmeyen ve bunları etkileyecek bir kudrete gerektiğinde müdahil olacak bir irade ve hikmete sahip olmayan bir Tanrı’ya inanır. (Kısacası güçsüz bir tanrı)
Üçüncü grup; Tanrı’nın ahlaki sıfatlarını kabul ederler, ama insan ruhunun ölümsüzlüğünü ve ahlaki terimlerin Tanrı ve insanlar arasında bir işlevselliğe sahip olduğunu reddederler. Böyle bir iddianın pratikteki karşılığı, ölümden sonra bir başka halin olmadığıdır. (Kısacası ahreti olmayan güçlü bir tanrı)
Dördüncü grup; bütün doğru dini ve ahlaki doktrinleri kabul etmekle birlikte, bunu genel bir kategori olarak vahyin verebileceğini, bunun için sadece Hıristiyan vahyine ihtiyaç olmadığını diğer dinlere de ihtiyaç olduğunu söyler. (Evrensel dine sahip bir tanrı)
(Bkz. Samuel Clarke, A Demonstration of the Being and Attributes of God And Other Writings (1705), ed. E. Vailati, Cambridge Cambridge University Press, 1998. )