DEWRÊŞ İLE ADÛLE – ALİ ORUÇ
Dewrêş İle Adûle, yazar Ali Oruç (Bazı baskılarda Bawer Ferat olarak geçmektedir.) tarafından kaleme alınan ve bölgemizde önemli bir destansı hikayenin romanlaşmış halidir. Kitabın aynı kapak fotoğrafı saklı kalmak kaydı ile Kürtçe basılmış hali de bulunmaktadır. Dolayısıyla isteyen Kürtçe veya Türkçe okuyabilmektedir.
Dewrêş ile Adûle’nin hikayesi dengbêjler vasıtası ile eski dönemlerden günümüze kadar aktarılan bir hikaye olmuştur. Ali Oruç da bu kitabında destanın birçok dengbêj tarafından küçük de olsa farklı şekillerde aktarıldığına dikkat çekmiş ve gerçeğe en yakın olanın Dengbêj Baqi Xido tarafından aktarıldığını ifade etmektedir.
Kitaptaki bilgilere baktığınızda hikaye genel olarak Şanlıurfa bölgesinde geçmiştir. Özellikle Ceylanpınar, Harran, Akçakale ve Suruç öne çıkan yerler olmuştur. Zira hikayeye göre Dewrêş’in annesi Suruç’un Mideb köyünden Ayşe isimli Êzidi bir kadındır.
Roman son derece akıcı bir üslupla kaleme alınmıştır. Elinize aldığınızda bir çırpıda bitirmek isteyeceğiniz bir kitaptır. Özellikle Kürt olan Êzidilerin savaşçı özelliklerini ve dahası Kürtlerin eskiden beri süre gelen aşiretçilik yapısına vurgu yapan kitap, Milani aşireti ile Êzidilerin birlik olup Türkmen ve Arap aşiretlerine karşı koyduğu mücadeleyi, Dêwreş’in sevdiği kadın olan Adûle için giriştiği dermansız sevdanın gözünden anlatmaktır.
Kitapta geçen ve Dewrêş’in halini anlatan kısa bir bölüm şu şekilde: “Cudi’den Sincar Dağları’na geçtiler. Şengal Dağı’na ulaşınca dünyaya yeniden gelmiş gibi içlerini bir sevinç sardı. Şeyh Adi türbesinin bulunduğu Ladeş Tapınağı’nı ziyaret ettiler. Havanın sıcaklığı değil, ama Adule’nin aşkı Dewşer’in içini kaynatıyordu. Her gün biraz daha eriyordu. Gözleri iyice çukura kaçmış, avurtları çökmüş, boynu incelmiş, bacakları çıta gibi olmuştu. Dewreş yanıyordu. Her gün Şengal Dağı’na çıkıyor, şarkı söylüyor, aşkın destanlaştırıyordu. Ne yağan yağmur, ne Zap Suyu, ne Dicle Nehri, ne de dağların zirvesindeki kar yüreğindeki ateşi söndüremiyordu.”