KARANLIK STRATEJİ
İşsizliğin dolu dizgin gittiği, yoksulluğun milletti canından bezdirdiği, mevcut hasta bir ekonominin eninler sunduğu, şifasının vergilerde ve hergün yapılan zamlarda olduğuna inanıldığı; ve buna iman etmiş yöneticilerin , ellerinde buna dair yapıcı bir pradigmanın olmadığı bir zamanda, birilerin Anayasa’nın bilmem kaçıncı maddesini değiştirelim diyerek ortaya çıkması doğrusu yadırganmayacak gibi değil…
Millettin karnı doydu, refah seviyesi zirvelere taşındı ,teknolojide hatırı sayılır ataklar kaydedildi de tek sorun bu kaldı öyle mi..!
Sosyo-ekonomik literatürde bir söylem vardır. ” Önce karnını doyur ; sonra edebiyat yap” Bunca sıkıntılarla, dertlerle boğuşurken; Anayasanın 4.Maddesini değiştirmek gibi bir sözü gündeme getirmekte ne demek…
Mevcut bir düzen vardır ve bu ülke bu düzen üzerinde inşa edilmiştir…Bu temellerden biri bir milim dahi yerinden kaydırılsa; ardından bununla ilgili sosyal bir depremin olacağı, akabinde milletçe bunun enkazı altında kalacağımızın iki kere iki derecesinde katiyetini söylemek kehanet olmasa gerek…
Çoğunluğun benimsediği bu sistem, birilerinin sırf güzel hatırı için değişmez, değiştirilemez. Eminim belli bir azınlık dışında; hiç kimsenin Anayasa’yla veya içeriğindeki maddelerle bir derdi yok…
Sadece burada açıkça anayasayla ilgili mezkur bir azınlığın bir derdi olduğu kesin…
Efendim neymiş, Anayasanın 4.Maddesi olmamalıymış… Ortada bir bina, içinde içi altın ve kıymetli şeylerle dolu üç kasa var; ve o kasaları muhafaza eden bina kaldırılmaya çalışılıyor… Bina kalkınca o içi kıymetli eşya dolu kasaların yağmalanıp, ortadan kalkacağı hiç mi akıllara gelmiyor!
Peki neymiş mezkur azınlığı bu denli rahatsız eden Anayasadaki bu dört madde:
I. Devletin şekli
Madde 1 – Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
II. Cumhuriyetin nitelikleri
Madde 2 – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
III. Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti
Madde 3 – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Milli marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.
IV. Değiştirilemeyecek hükümler
Madde 4 – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Aslında o mezkur azınlığın başındaki zatın 3 maddeden bahsetmeyip direk 4 . Maddeye saldırması endirekt 3 maddeyi ortadan kaldırmaya yöneliktir. Önce kaleyi yıkıp içeri girelim; sonrasında kalenin içindekileri hal edelim stratejisi..! Çünkü 4 . Madde diğer 3 Maddeyi koruyan bir kalkan hükmündedir.
Ben buna katılmıyorum maalesef. Mevcut anayasa ve bahsedilen maddeler 1982 darbe girişimi sonrası cunta rejiminin yazdırdığı ve askeri kafaya göre oluşturulan metindir. Bu maddeler Kur’an ayetleri değildir. Bu maddeler değiştirilmediği sürece milyon tane yeni anayasa yapılsa boştur. Bu cuntacılar bu maddeleri yazarken mesela kime sordular? Hangi ilkeye göre yazdılar? Kimin onayını aldılar? Cevap: Hiçkimsenin. Çünkü zaten darbe sonucu geldiler, çünkü anayasadır, kanundur, özgürlüklerdir vs. tanımadılar. Anayasayı tanımayan, dönemin meşru hükümetine darbe yapıp mahsun bilmem kaç insanı zindanlarda öldürenlerin yaptığı anayasanın maddeleri mi değiştirilemez veya değiştirilmesi teklif edilemez!!!!
Bence bir an önce katılımcı, çoğunlukçu, özgür ve herkesin gerçekten hukuk önünde eşit olduğu, demokratik bir hukuk devletini gerçek anlamda kendi vatandaşlarına sunan (ülkedeki tüm vatandaşlara eşit sunan, her ırktan insanı gerçekten kucaklayan), liyakatın esas alındığı, torpile, rüşvete, adam kayırmaya son veren, sırf iktidardan diye birilerine üstün imkanlar tanımayan bir anayasa yapılmalıdır. Ülkenin şu an içinde bulunduğu ve sizin de yazınızda bahsettiğiniz ekonominin bu halde olma nedeni mevcut anayasanın takılmadığı, anayasanın tanınmadığı, işine geldiğinde sadece tanındığı, insan hakları ve hukukun yok edildiği, farklılıkların kendi düşüncelerini izah ettiğinde bir kılıç gibi karşısında polisin getirildiği düzensizliklerdir. Hukuk ve anayasa işletilmediği için zaten bu haldeyiz. O yüzden adam akıllı ve çoğunlukçu bir anayasa yapılmadığı müddetçe bu ülke her dönem böyle sancılı dönemler yaşamaya gebedir. Hukuk, senden yana olmayan da senin gibi eşit haklara sahipse hukuktur. aksi durum sadece kağıt hukukudur.