EN BÜYÜK DERT; ADALET
Hamd, bütün övgülere layık olan, insanı yoktan var eden ve tüm insanları yaratılışta kardeş kılan Allah c.c mahsustur. Salat ve selam Müslümanlara her alanda rehberlik eden, hayatın her anının ve her alanının, tartışılmaz örneği olan Alemlere rahmet h.z Muhammed (s.a.v) üzerine onun gittiği yola revan olan tüm müminlerin üzerine ve siz kıymetli okuyucularımın üzerine olsun. Hayatın her alanın da bize rehber olan efendimiz, adalet alanında da bizlere rehberdir. Adalet islamın temel kavramlarından birisidir. Adalet, Allahın emridir desem yerinde bir söz söylemiş olurum. Bakın her hafta Cuma günü camiye mutlaka gidiyoruzdur. Hoca efendi hutbesinin sonunda bize kurandan bir ayeti celile okur. O ayette yüce rabbimiz şöyle buyurur; ‘’ şüphesiz ki Allah adaleti, iyiliği ve yakın akrabaya yardım etmeyi emreder.’’ Bu ayetten de anlıyoruz ki Adalat Allahın emridir. Peygamber efendimiz bütün bir hayatını Adalet üzerine bina etti. O peygamber olmadan öncede Adalet timsali bir şahsiyetti. Adaleti ve güvenilirliği ile meşhur olduğu için herkes O’na muhammedül emin derdi. O Emin Muhammeddi. Peygamber olmadan önce ki hayatından bir kareyi burada sizlere aktarmak istiyorum. Kabe yağmurlardan etkilenerek yıkılacak duruma gelmiştir. Mekkelilerde kabeyi onarmak için yıkmaya karar vermişlerdir. Kabe yıkılır ve baştan yapılmaya başlanılır. Kabenin için de bulunan bir siyah taş vardır. Sıra o siyah taşın yerine konulmasına gelmiştir. Mekkede ki liderler arasında bir anlaşmazlık çıkar. Her bir lider der ki; taşı yerine ben koyacağım. Neredeyse büyük bir katliam olacaktır. O anda yaşlı birisi oraya gelir ve onlara der ki; durun yapmayın böyle olmaz bu yaptığınız çözüm değil der. Onlara şöyle bir tavsiye de bulunur. Aranızda birini hakem olarak tayin edin. Yarın güneşin ilk ışıklarıyla beraber ilk önce kim Mekkeye girerse o aranız da hakem olsun der, ve herkes bu fikri kabul eder. Gece bitmiş güneşin ilk ışıkları çıkmaya başlamıştır. Herkes kadınlı erkekli ilk gelecek kişiyi bekliyorlardır. İlk gelen kişi, Alemlere Rahmet olarak gönderilecek olan Muhammedül emindir. Onu gören gözlerde tatlı bir sevinç vardır. Gelen kişi Mekkenin güvenini kazanan harika birisidir. Herkes içinden tamam bu iş selamete erecek demiştir. Efendimizin olanlardan hiçbir haberi yoktur. Kendisine neden burada onu beklediklerini söylerler. Efendimizden hakem olmasını isterler. Efendimiz hakem olmayı kabul eder ve onların arasındaki bu anlaşmazlığı adaleti ile çözüme kavuşturur. Kabenin yanına gidilince taşın konulması için büyük bir bez parçası ister. Sağlam ve büyük bir bez getirilir. Bezin orta yerine taş konulur ve her bir aşiret reisi, bezin bir köşesinden tutar. Bez yukarı doğru kaldırılır ve bezin içinde ki taş Muhammed tarafından duvarın içine yerleştirilir. Bu adaletten herkes memnun olur. Allah adalet ile hükmedenleri sever sözü de kuranın sözüdür. Her işimizde adalet olmalıdır. adalet mülkün temelidir diyen Ömer r.a ne de güzel söylemiş. Sürekli dünyada bir adaletsizlik yaşanmaktadır. Başta müslümanlar olmak üzere herkes bu adaletsizlikten şikayet etmektedir. Adalet olursa ancak, hayat güzel ve yaşanılır olur. Adaleti herkes hak eder. Bir Müslüman her işin de adalet sahibi olmalıdır. Velev ki adaletli olacağı zaman, koltuğu elden gidecekse de, adaletli olmak zorundadır. Efendimiz arşın gölgesinde barınacak yedi sınıf insandan bahseder ve bu sınıflardan birisinin de adil devlet başkanları olduğunu söyler. Sen adaletle hükmediyorsan, Allahın gölgesinin altında gölgeleneceksin. Ey Müslüman beyefendi ve hanımefendi sen cennetimi kazanmak istiyorsun, o halde adaletli ol der İslam dini. Bir yanda öz baban var, diğer yanda gayrimüslim birisi var. Seçim yapmak zor. Babanla, gayrimüslim şahıs arasında hakem olmuşsun, için babandan yana ama haksız olan da senin baban. Sen şimdi burada imanını evreye koyup hakkı gayrimüslime verip adaletle mi hükmedeceksin yoksa nefsinin arkasına takılıp, İslam dinini yok sayıp babana mı? Hak vereceksin. Sen eğer adalet deyip, haksızlık yapmayıp, hakkın hatırını halkın hatırından üstün tutuyorsan korkma sen inşallah cenneti kazanmışsındır. Çünkü Müslüman olman bunu gerektirir. Bir yerde bir haksızlık varsa susmayacaksın. Adalet, adalet deyip bağıracaksın. Adaleti getirebilmek için
önce bileğinle mücadele vereceksin, yok olmadı dilinle, oda olmadı kalbinle mücadelene devam edeceksin. Şunu iyi bilmelisin Müslüman, adaletsiz kuvvet zalimdir. Şunu da bilmelisin ki, kuvvetsiz adalet de acizdir. Bugün fakirsin Allah sana mal, makam,ve mevki vermemiş. Sürekli devlet büyüklerinden söz açıp onların haksız olduklarını, haksız kazanç elde ettiklerini söylüyorsun. Ama gün gelmiş Allah sana da vermiş. Oturmuşsun şaşalı bir koltuğa, işin gücün sağa sola emirler yağdırmak. Adalet hiç koltuğuna uğramıyor. Geçmişini unutuyor dünyaya adaleti ben mi getireceğim deyip, düne kadar şikayet ettiğin şeyi kendin yapıyorsun, o zaman Müslüman demek ki sen Müslümanlığı anlamamışsın. Müslümanlık senin sadece dilinde olan bir şeymiş. Sen aslında münafıkmışsın ama farkında değilmişsin. Şunu iyi bil ki Allah her günahı, cürumu affeder ama haksızlığı, adaletsizliği ve kul hakkını affetmez. İşte o zaman ölümden çok korkmalısın çünkü ölüm senin cehennemin olacaktır. Bir ömür boyu Ömerin derdi adaletti. Ömer adalet, adalet deyip ruhunu teslim etti, adil olan Allaha. Ömer hilafetini üç temele oturttu. Birinci temeli adalet, ikinci temeli rahmet, üçüncü temeli ise kuvvetti. Bunlar bir müslümanın hayatında olması gereken temel ilkelerdir. Rabbim bu üç ilkeyi hayatlarımıza taşıyabilmeyi hepimize nasip etsin diyor, yazımı Ömer’in Allah kendisinden ebeden razı olsun, bir sözü ile bitirmek istiyorum. Ömer şöyle diyor; Fırat nehri kenarında, bir kurt kaparsa bir kuzuyu, Adaleti ilahi gelir, Ömer den sorar bunu.