Hamd, bütün övgülere layık olan, bütün senaları hak eden, insanı yoktan var eden Allah (c.c)’ a mahsustur. Salat ve selam, kuranın en büyük öğretmeni olan, kuranı natık olan, kuranı ve sünnetini bize emanet bırakan iki cihan serveri Allah Rasulunun üstüne, onun ehline, ashabına, hulafai raşidine ve onun yolunda terleyen tüm yiğitlerin üzerine olsun. Kıymetli okuyucularım! Rabbimiz, babamız adem a.s yaratmadan önce melekleri toplayıp, onlara ademi yaratacağını söyledi. Bakara suresinde bu bahis şöyle geçer. ‘’Melekler Allaha dediler ki; yarabbi sen yeryüzünde fitne ve fesat çıkaracak olan birisini mi yaratacaksın dediler. Allah ta, benim bildiğimi siz bilmezsiniz dedi. Daha sonra Rabbin, ademe eşyaların isimlerini öğretti, ve melekleri çağırdı. Meleklere eşyaları işaret ederek, hadi eğer siz sözünüzde sadık iseniz, bu eşyaların isimlerini söyledin dedi. Melekler aciz kaldılar ve yarabbi biz senin bize bildirdiklerinin dışında bir şey bilmeyiz, şüphesiz ki sen, hikmetle iş yaparsın ve sen her şeyi en iyi bilensin dediler. Adem ise tüm eşyaların ismini söyledi.’’ O gün h.z Ademi meleklerden üstün kılan onun ilmi idi. İlim, melekleri ademin karşısında aciz bırakmış, ademi alim yapmıştı. Allah, Ademe başka bir şey de öğretebilirdi, ama ilmi öğretti. İlmin ne kadar kıymetli olduğunu siz buradan anlayın. İlim büyük bir nimettir. O nimetin şükrü ise, Allahı tanımak, Allahın yolundan yürümektir. H.z Osman ilim hakkında şunu der; ilim en büyük halef, ilim ile amel etmek en büyük şereftir. İlim sahibi olmak kolay. Gidersiniz bir kaç yıl bir okula ya da bir medreseye. Kendinizi zorlarsınız, çabalarsınız ilim elde edersiniz. Zor olan ise, adam olmak. Adam olmak her yiğidin, her alimin karı değildir. Bakın efendimizin yaşadığı çağa ve efendimizin ebu cehil diye isimlendirdiği şahsa, o zaman ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Ebu cehilin gerçek ismi hakim bin hişamdır. Peki ebu cehil nereden çıktı. Ebu cehil ismini ona veren bizatihi Allah Rasuludur. Ebu cehilin manası cehaletin babası demektir. Peki ebu cehil hakikaten cahil birisimiydi. Yok, gerçek manada cahil değildi. Mekkede okuma ve yazma bilenlerden birisiydi. Evet Alim idi, bir çok şeyi biliyordu, ama Allah rasulunu bilmiyordu. Ona iman etmiyordu. Bilmesi gereken en önemli şeyi bilmediği için efendimiz ona ebu cehil dedi. Ebu cehil Alimdi, ama adam değildi. Adam olmak fedakarlık ister. Alim insan dinden konuşacak, ama dinden geçinmeyecek. Elinin emeği ile geçinecek, ellerini Rabbinden başkasına açmayacak, sadece Allaha dayanacak adam olan insan. Ama maalesef piyasada Alim çok ama adam az. Biz şu çağın Müslümanları olarak en fazla adamsızlıktan yakınıyoruz. Müslümanlar arasında adamların sayısı azaldığı için, fitne ve fesat almış başını gidiyor. H.z Ali hilafete geldiği zaman bazı sıkıntılar yaşanıyor. Sonra Müslümanlar arasında harp çıkıyor. Binlerce sahabi ve tabiin şehit oluyor. Birileri h.z Ali’ye soruyorlar; ya Ali Ebubekir, Ömer ve Osman’ın döneminde hiç bu kadar kan dökülmedi diyorlar. Senin zamanında neden bu kadar kan dökülüyor diyorlar. H.z Ali onlara şu cevabı verir; onların zamanında biz vardık. Yani adam oğlu adamlar vardı. Ama benim zamanımda siz varsınız, yani adam olmayan adamlar var dedi. H.z Ali’de adamsızlıktan yakınıyordu. İlim çok önemli bir şeydir. Eğer sahibi onunla amel etmezse fayda yerine zarar sağlar. Yunus emrenin ilim ile ilgili bir sözünü bu bağlamda aktarmakta fayda var. Yunus diyor ki; ilim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir, sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır. Efendimiz a.s ilmi ile amel etmeyen alimler hakkında şöyle de; ‘’Onlar sırtlarına kitap yüklenmiş merkepler gibidirler’’. Kıymetli okuyucularım ilim ile amel etmek farzdır. Bilen insanın sorumluluğu bilmeyen insanın sorumluluğundan daha fazladır. Bilmeyene çare bulunur, ama bilene çare bulunmaz. Alim olan insanlar ilmine yakışır amel sergilemelidirler. Eskiden medreselerde bütün ilimler bitirildikten sonra edep ilmi öğretilirdi. Edep ilmi bir hocanın dizi dibinde öğrenilirdi. Ama maalesef ilim öldü. Büyük bir zat nizamiye medreseleri açıldığı zaman çok üzülür. Kendini o üzüntü ile dışarı atar. Birisi yolda sorar; efendim neden böyle üzüntülüsünüz hayrola nereye gidiyorsunuz böyle üzüntülü bir şekilde deyince, o zat döner o adama ve şu cevabı verir. Cenaze
namazına gidiyorum. Adam şaşırarak, efendim kim öldü der, büyük zat derki ilim öldü. İlmin cenaze namaznını kılmaya gidiyorum der. İlim Allah için olursa gerçek manada ilimdir. Bakın şu yaşadığımız asra. Bilgi çağı ama sanki beton çağı. Neden mi böyle, çünkü ilim Allah için öğrenilmiyor. Allah için öğrenilmediğinden dolayı da, adamlar yetişmiyor. Son olarak şunu söylüyorum. Alim olmak kolay, ama Adam olmak, çok ama çok zor. Rabbim bizi Adem gibi Adamlardan eylesin. Bizleri adam olan kullarının yolundan yürütsün. Alim ve adam olmayı hepimize nasip eylesin. Amin…