ÜMMETİN ANASI
Hamdlerin en güzeli Allah’a mahsustur. Salat ve selam onun güzeller güzeli olan, kutlu elçisinin ve ona iman eden tüm Müslümanların üzerine olsun. Yaşadığımız çağ tam bir beton çağına dönüşmüş durumda. İnsanlar betonlaşmış, saygı ve sevgi yerine şiddet ve anarşiye bırakmış durumda. Kadir, kıymey kelimeleri pas tutmuş, din anneden ve babadan kalan bir miras haline dönüşmüş. Oysa ki insanoğlunu insan yapan en büyük değerler bunlardı. Din insanı insan ederdi. Çağımızın beton çağı olmasının en büyük sebebi ise dindir. Bizler dinimize gereken değeri vermediğimizden dolayı, şu an bir beton çağı yaşıyoruz. Bazıları bu çağa bilgi çağı diyorlar. Bu bilginin islamla örtüşüp, örtüşmediği herkesin malumu. Bizler ile sahabearasında ki en büyük fark, dine verilen değer farkıdır. Dinimiz onların dini ile aynı ama dinimize verdiğimiz değer acaba onların dine vermiş olduğu değerle aynımı. Şuraya dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Sahabelerin yanında din pahalı, ama bizim yanımızda din ucuz. Sahabelerin yanında din, hayatın esası, biz de ise hayatın aksesuarı. Sahabelerin yanında din, zor elde edinilen, elde etmek için çaba sarfedilen bir şey, ama bizim yanımız da din, anne babamızdan kalan, kazanmak için gayret gösterilmeyen bir şey. İşte böyle olduğu için biz yaşadığımız çağı asrı saadet çağı yapamıyoruz. Eğer bizlerde dinimize sahabelerin verdiği gibi değer vermiş olsaydık bugün bu çağımız beton çağı olmazdı. Peki bu eksiklik ana kaynağı ne. Neden bizler böyleyiz ve neden bizler sahabe ruhuna sahip olamıyoruz. Bunun birkaç nedeni var aslında ama ben özellikle ana bir nedene değinmek istiyorum. Bence bu çağın beton çağı olmasının en büyük nedeni ümmetin analarıdır. Şimdi ümmetin anaları kimlerdir diye bir soru soracaksınız bana. Ümmetin anaları imamlardır. Her gün camilerde bizlerin önünde durup bizlere beş vakit namaz kıldıran, Cuma günleri hutbelerimizi okuyan, ölülerimizi yıkayan, vereceğimiz mevlitlerimizi okuyan ve din adına daha birkaç şey yapan imamlar. İmam kelimesi Arapça bir kelime olup ‘’um’’ kökünden gelir. Um demek ana demektir ana. Demek ki imam anadır. İmam ümmetin anasıdır. İmam, ümmetin dertleri ile dertlenen büyük bir şahsiyettir. İmam, peygamberin temsilcisi, insanların Allah’tan en çok korkanıdır. İmam, dirileri yıkayan adamdır. İmam, konu hak davası olduğu zaman aynen Ebubekir gibi bir aslana dönüşen adamdır. Peki imam ne değildir. İmam köşesine çekilip, hayatı ev ile cami arasında geçen devlet memuru değildir. İmam, namaz kıldırma memuru da değildir. İmam, ölüleri yıkayan değildir. İmam, zulme karşı susan pısırık herifin teki değildir. İmam, dinden konuşan, ama din üzerinden geçinen adam değildir. Daha bir çok şey sayabilirim, ama bunlarla yetiniyorum. Peki imamlar bu çağın beton çağı olmasında neden en büyük role sahipler. Peygamber efendimiz bir hadisi şeriflerinde şöyle diyor; ‘’benim varislerim alimlerdir.’’ Yani bu şu demek oluyor. Mihraba geçip cemaatin önünde el bağlayan kişi, efendimizin varisi, temsilcisidir. Efendimizi temsil eden adam, adam gibi bir adam olmalıdır. Onun cübbesine layık ve onun davasına sadık bir kişi olmalıdır. İlk önce dik bir duruş sahibi olmalı, ve İslami davaya her şeyini adamış olmalıdır. Ümmetin selameti için seccadesini gözyaşları ile yıkamalı, ellerini hiç çekinmeden cebine atabilmelidir. Efendimiz cemaatin önünde sadece namaz kılan birisi değildi. O hem bir imamdı, hem komutandı, hem devlet başkanıydı, hem babaydı, hem çiftçiydi, hem de tüccardı. Yani efendimiz, hayatın her anının ve her alanının en vazgeçilmez, tartışılmaz rehberi ve örneğidir. Hayatın hangi alanına bakarsanız bakın efendimizi göreceksiniz. İşte bir imam da öyle olmalıdır. Kendini sadece camiye kilitlememeli, caminin dışına kendisini taşıyabilmelidir. Efendimiz öyleydi. Mescidde namazını bitirdikten sonra, şöyle bir cemaatini süzerdi. Eksik olanları sorardı. Adete her namazdan sonra bir yoklama yapardı. Efendimizin cemaatine sürekli, katılan bir çocuk vardı. Adı umeyirdi. Efendimiz birkaç gün umeyri mescide göremeyince sahabelerine Umeyiri sordu. Sahabelerden birisi; Ya Rasulallah Umeyrin kuşu öldü onun için artık camiye gelmiyor dedi. Efendimiz hemen Ebubekiri, Ömeri ve birkaç tane sahabeyi daha alarak umeyirin ziyaretine gitti. Umeyir efendimizin gelişine çok sevindi ve artık caminin deyim yerinde ise bülbülü oldu. Bu örnekten alınması gereken bir çok ders vardır. İmamlarımıza bir çok konuda sorumluluklar yüklenmektedir. İmam toplumun derdi ile dertlenmeli, ümmetin birleşmesi adına çalışmalıdır. Bizim eskiden imamlarımız vardı. Onlar olduğu için de bizler anaydık, toplu bir ümmettik. Derdi olanlar bize gelirlerdi. Onların gözlerinin yaşlarını bir ana şefkati ile bizler silerdik. Biz anaydık ana. Ama ne zaman ki imamlarımız analık şuurunu kaybettiler, işte o zaman bizler darmadağın olduk. Çünkü yuvayı yapan dişi kuştur. Ümmeti ayakta tutanda anadır, bir başka ifade ile imamdır. Şimdi bizler ağlıyoruz ama ne
acıdır ki bizim gözümüzün yaşını silecek kimsede yok. Yeryüzünün masumları perişan haldeler. Ümmetin yeniden toparlanması, aile bireylerinin bir araya gelmesini sağlayacak olalar da imamlardır. Biz ümmeti Muhammed bir aileyiz. Aileden hata yapanlar olur. Bizler hata yapanlar atmayacağız. Hata yapanların hatalarını atacağız. Bir bebek bezini kirletti diye, hiç bebeğini bezi ile beraber atanı gördünüz m! Ya da ayakkabı artık iş yapmıyor diye ayakkabı ile beraber ayağını da atanı gördünüz mü! Böyle bir şey olamaz değil mi. O zaman bizler de hata yapan aile fertlerimizi hataları ile beraber atmayacağız. Ümmet yeniden dirildiği zaman, asrımız gül asrına dönecektir inşallah. Bizim bu beton asrında en çok ihtiyaç duyduğumuz kişiler imamlarımızdır. İmamların dik duruşu, dine aynen sahabe gibi değer vermeleri bize nefes olacaktır. Bizde bu kuvvetli nefesi, nefese ihtiyaç duyan diğer kardeşlerimize vereceğiz. Böylece ümmet yeniden dirilecek, saadet asrı bir daha yaşanacaktır. İmamlarımız çağa ayak uydurmayacak, tam aksine çağa yön vereceklerdir. Bu çağı Müslümanlar değil de gayri Müslümanlar şekillendirdikleri için, bu çağ beton çağına dönüştü. İmamlarımız Çağı iyi tanımalı, çağın tuzaklarına dikkat etmeli, çağın yararlı olan yönlerini İslam dairesi içinde yaşamalıdırlar. Kendini bu çağa taşıyabilen, çağa yönverebilecek olan yürekli imamlar doğurmalıyız. Sadece analar doğurmaz erkeklerde doğururlar. Bediüzzaman said nursi doğurmadımı sizce. O adam gibi adamlar doğurdu. Kim doğurmadı ki, Süleyman Hilmi tunahan mı doğurmadı, şeyh said mi doğurmadı, melaye cezeri mi doğurmadı, Mevlana mı doğurmadı! Hepsi doğurduğu için bizler şu an ayaktayız. Onların meyveleri ile yaşıyoruz. İnşallah imamlarda doğuracaklardır. İmamlar sorumluluk sahibi büyük şahsiyetlerdir. İmam olmak için iki kitap okumak, ya da cemaate namaz kıldırmak yetmez ki. Bugün imamlarımız, imam kelimesinin manasını tam anlamı ile kavrayamadıkları için bizler bugün bu durumdayız. Bugün coğrafyamızda bir damla kan, bir damla göz yaşı haksız yere akıyorsa bunun hesabını yarın kıyamette, rabbimiz imamlarımızdan elbette soracaktır. Biz hepimiz birbirimizden kıyamet günü sorulacağız. Bir imam olarak, önce kendi nefsime sonra tüm erkam yürekli imamlarımızın nefsine seslenmek istiyorum. Değerli imam ağabeylerim, bu kutsal görevi zayi etmeyelim. Hiçbir zaman bananecilik etmeyelim. Cemaatimize değer verelim. Çocuklarla çocuk olmasını, büyüklerle büyük olmasını bilelim. Herkese saygı verelim. Hangi görüşten olursa olsun, insan olduğu için, insan kardeşlerimizi dinleyelim. Kuranı kerimi çok ama çok iyi anlayalım. Kuranın mesajını bu çağa taşıyalım. Bir ana şefkati ile insanlara yaklaşalım. Hiçbir zaman namaz kılıp, ben görevimi yaptım gafletine düşmeyelim. Bizler zaten namazımızın hakkını bu dünyada alıyoruz. Devletimiz bize hakkımızdan fazlasını veriyor. Eğer bizler sadece namazla yetinirsek, ahirette alacağımız bir şey kalmaz. Bu yolda arkaya bakılmaz. Arkaya takıldığımız zaman yürüyemeyiz. Hiçbir zaman arkamızda kim var demiyelim. Kimse olmasa da Rabbimizin olduğunu bilelim. Rabbim bizleri ana etsin. Hakiki manada imam olmanın şuurunu bizlere nasip etsin. Amin…