1 KASIMA DOĞRU
1 Kasım seçimlerine sayılı günler kaldı. Önümüzdeki Pazar günü ülke olarak tekrar sandık başına gideceğiz. Her ne kadar “tekrar seçim” denilse de aslında anayasada tekrar seçim diye bir ibare yer almamaktadır. Asıl olması gereken “erken seçim”dir. Ancak dikkatleri çeken bir özelliği var bu seçimlerin. O da eski seçimlerde alışılagelmiş heyecanın olmaması.
Bana sorarsanız gayet normal. Çünkü 4 ay önce “milli irade” tecelli etmişti zaten. Ancak %10 barajını geçen kimi partilerin uzlaşmadan uzak tutumları nedeniyle koalisyon kurulamamış ve sonuçta seçimlerin yenilenmesi kararı ortaya çıkmıştı. Bu nedenle halkta 7 Haziran öncesinde olduğu gibi bir heyecan yok.
Tüm bu tartışmalar yaşanırken, üzerine bir de ilçemiz Suruç’ta gerçekleşen kalleş patlama ve sonrasında tekrar başlayan çatışmalarla tüm halkta beliren ümitsizlik… Bu da yetmezmiş gibi Ankara’da gerçekleşen ikinci bir kalleş patlama…
Son 4 aylık bilançoya bakmak bile istemiyorum. Yitip giden hayatlar, sakat kalan bedenler ve birçok insanın yaşadığı travmalar… Şunu biliyorum ki bazı odaklar Türkiye’yi de Ortadoğu bataklığına çekmek için elinden geleni yapıyorlar.
İşte böyle bir ortamda seçime gidiyoruz. İşte bu yüzden daha önce tüm kesimlerin yaşadığı seçim heyecanı kimsede yok. “Tüm bu yaşananlarda kimin parmağı var, kim göz yumdu ya da bilmeden bu yaşananlara fırsat verdi?” şeklinde sorulacak bir sürü soru var elbette.
1 Kasım günü yapılacak bu seçimde herkesin istinasız gidip oyunu kullanması gerekiyor. Çünkü bu seçimde 1 oyun bile her şeyi değiştireceği aşikâr iken sandığa gitmemek büyük bir hata olur (Bana göre).
1 oy deyip geçmemek gerekir. 7 Haziran seçimlerinde ülke genelindeki önemli bölgelerde bazı partilerin çok küçük farklarla vekil çıkaramadığı ortaya çıkmıştı. Şu an o partilerin izlediği stratejilerden biri de bu tür bölgelerde yaşanan bu kaybı tekrar geri kazanmak. Ne kadar başarılı olacaklarını 1 Kasım gecesi hep birlikte göreceğiz.
Son dönemlerde seçimlerin sağlıklı yapılabilmesi için bazı oluşumlar da gönüllü olarak çalışmaktalar. Bunlar içerisinde en önemlisi de “OY VE ÖTESİ” diye kendilerini adlandıran ve tamamen gönüllülerden oluşan sivil bir hareket. 3 gün önce (Cuma günü) bir televizyon kanalının sabah haberlerinde bu topluluğun iki gönüllü üyesi, kendi oluşumları hakkında bilgi veriyorlardı. Üye olmak isteyenlerin www.oyveotesi.org sitesine girip, oradaki, formu doldurarak kendilerine katılabileceklerini ifade ettiler. Söylediklerine göre şu an üye sayıları yaklaşık 50.000 civarındaymış. Bana sorarsanız önemli bire girişim. Gönüllü olarak 1 Kasım günü sandık başlarında müşahit olarak görev alacaklar.
Elbette sandıktan ne çıkar bilemeyiz. 1 Kasım gecesi bunu hep birlikte göreceğiz. Kimin iktidarda olacağı veya olacaksa bir koalisyon, kimin koalisyonda olacağı emin olun hiç önemli değil. Yeter ki göreve gelecek olan düşüncenin halkları anlaması ve bu yönde adım atması gibi bir niyeti olsun. Emin olun işte o zaman kazanan Türkiye olacaktır. Çünkü cumhuriyet tarihinde biliyoruz ki birçok parti gelip gitmiştir. Yerinde kalan ise Türkiye olmuştur. Ama o giden partilerin yanlışları yüzünden hep acı çeken de maalesef Türkiye olmuştur. Umarım bu sefer farklı bir durum gerçekleşir de artık birbirini anlayan bir Türkiye tablosu ortaya çıkar. Bunun için de galiba önce, futbol takımı tutar gibi parti tutma anlayışından vazgeçilmesi gerekiyor. Siz ne dersiniz?
Mahmut ÇÖKMEZ
Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi