Terör Aynı Terördür
Emperyalist güçler var oldukça dünyanın hiçbir yerinde ne terör biter ne de terörist…
Günübirlik başarılarla, bir ya da birkaç örgütün tasfiye edilmesiyle “terör sona erdi” demek, hakikate değil; temennilere yaslanmaktır. Bu, devekuşu misali başını kuma gömmekten başka bir şey değildir.
Terör bitmez.
Sadece isim değiştirir, maske değiştirir, coğrafya değiştirir.
Bugün bir örgüt yok edilir, yarın başka bir adla, başka bir bayrakla, başka bir ideoloji kisvesi altında yeniden sahneye sürülür. Çünkü terör, kendi başına bir amaç değil; emperyalizmin kullandığı en kirli araçlardan biridir.
Emperyalist ülkeler, kürsülerden terörü lanetlerken samimi görünmeye çalışırlar. Diplomatik demeçlerde “insan hakları”, “barış”, “istikrar” gibi süslü kelimeler havada uçuşur. Ancak bu söylemlere aldanmak, gafletlerin en büyüğüdür.
Zira onların yapmak isteyip de doğrudan yapamadıklarını, taşeron örgütler eliyle gerçekleştirdikleri artık sır değil, acı bir gerçektir.
Maşa varken ateşe el uzatmamak, emperyalist aklın en temel refleksidir.
Eskiden kılıçla, tankla, topla kuşatılarak ele geçirilen ülkeler; bugün terör, kaos ve iç savaşlar üzerinden dizayn edilmektedir. Paradigma değişmiş, yöntem incelmiş ama niyet asla değişmemiştir.
Diplomatik arenada liderler birbirleriyle canciğer kuzu sarması pozları verir. Kameralar önünde gülücükler, kulislerde tokalaşmalar eksik olmaz. Ne var ki bu tablo, çoğu zaman gerçeğin değil; takiye siyasetinin bir yansımasıdır.
Naçizane kanaatim şudur:
Devletler arasında kalıcı dostluklar yoktur; çıkarlar vardır.
Bugün dost görünen, yarın çıkar çatıştığında en sert düşman olabilir.
Bu yüzden yapılması gereken şey bellidir:
Hayalci olmak değil, uyanık olmak.
Safça güvenmek değil, müteyakkız bulunmak.
Gerçeği görmek acı olabilir; ama görmezden gelmenin bedeli çok daha ağırdır.




