ADALET BAKANLIĞI PERSONEL ALIM USÜLÜ ÜZERİNE
Son dönemlerde özellikle üniversite mezunlarının beklediği personel alım ilanları ne yazık ki beklenen sayıların çok çok altında kalmaktadır. Zira her yıl binlerce lisans ve önlisans mezunu kişi işsizler kervanına katılmaktadır. Birçok kuruma personel alım yetkisinin verilmesi ile gelen “mülakat süreçleri” ise en çok şikâyet edilen durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm bunlara ilave olarak en garip alım usulünü “Adalet Bakanlığı” gerçekleştirmektedir.
En son yapılan ilanda Adalet Bakanlığı, farklı branşlarda olmak kaydıyla toplamda 12 bin civarı personel alınacağını duyurmuş ve başvuru süreci 16 Temmuz’da sona ermişti. Ancak ortada çok garip bir durum söz konusu. Bu durumu kısaca şu şekilde izah etmeye çalışacağım.
İlanda alınacak personellerle ilgili olarak ortaöğretim, önlisans ve lisans mezunlarının başvuruları ortak olarak alınmaktadır. Alınan bu söz konusu başvurular da aynı havuz içerisinde değerlendirilmeye tabi tutulmaktadır. Bu da büyük bir haksızlığa yol açmaktadır. Neden mi? Şu şekilde: Normal şartlar altında lisans düzeyinde yapılan KPSS sınavının zorluk derecesi ile önlisans ve ortaöğretim KPSS sınav zorluk derecesi aynı olmamaktadır. Buna göre bir öğrencinin lise düzeyi (ortaöğretim) KPSS’ye girdiğinde belirli bir net sayısıyla alacağı puan ile aynı net sayısı ile önlisans veya lisansta alacağı puan aynı olmamaktadır. Dolayısıyla bir lisans mezunu aday ile bir lise mezunu adayın farklı sınav derecesine haiz puanlarla aynı şartlarda ve bir tutulması son derece büyük bir hata olmaktadır. Bu durumu dile getiren sadece ben değil, binlerce lisans mezunu aday mevcuttur.
Adalet Bakanlığı’nın yapması gereken aslında çok basit. Her bir mezun derecesine belirli bir kadro sayısı verip bunlar arasında aynı dereceye sahip kişilerin kendi aralarında değerlendirilmesini sağlamak olmalıdır. Örneğin bir kadroyu lise mezunlarına ayırıp söz konusu kadroya sadece
lise mezunlarının başvuru yapmasının önü açılabileceği gibi, önlisans ve lisans mezunları adaylar için de benzer bir yola gidilebilir. Aksi durum devam ettiği müddetçe, ortaya çıkabilecek söz konusu haksızlıkların önü alınamayacağı gibi binlerce lisans ve önlisans mezunu adayın işsiz kalması da önlenemeyecektir. Kısacası lise, önlisans ve lisans mezunlarına ayrı ayrı kontenjan ayırılması ve her bir düzeyin kendi aralarında değerlendirilmeye tabi tutulması gerektiği unutulmamalıdır.
Diğer bazı bakanlıkların alım şartlarına ve usullerine bakıldığında, gerek mezuniyet derecesi gerekse de yerleştirilecek pozisyonun yer ve şartlarına göre cinsiyet bazında da ayırıma gidildiği görülmektedir. Buna benzer uygulamanın Adalet Bakanlığı bünyesinde de başlatılması en doğru tercih olacaktır. Bazılarına göre cinsiyet bazında yapılan ayırımlar yanlış bulunsa da konunun çok hassas olduğu düşünülerek doğru bir yol izlenildiğini belirtmek gerekir. Örneğin Kredi ve Yurtlar Kurumu bünyesinde yer alan kız yurtlarına kadın personel alım şartı getirilmesi doğal bir durum olmuştur. Her ne kadar benzer bir durum kadın cezaevleri personeli için geçerli olsa da burada mezuniyet derecesi bazında gerekli ayırımın da gözetilmesi gerektiği vurgulanması gereken bir konudur. Ben ve benim gibi binlerce aday, Adalet Bakanlığı’nın bu konuya gerekli hassasiyeti gösterip gerekli iyileştirmeleri yapmasını beklemektedir. Önümüzdeki alımlarda dile getirmiş olduğum bu “çok hassas” durumun düzeltileceği umuduyla…
Mahmut ÇÖKMEZ
Muş Alparslan Üniversitesi
Yüksek Lisans Öğrencisi