Adaletin Terazisi Kırık Gözü Kör
Tarihi olaylara baktığımızda, dünyanın ve ülkemizin çokça badireler atlattığını öğrenebiliriz. Bazen büyük savaşlar ve ekonomik buhranlar yaşanmış, bazen de toplumsal olayların patlamasıyla ülkelerde devrimler gerçekleşmiştir. Kimi devrimler iyi, kimileri de kötü şekilde olmuştur ve en önemlisi de bu devrimler sonucunda insanlar zarar görmüş ve hatta insan katliamları yaşanmıştır. Dünyanın çeşitli ülkelerinde gerçekleşen değişimler, ülkemizde de kanlı şekilde olmuştur. Özellikle de bin dokuz yüz yirmi üç yılından sonra (1923) acı olaylar yaşanmıştır.
Bir oluşumu yüceltirken, diğer oluşumların üzerine kan atmak ise ancak olayları daha çok büyütür. İşte ülkemizde şu an gerçekleşen tüm olayların kaynağı geçmişte atılan yanlış veya erken adımlardır diyebiliriz çünkü yıllarca sürebilecek değişimlerin kararlarını bir günde yapamazsınız. Kararları uygulamaya koymaya çalıştığınızda da trajediler ortaya çıkar ve toplumsal olayların önünü alamazsınız veya Cemal Gürsel, Kenan Evren gibi kaba kuvvetle halletmeye çalışırsınız. İşte bu yüzdendir ki her şeyin başı ve sonu adaletle olmalı, adalet denilen olgu herkese lazımdır, terazilerde güçlü olanın değil, haklı olanın ağır geldiği bir durum olmalıdır. Kimsenin hukuk kararlarına inanmadığı, kimsenin suç ve cezaları önemsemediği bir dönemdeyiz. Avrupa’dan gelen gurbetçiler bile iki günde ülkeye ayak uyduruyor, Almanya’da İsviçre’de tüm kanunlara harfiyen uyan insanlar gelip burada magandalık yapıyor çünkü adalet kavramına kimse inanmıyor artık. Bin lira borcu olan insanın bütün mallarına haciz getirenler, milyon dolarlık kara para aklayan suçluları el üstünde tutuyor(!) İşte böyle bir adalet var.
Dünyamızda ve ülkemizde maalesef ki güçlü olanın, zenginin, makam sahibinin dediği oluyor her zaman. Her ne kadar görsel medya (TV) ve yazılı basın gazeteler göstermesede ülkemizin adalet terazisi kırılmış ve bunu da ancak sosyal medyada yaşanan olaylardan öğreniyoruz. Kırk altı (46) suç kaydı olan ve topluma zarar veren bir caniyi ise adalet sağlayıcı hakim ve savcılar serbest bırakıyor ya da adalet sağlaması gerekenlere böyle bir talimat veriliyor, yoksa başka hiçbir açıklaması yok bu film gibi olayların. Şu an yüzlerce ve binlercesi dışarda bu suçluların, özellikle bir siyasi partinin talep etmesi üzerine mafyacıları içerden çıkaran kanun tasarısının kabul edilmesi sonucunda, tüm dosyaların içi boşaldı(!) Evet geçmişte de olaylar çok oluyor, geçmişte de düzen yoktu, adını koymak gerekirse Atatürk’ün ismini kullanarak kendine alan açan ve kendine Kemalist diyen gruplar topluma kan kusturdu. Kendinden olmayanlara ve düşünmeyenlere karşı köpek muamalesi yaptılar ve bu durum herkesin malumu. Belki şu an sosyal medyada patlak veren olaylar yeni olmuş gibi görmek tamamıyla yanlıştır, evet düzensizlik daha da arttı ve olaylar daha çok büyüdü ama geçmişten gelen bir kartopu vardı zaten. Şu an kimse görmek istemese de ülke bir yangın yerine dönüşmüş şekilde, kimsenin birbirine tahammülü yok, eline silah ve bıçak alan ise kendi adaletini sağlıyor (!) Sadece normal sokaktaki insanlar değil, emniyet görevlileri, adalet sağlayıcılar, siyasetçiler ve makam sahiplerinin hepsi kendi adaletini sağlama peşinde. Bunun en büyük nedeni ise adaletsizliğin adalet olduğu yerde, herkese kendince adaletini yerine getirmeye çalışır. Ben bu olayların bilerek önünün alınmadığını düşünenlerdenim çünkü baraj suyunun kapısını açtılar bir kere, mecburen her yer sele teslim olacak. Aman benden uzak olsun bu sel dediğiniz an, bir gün gelip kapınıza dayanacak.
Dünya genelinde de durum çok farklı değil aslında, hukuk ve evrensel değerleri tanımaz ülkeleri görüyoruz, istediğine saldırıyor ve istediğine savaş açıyor, ne masum dinliyorlar ve ne de mazlum. Özellikle orta doğuda bu olayların önünü almak artık imkansız hale geldi çünkü terör örgütlerinin yuvası haline gelen veya bilerek getirilen ülkeler var artık. Örneğin 1970’li yıllarda daha özgür olan İran, Afaganistan ve Pakistan gibi ülkeler şu an terör devleti haline geldiler çünkü terör örgütleriyle yönetilen damgası yediler dünyadan, aslında bu ülkeleri bu hale getirenler en büyük terör devletleridir ama güçlü oldukları için kimse bir şey yapamıyor.
Nereye gideceğini artık kestiremediğimiz bir yapıya doğru gidiyor ülkemiz, eskiden de berbat olan bir durum, daha da kötüye gidiyor. Belki de böyle isteniyor tam olarak, kimsenin görmek istemediğini kaleme almaya çalışıyorum, aslında daha da derine girmek isterdim geçmişten günümüze kadar yaşanan olayları ama maalesef ki ülkemiz fikir beyanında özgürlükçü değil bey çok az. Herkesin başını avucunun içine alması gereken bir dönemdeyiz, geri dönülmez bir yola çoktan girmiş ülke ama bunu düzeltmek için de demokratik yollara başvurmak elzemdir. Kendimiz için, gelecek nesiller için. O, bu, şu demeden birbirimize destek verip, suçluları ve toplumsal olayları körükleyenlere engel olmak lazım, yoksa o baraj suyu evinizi de alıp götürecektir bir gün. Tıpkı İstanbul surlarında vahşice ve namussuzca başı koparılıp sokağa atılan kardeşlerimizin akıbeti gibi ve ailerinin dramını yaşamak istemiyorsanız birlik olmak lazım. Şunu söylemeden geçemeyeceğim, Türkiye’nin en büyük sorunların başında vasıfsız muhalefet gelir.