ALLAH KERİMDİR
Koruyan, kollayan ve bağışlayıcılığı bol olan Allah’ın ismi ile başlarım. Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi, af ve mağfireti tüm kardeşlerimin üzerine olsun.
Kocaman bir ilin kenar mahallelerinin birinde yaşlı bir ihtiyar marangoz vardı. Marangozluk mesleğine fazla rağbet kalmadığı için yanında, çırağı-kalfası yoktu. Tek başına çalışmaya, elinden geldiğince, ahşap ev eşyaları üretmeye çalışıyordu. Bu şekilde geçimini sağlıyor, evine ekmek götürüyordu.
Evde, yarım asırdan biraz fazla, evliliğe adım attığı hanımı ile birlikte yaşıyorlardı. Çocuklarının hepsi evlenmiş, kendilerine yeni bir hayat tarzı çizmiş, başka yerlerde yaşıyorlardı.
Yaşlı adam marangozhanesinde, elinden geldiğince, yılların verdiği tecrübeyle, değişik modeller ortaya çıkarıyor, hoşuna gidenlere bu ürünleri satıyordu.
Adam, yapacağı ürünlerin malzemelerini kendisi seçiyor, kaliteli malzeme alarak, kaliteli ve sağlam ürünler ortaya çıkarıyordu. Ürettiği ürünlerde, demir veya çelik çivi kullanmamaya çalışıyordu. Soranlara da çivinin, ahşaba zarar verdiğini, çürüttüğünü söylüyordu.
Aldığı malzemeleri kendi atölyesinde iyice kuruttuktan sonra işlemeye başlıyordu. Makinelerle seri üretim yapanların, malzemeyi kurutmadan veya fırınlarda alelacele kuruttuktan sonra üretime geçtiklerinden, ahşabın zamanla dönebildiğini bildiğinden, malzemelerini güneşte bırakarak iyice kuruttuktan sonra üretime geçiyordu.
Birazda mızmızdı ve asabiydi. Yaptığı ürünü pahalı bulan olursa, üretim aşamalarını, sağlamlığını, tamamen el işçiliği olduğunu anlatmadan, diğer satıcılardan çok daha ucuza bulabileceklerini, onlardan almalarını söyler ve onlara malzeme satışı yapmazdı.
Malzemelerinin durumunu ve mızmız ihtiyarın sinirliliğini bilenler, onla pazarlık yapmadan alış verişini yaparlardı. Ünü bir hayli fazlaydı. Etraf il, ilçelerden özellikle gelirler ondan alış veriş yaparlardı. İhtiyar marangoz, ürettiği malzemelerden, çok fazla gelir elde etmez, neredeyse maliyetine satardı. Geçimini sağlayacak kadar fiyat söylerdi.
Yine bir gün sipariş üzerine bir masa yapmış, masanın işi bitince, 3 gün sonra gelecek olan Kurban Bayramı için kurbanlık almaya gidecekti. Kurbanlığın parasını cebine koydu dükkândan tam çıkacağı esnada sokaktan geçen, yine kendisi gibi yaşlı olup, oto sanayide ustalık yapan, işyeri olan bir arkadaşını gördü. Arkadaşı bir hayli dalgın yürüyordu. Aklı başka yerlerdeydi. Arkadaşını çağırdı ve ona bir tabure verdi oturttu.
Ahvalini ve dalgınlığının sebebini sordu. Bu sıralar pek kazancının olmadığını söyledi. Geçenlerde yine sokakta yürüdüğü esnada, bir gencin, önünde yere düştüğünü, baygınlık geçirdiğini, hemen onu kaldırıp ne olduğunu sorduğunu anlattı.
Gencin, birkaç gündür, işsizlik ve parasızlık sebebiyle karnının aç olduğunu, bu nedenle açlıktan bayıldığını takatinin kalmadığını anlattığını söyledi. Hemen onu alarak bir lokantaya götürerek yemek yedirdiğini söyledi.
Gence, kimi kimsesi olup olmadığını sorduğunda, ailesinin başka bir ilde yaşadığını, iş bulmak, çalışmak, para kazanarak ve evlenmek istediğini, o yüzden bu şehre geldiğini anlattığını söyledi. Kendisinin de işlerinin bu aralar zayıf olduğundan gence yardım edemediğini söyledi. Memleketine dönecekmiş ama yol parası olmadığı için de gidemiyormuş dedi.
Marangoz kurban almaya gitmek üzereyken denk geldiklerini, bunun Allah’tan bir işaret olduğunu söyleyerek kurban parasının tamamını çıkarıp arkadaşına verdi ve gence götürüp vermesini istedi.
Tamirci, kurbanı napacaksın diye sorduğunda, Allah Kerim dedi. Tamirci oradan ayrılarak gitti.
Marangoz da dükkanı kapattı eve gitti. Hanımı kurbanı naptığını sordu. Ona da Allah Kerim dedi.
Ertesi sabah yine dükkana vardığında birinin kapıda beklediğini gördü. Hayırdır evladım diye sordu.
Amca, ben filan zaman senden malzeme almıştım. Param tam çıkışmamıştı. Bana malzemeleri vermiş eline geçince ödeme yaparsın demiştin. Biliyorum biraz geciktim ama elime bir para geçti ve onu ödemeye geldim dedi, Parayı uzattı ve beni hatırladın mı diye de sordu. Marangoz adamı hatırlayamamıştı ancak parayı aldı saydı. Para tam alacağı kurbanın iki katıydı. Yine de içi rahat değildi. Parayı geri uzattı ben alamam dedi. Çünkü olayı da hatırlamadım, seni de hatırlamadım dedi ve parayı getiren adama geri uzattı. Parayı getiren adam, ısrarla tarih veriyor, malzemelerin listesini sayıyordu. Hatta cebinden kağıt çıkardı. Bu da malzemelerin listesi, kendin not almıştın dedi. Marangoz baktı, yazı kendi yazısıydı. Bu şekilde kabul etti parayı.
Aradan uzunca zaman geçmiş olmalı ki unutmuştu alacağını. Lakin yaptığı bir iyilikle parası gelmişti. Kurbanlığını da alacaktı, cebinde kurban harçlığı da olacaktı. Allah Kerim’di.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla.
Fahri URHAN