“Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın”
Hepimiz şunu kabul edelim ki Suruç; eğitim alanında maalesef yeterli bir seviyeye gelememiş bir ilçemiz . Her ne kadar yükselişe geçemeyen diğer ilçelerimiz mevcut olsa da, Suruçta ki eğitim maalesef ki içler acısı. Ciddi bir müesese olan ve cehalet ile savaşmanın, en önemli ve de en mühim metodu olan eğitim, bu kadar önemli bir olguyken ve geleceğimizin teminatı olan okullar, neden bu kadar disiplinsiz ? Neden kalite bu denli düşük ? Neden öğrenciler başarısız? Gibi sorular, Suruç halkının akıllarını meşgul etmelidir. Şimdi bu etkenleri irdeleyelim:
Bazı Avrupa ülkelerinde küreselleşen eğitime öncülük edip, digital ortamlarda eğitim gören çocuklar varken, Suruçta bırakın küresel eğitimi, geleneksel eğitimeden de, ne yazık ki çok uzaklaşıyoruz.
Çünkü Suruçta ekonomik alanda yaşanan sıkıntılar, mevsim işciliği ve çocuk işciligini de beraberinde getiriyor. Diğer bir sorun da şüphesiz ki veliler. Yeterince çocuklarla ilgilenmemekle beraber, bazı veliler çocuk işçiliğine bile destek veriyor. Özellikle lise kavgalarının bitmek tükenmek bilmeksizin devam etmesi,okulların çoğunda argonun, ana dil gibi konuşulması, okul güvenliği gibi daha sayamadığımız bir çok sorunlar gözardı ediliyor.
Tüm bu etkenlerin en büyük sorumluları; şüphesiz ki yöneticiler, ve de bürokratlardır. Bu ciddi durumu, perde arkasında bir sır gibi saklayan, halinden memnun olan, maaşın hegemonyası atında köleleşmiş bürokratlar,zihniyetini değiştiremeyen yöneticiler,hala sıcak koltuğunda oturup maaşını bekleyen eğitici sıfatında ki zümreler…
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” zihniyeti etrafında yozlaşmıs gidiyorlar. Şimdi değerli okuyucularıma seslenmek istiyorum; “bana dokunmayıp zehrini etrafa saçan yılan bin yıl yaşamalı mı?
Elbette yaşamamalı! Bizlere, yani Suruç halkına düşen en büyük görev,
topyekün olarak bu sorumsuzluklara karşı tepkili olmak ve çocuklarımıza, yani gelecek nesillerimize, pragmatizme giden işler yaparak, daha kollektivist bir düşünceyle, eğitimi çocuklara lanse etmek, ihya etmektir.
Bu konuda halkımızın yanı sıra; değerli eğitimciler, toplumun entellektüel ve aydın kesimlerininde sağduyulu yaklaşarak, artık bu yılan deyimini egale edip, toplumun zihnini işgal edenlere gerekli cevabın verilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Saygı ve sevgilerimle