BEDİÜZZAMAN….
-İman hizmetini esas alıp , Türkiye’deki ihtiyacı görerek :
“Mekke’de de olsam buraya gelirdim“ demiş ,
-iman hizmetinde “nazikane , nezihane ve kavl-i leyyin “ bir dil kullanmış ve bir ekol geliştirerek devamlı “müspet hareket” metodunu esas prensip kabul etmiş ve öyle de hareket etmiştir .
Talebelerinden , devamlı meşveretle ve ortak akılla hareket etmelerini istemiştir .
-Kendi hizmeti içinde bir hiyerarşi olmadığı gibi , haricinde de bir hiyerarşik yapılanmaya hiçbir zaman girmemiştir
-Kendini hiçbir zaman kutsamamış ve “yazdıklarımı kendi nefsim için yazdım, isteyen istifade eder “ demiştir
-Bediüzzaman hiçbir zaman takiyye yapmamış, her zaman göründüğü gibi olmuş ve olduğu gibi görünmüştür
-Bizzat siyasetle meşgul olmamış, fakat devamlı siyasilere memleket ve millet menfaatine yönelik tavsiyelerde bulunmuştur.
-Para, pul ve dünya alayışına kıymet vermemiş hediye bile kabul etmeyerek hizmetini bu gibi menfaatlere bina etmemiştir .
-Vatanına ve milletine hiçbir yanlış hareket içinde bulunmamış ve
“milletimin imanını selamette görürsem, cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım, vücudum yanarken gönlüm gül, gülistan içinde olur “ demiştir .
-Milleti için büyük çileler çekmiş ve bu milletin gençlerinin imanı için ömrünü feda etmesine rağmen, o zamandan bu zamana hala devlet içindeki bir takım oluşumlar Bediüzzaman ve onun berrak iman hizmeti ile maalesef ve maatteessüf barışık olmamışlardır .
Bediüzzaman bitmez .
Bir yazı değil belki ciltlerle anlatılsa dahi, anlatılmış olmaz.
Umman’dan birkaç katre …