Bir Çocuğun Kalbine Bomba Düşerse, İnsanlık Nereye Sığınır?
Bir gün sizin çocuğunuzun oyun oynadığı bahçeye bir bomba düşseydi ne yapardınız?
Pazar günü bir kara harekâtı başladı. Ama bu, sıradan bir askeri operasyon değil; bir halkın üzerine yağan yeni bir karanlık dalgasıydı. İsrail’in “kutsal kitaplarından aldığı isimle” başlattığı kara harekâtı, Trump’ın Arap ülkelerini ziyaretinin hemen ardından devreye girdi.
Peki bu zamanlama, küresel siyasetin kirli oyunlarını mı gösteriyor?
Kutsal olan yaşatmak değil midir, yok etmek değil?
Gazze’de anneler çocuklarını sarıp enkazdan korumaya çalışıyor. Kimi çocuklar oyun oynarken hayatını kaybediyor. Bir baba, elinde küçücük bir ayakkabıyla koşuyor kameraya doğru; o ayakkabı artık sahibine ait değil, çünkü sahibi yok artık.
Her bomba sesi bir çocuğun kalbine düşüyor, her moloz yığını bir geleceği yutuyor.
Amerika Meclisi’nde vicdan sahibi bir Yahudi senatör, “Amerika bombaları çocukları öldürüyor!” diye haykırdığında elleri kelepçelendi.
Peki aynı ABD, İsrail’e silah sevkiyatını sürdürürken, hangi insani değerlerden bahsediyor?
Noam Chomsky’nin dediği gibi: “Propaganda, güçlülerin zayıfları susturma aracıdır.”
İsrail’in hava harekâtında gazetecilerin kaldığı binaların vurulması, “rastgele” miydi?
Yoksa hakikatin sesini susturma çabası mı?
Cannes Film Festivali’nde Robert De Niro’nun ve kadın sanatçıların Gazze için dillendirdiği isyan, bu sessizliği kırmaya yetecek mi?
Bir fotoğrafçının lensine takılan çocuk cesetleri, dünya kamuoyunu ne zaman uyandıracak?
Bir bombanın sesi, 10 km öteden duyulabilir. Peki ya o sese maruz kalan bir çocuğun kulak zarı patladığında çıkan çığlık?
Yaşlı bir kadın, torununun parçalanmış bedenine sarıldığında hissettiği çaresizlik?
Şimdi size soruyorum!
Nazi zulmünden geçmiş bir halk, nasıl olur da aynı karanlığı başka bir halka yaşatabilir?
Tarih, mağdurların bir süre sonra cellada dönüşmesinin trajedisiyle dolu.
Acının bir dili olmalıydı, bir hafızası… Ama o hafıza, kendi travmasını başka bir halka yaşatma hırsına dönüşmüşse, burada insanlığın trajedisi başlar.
Bir başka çelişki daha: Müslüman coğrafyada radikaller temizlenmeye çalışılıyor, her saldırı “terör” etiketiyle damgalanıyor.
Peki, çocukları hedef alan İsrail’in bu eylemleri hangi etikete sığar?
“Kutsal kitap” diyerek yapılan her saldırı, masumiyeti öldürmüyor mu?
Gerçek terörün dini, dili, ırkı olmaz; ama vicdanı da yoksa tüm insanlık öksüz kalır.
Bir çocuk bomba sesleriyle büyürse, hangi şarkıyla uyuyabilir?
Gelin, bir an duralım!
Kendi çocuklarımızın sabah kalkıp okula giderken yaşadıklarıyla, Gazze’de bir çocuğun hayatta kalmak için sabahı görme çabası arasındaki farkı düşünelim. O fark, insanlığımızın terazisidir.
Artık susmamalıyız. Çünkü susmak, bu zalimliğe ortak olmaktır. Çünkü her bomba, sadece bir binayı değil; aynı zamanda insanlığın vicdanını da yıkıyor.
Peki ya siz?
Bir tweet atarak, bir paylaşım yaparak, bir protestoya katılarak… Tarih, sessiz kalanların değil, “Buradayım!” diyenlerin omuzlarında yükselecek.
Unutmayın! “Zulmün karşısında susan, dilsiz şeytandır.”
Bugün Gazze’de ölen bir çocuğun adını biliyor musunuz?
Peki ya yarın sizin çocuğunuzun adı, bir başkasının ‘kutsal’ hedef listesine düşerse?

21 Mayıs 2025
0 Yorum
16 Görüntülenme
Bir Çocuğun Kalbine Bomba Düşerse, İnsanlık Nereye Sığınır?
tarafından Seyfettin Budak
Bir Çocuğun Kalbine Bomba Düşerse, İnsanlık Nereye Sığınır? Bir gün sizin çocuğunuzun oyun oynadığı bahçeye bir bomba düşseydi ne yapardınız? Pazar günü bir kara harekâtı başladı. Ama bu, sıradan bir askeri operasyon değil; bir halkın üzerine yağan yeni bir karanlık dalgasıydı. İsrail’in “kutsal kitaplarından aldığı isimle” başlattığı kara harekâtı, Trump’ın Arap ülkelerini ziyaretinin hemen ardından... Devamı