BİZE VEDA ETTİN YA RESULULLAH!?
Bugün 08 Haziran 2022
Hz. Muhammed (s.a.v), 1390 yıl önce bugün ümmetine veda etti ve irtihal buyurdu.
08 Haziran 632/Medine
Doğrusu
Ya Resulullah! Seninle asırdaş olmadığım için çok üzgünüm! Ama sana ümmet olmak çok büyük bir şeref ve beni teselli etmektedir.
Kur’an’ın ifafesiyle; “Alemlere rahmet olarak gönderilen (Enbiya, 21/107),
Yüce bir ahlak sahibi (Kalem, 68/4),
Bütün insanlığa örnek olarak ilan edilen (Ahzab, 33/21)
İnsanlığın son Peygamberi (Ahzab, 33/40) olan Allah Resulü Hz. Muhammed (s.a.v)’dır. O’na selatu ve selam olsun!
Hz. Muhammed (s.a.v), insanlığa İslam’ı tebliğ eden üstün bir şahsiyettir. Müslümanların tek rehberi ve ulu önderidir!
Resulullah (s.a.v)’ı anlamak yerine anmaya başladık! Elbette ki O, anmaya da çok laiktir. Ama O’nu anlamadığımız için, bugün Müslüman olarak gerçekten zillet yaşıyoruz yeryüzünde… Cuma namazında Cami’nin içinde yüzlerce Müslüman’ı İslam adına katlediyoruz, bunu da Allah’ın emrini yerine getiriyor inancıyla!? Neden ısrarla Hz. Peygamber (s.a.v)’ı anlamamız gerektiğini ifade etmek istediğimi anladınız mı!?
Kur’an’ın ifadesiyle, üstün bir şahsiyettir Hz. Muhammed (s.a.v). Ama biz O’nu adeta “insanüstü” ilan ederek övgümüzle sınırı aştık. Çünkü O da Kur’an’ın ifadesiyle, bir beşerdir. “İnsanüstü” tek varlık yalnız ve ancak Allah’tır.
Allah diyor ki:
“Allah ve melekleri Peygamber’in üzerine titremekte; ona her türlü yardım ve desteği vermektedir.
Ey Mü’minler!
Siz de ona destek/yardımcı olun, onun emirlerine tam bir teslimiyetle uyun.”
Ahzab, 33/56
Ve
Bir Peygamber (s.a.v)’i düşünün ki:
Sakal bırakırken sünnetine uyuluyor,
Suyu üç yudumda içerken sünnetine uyuluyor,
Sağ elle yemek yerken sünnetine uyuluyor.
Evet! Çok güzel!
Ama aynı Peygamberin Sünneti,
Siyasette yok,
Ekonomide yok,
Hukukta yok,
Aile hayatında yok,
Nafakada yok,
Mirasta yok,
Eğitimde yok,
Ahlakta yok,
O toplum,
Peygamberini anlayamamış ve tanımamış demektir!
Eğer bir toplum Peygamberini başkalarına anlatırken;
Gece namazıyla,
Açlıktan karnına bağladığı taşla,
Üzerinde uyuduğu hasırın yüzüne çıkardığı izle,
Yaşadığı hurma dallarından,
Kerpiçten yapılmış evle anlatılıyor,
Ama kendi hayatlarındaki;
Serpme kahvaltılarda,
Lüks villalarda,
Devre mülklerde,
Beş yıldızlı otellerde,
İhale salonlarında,
Son model arabalarda,
Hayatlarını sürdürüyorsa, hep başkalarına anlattıkları bu Peygamberi hiç akıllarına getirmiyorlarsa,
O toplum, Peygamberini anlayamamış ve tanımamış demektir!
Ömrümüzün kalan kısmında inşaallah Rabbimiz, Hz. Peygamber (s.a.v)’i anlamayı ve tebliğ ettiğini hayatımıza uygun hale getirmeyi nasip etsin!?
Ya Hz. Muhammed (s.a.v)’i doğru anlayarak örnek hayatını yaşamaya devam edeceğiz, ya da bugün olduğu gibi ümmet olarak sürünerek yolumuza devam edeceğiz!
Ve
“Müjdecim, Kurtarıcım,
Efendim, Peygamberim;
Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim! diyor üstad Necip Fazıl Kısakürek
Keşke!
Keşke seninle asırdaş olsaydık Ya Resulullah!?
Bedir’de, Uhut’ta yanıbaşında olsaydık!?
Ama ümmet olduk Ya Resulullah!
Ne büyük şeref!
Ve
İnsanlığa son mesajı:
Veda Hutbesi
“Ey insanlar!
Sözümü iyi dinleyiniz. Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha buluşamayacağım.
Ey insanlar; bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz nasıl mukaddes bir şehir ise; canlarınız, mallarınız, ırzlarınız da öyle mukaddestir, her türlü saldırıdan emindir.
Ashabım!
Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski dalaletlere dönüp birbirinizin boynunu vurmayınız. Bu vasiyetimi burada bulunanlar bulunmayanlara bildirsin. Olabilir ki, bildirilen kimse, burada bulunup da işitenlerden daha iyi anlayarak muhafaza etmiş olur.
Ey ashabım!
Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lakin borcunuzun aslını vermek gerekir. Ne zulmediniz ve ne de zulme uğrayınız. Allah’ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahiliyetten kalma bu çirkin adetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım faiz de Abdulmuttalip oğlu (amcam) Abbas’ın faizidir.
Ashabım!
Cahiliye döneminde güdülen kan davaları da tamamen ortadan kaldırılmıştır. İlk kaldırdığım kan davası da Abdulmuttalib’in torunu (yeğenim) Rebia’nın kan davasıdır.
Ey insanlar!
Bugün şeytan şu topraklarınızda yeniden nüfuz ve saltanat gücünü kaybetmiştir. Fakat bu kaldırdığım şeyler haricinde küçük gördüğünüz işlerde de ona uyarsanız, bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan sakınınız.
Ey insanlar!
Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Ve onların namuslarını ve ismetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; aile şerefinizi korumaları ve evlerinizi sizin hoşlanmadığınız hiç kimseye açmamaları, çiğnetmemeleridir. Eğer onlar razı olmadığınız herhangi bir kimseyi evinize alırlarsa onları hafif bir şekilde azarlayabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları; örfe göre her türlü giyim ve yiyeceklerini temin etmenizdir.
Ey mü’minler!
Size bir emanet bırakıyorum ki, siz ona sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiçbir zaman şaşırmazsınız. O emanet Allah’ın kitabı Kur’an’dır.
Ey mü’minler!
Sözümü iyi dinleyiniz ve muhafaza ediniz. Müslüman Müslümanın kardeşidir ve bütün Müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz, başkasına helal değildir. Ancak gönül hoşnutluğu ile verilen başka.
Ashabım!
Nefsinize de zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.
Ey insanlar!
Cenab-ı Hak, her hak sahibine hakkını vermiştir. Varis için vasiyete gerek yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zinakar için mahrumiyet cezası vardır. Babasından başkasına nesep iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına uymaya kalkan nankör, Allah’ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün Müslümanların düşmanlığına uğrasın. Cenab-ı Hak bu insanların ne tevbelerini, ne de şehadetlerini kabul eder.”
Allah Resulü (s.a.v) sözlerinin burasında dinleyenlere sordu:
“Ey insanlar!
Yarın beni sizden soracaklar. Ne dersiniz?”
Ashab-ı Kiram cevap verdi:
“Allah’ın Risaletini tebliğ ettin; görevini yerine getirdin, bize vasiyet ve nasihatte bulundun diye şehadet ederiz.”
Resulullah (s.a.v) şehadet parmağını göğe kaldırarak üç kez:
“Ya Rab şahid ol!
Ya Rab şahid ol!
Ya Rab şahid ol!”
buyurarak Arafat’taki hutbesini bitirdi.
Ve
Hz. Muhammed (s.a.v)’i Kur’an’dan taniyalım!
Sünnet:
Kur’an’daki emir ve yasaklarını Peygamberce tatbikidir. Hz. Peygamber (s.a.v) örnek uygulamada modeldir. Kur’an’daki hükümler ise Hz. Peygamber (s.a.v) dahil herkes içindir ve herkese farzdır.
“Andolsun, Allah’ın Resulünde sizin için;
Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman,
Allah’ı çok zikreden kimseler için
güzel bir örnek vardır.”
Ahzab, 33/21
“De ki: “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak Resul olarak gönderilen bir beşerim.”
İsra, 17/93
“De ki: Ben türedi bir Resul değilim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.”
Ahkaf, 46/9
“Biz seni bütün insanlara elçi olarak gönderdik, şahit olarak Allah yeter.”
Nisa, 4/79
“Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik, fakat insanların çoğu (bu gerçeği) bilmezler.”
Sebe, 34/28
“Ve muhakkak ki sen, mutlaka çok büyük bir ahlak üzeresin.”
Kalem, 68/4
“De ki: “Size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da (algılanamayanı da) bilmiyorum ve ben size bir meleğim de demiyorum. Ben bana vahyedilenden başkasına uymam.”
En’am, 6/50
“Ve size: “Melekleri ve Nebileri Rab’ler edinin!” diye emretmez. Siz, müslüman olduktan (teslim olduktan) sonra size küfrü emreder mi?”
Al-i İmran, 3/80
“Seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.”
Enbiya, 21/107
“Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şefkatli ve merhametlidir.”
Tevbe, 9/128
“Ben, yalnızca bana vahyolunana uyarım. Eğer Rabbime isyan edersem, gerçekten ben, büyük günün azabından korkarım.” Yunus, 10/18
“Deki bende sizin gibi bir beşerim. Bana ve size ne yapılacağını da bilmem. Ben sadece bana ve Vahyediline uyarım. Ben sadece bir uyarıcıyım.”
Ahkaf, 46/9
“Şüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın.”
Kehf, 18/110
“Şimdi sen, sana emrolunanı açıkça ortaya koy ve Allah’a ortak koşanlara aldırış etme.”
Hicr, 15/94
“Rasullere düşen sadece apaçık bir tebliğdir.”
Nahl, 19/35
“Aralarında, Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur’an’ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın. Eğer yüz çevirirlerse, bil ki şüphesiz Allah, bazı günahları sebebiyle onları bir musibete çarptırmak istiyor. İnsanlardan birçoğu muhakkak ki yoldan çıkmışlardır.”
Maide, 5/49
“Eğer (Resul) bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı, mutlaka onu kudretimizle yakalardık. Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdik.
Hakka, 69/44-45-46
“İşte sana da, emrimizle, bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz ki sen doğru bir yola iletiyorsun; göklerdeki ve yerdeki her şeyin sahibi olan Allah’ın yoluna. İyi bilin ki, bütün işler sonunda Allah’a döner.
Şura, 42/52-53
Mehmet Bozkurt, Eğitimci İlahiyatçı Araştırmacı Yazar