BOŞANMALARIN ARTIŞI
Son yıllarda dikkat ederseniz etrafımızda boşanma haberleri neredeyse evlilik haberlerinden daha sık duyulmaya başladı. Eskiden mahallede bir boşanma olsa aylarca konuşulur, “vah vah” denirdi. Şimdi ise o kadar sıradan hale geldi ki, çoğu zaman kimse şaşırmıyor bile. Peki neden boşanmalar bu kadar arttı? Acaba insanlar mı değişti, yoksa zaman mı değişti? Gelin biraz sohbet eder gibi bu konuyu konuşalım.
Öncelikle şunu kabul etmek lazım: Bugünün evlilikleri, anne-babalarımızın, hatta dedelerimizin evliliklerine benzemiyor. Onlar daha çok sabretmeyi biliyorlardı belki. Ya da boşanmanın ayıp sayıldığı bir dönemde yaşadıkları için yollarını ayırmayı hiç düşünmüyorlardı. Şimdi ise işler farklı. İnsanlar artık “mutlu değilsem ayrılırım” diyebiliyor. Bu kötü bir şey mi? Belki değil… Ama bir yandan da sabır eşiğimizin düşmesi, en ufak sorunda kapıyı çekip gitmemiz de evlilikleri zora sokuyor.
Bir diğer sebep de ekonomik koşullar. Hayat pahalı, geçim derdi büyük. İki kişi bir araya gelince mutlu bir yuva kurmak istiyor ama işin içine kira, fatura, borç girdiğinde tartışmalar artıyor. “Parayla saadet olmaz” derler ama maalesef parasızlık da evliliğin tadını kaçırıyor. Bu yüzden birçok çift, sevgiyi korumakta zorlanıyor.
Bir başka mesele ise iletişim. Teknoloji çağında yaşıyoruz. Eskiden eşler işten eve gelir, birlikte vakit geçirirdi. Şimdi herkesin elinde bir telefon, herkesin kafasında başka bir dünya… Birbirini dinleyen, anlamaya çalışan çiftlerin sayısı giderek azalıyor. Haliyle anlaşmazlıklar büyüyor, küçücük meseleler bile boşanma sebebi olabiliyor.
Toplumun değişen değerleri de boşanmalarda etkili. Kadınlar artık eskisi gibi susmuyor, haklarını arıyor, bağımsız olabiliyor. Bu aslında olumlu bir gelişme. Ama bazen bu özgürlük ile karşı tarafın beklentileri çatışıyor. “Benim dediğim olacak” anlayışı, ilişkilere zarar veriyor. Evlilik, sonuçta bir ortaklık. Tek taraflı sürdürülemiyor.
Tabii işin bir de duygusal boyutu var. Aşkın ömrü kısa diyenler haklı çıkıyor sanki. İlk günkü heyecan, zamanla yerini alışkanlığa bırakıyor. Çiftler bu alışkanlığı sevgiyle, saygıyla besleyemezse aradaki bağ zayıflıyor. Oysa aslında evlilik, sadece aşk değil; dostluk, arkadaşlık, yol arkadaşlığı da demek. Bunu unutan çiftler kolayca yollarını ayırabiliyor.
Özetle, boşanmaların artmasının birçok sebebi var: Sabırsızlık, ekonomik sıkıntılar, iletişim eksikliği, değişen toplumsal değerler ve aşkın farklı algılanması… Ama belki de en önemli sebep, insanların artık mutsuz bir evlilikte ömür tüketmek istememesi. Bu bakış açısı bir yandan özgürlük, bir yandan da aile kurumunun zayıflaması demek.
Sonuç olarak, boşanmaların çoğalması sadece bireylerin değil, toplumun da bir meselesi. Herkesin aklında şu soru var: Acaba biz mi fazla değiştik, yoksa zaman mı bizi değiştirdi? Belki de cevabı ikisinde de aramak lazım. Ama kesin olan bir şey var: Mutlu evlilik için sadece sevmek yetmiyor. Sabır, emek, anlayış ve en önemlisi iletişim gerekiyor. Bunlar olmadığında, en sağlam ilişkiler bile yıkılabiliyor.