“EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ!”
YA RABB!
Devletimizi ve milletimizi payıdar eyle!
Ordumuzu ve güvenlik güçlerimizi mansur ve muzaffer eyle!
Sanli bayrağımız ebediyen dalgalansın inşaallah!
Yüce adın ve şanın semalarımızda yücelsin Allah’ım!
Cumhuriyet ne büyük ve ne güzel bir yönetim şekli!?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti şeref abidemizdir.
Devletimizin 101. yılı ve milletimizim 5 bin yıllık tarihi ebediyyen daim olsun inşaallah!
… Ve
Cumhuriyetin yönetiminde olanlar tarihi içinde hepimize maalesef travma yaşattılar!
Neden mi?
Ben;
1960′ larda çocuktum,
1970′ lerde gençtim,
1980′ lerde evliydim,
1990′ larda görevdeydim,
…
Bugün bir gurup arkadaşım ile geriye dönük ülkemizde neler yaşadığımızın sohbetini ettik; neler neler yaşamışız meğer!?
Ağır bir travma yaşadık, daha doğrusu yaşatıldı! Geriye dönüp düşünmek bile istemiyorum! Anormal derecede yorulduk! Ağır bir yükün altına girdik! Doğrusu sırtımıza ağır bir yük yüklediler, bazen taşıyamaz olduk!
Gözlerimizi yasaklarla birlikte dünyaya açtık… Kur’an okumak yasak, ezan yasak, din adına bir şey konuşmak yasak! Camiler hububat dolu, bir kısmı depo, bazıları ahır yapıldı askeri atlara! Bazıları satıldı!
Yasaklara uymayan yüzlerce insanımız idam edildi, şehirlerimizi bombaladık, binlerce insanımız bombalarla imha edildi!
… Ve
Fransa’da açlıktan ölen ve bir parkta ölüsü bulunan Ulu Hakan Sultan II. Abdülhamid Han’ın oğlu Şehzade Ahmet Nureddin yatıyor! Fransa’nın başkenti Paris’in yakın banliyölerinden Bobigny’deki Müslüman Mezarlığında bulunuyor!
Üstünde bulunan pusulada şöyle yazıyordu:
“Ben, II. Abdülhamid Han oğlu Şehzade Nureddin! Cebimdeki para ile tabutumu alıp cenazemı kaldırınız!”
Parasızlıktan ve açlıktan ölen Ahmet Nureddin!?
Ve daha nice acılar…
Milletimizin ejdadı; sürgün, vatansızlık, yokluk, yoksulluk, sahipsizlik ve bakımsızlık içinde bu dari dünyadan göçüp gitti! Geriye ahları kaldı! Rabbim onları bu hallere düşürenlerin hesabını elbet soracak!?
Onların ahları asla unutulmayacak!?
Hepsi hain miydi, öyle mi!?
Asla!
… Ve
Cumhuriyet ilan edilmiş, ne güzel, dünyanın en güzel rejimi!?
Fakat bizim Cumhuriyet;
Demokratik mi?
Teokratik mi?
Bürokratik mi?
Faşist mi?
Monarşik mi?
Sosyalist mi?
Oligarşik mi?
Federal mi?… belli değil!
Hala bilen yok?
Doğrusu ben de ne olduğunu bilmiyorum ve anlamadım!?
Aslında hiç kimse anlamadı!
“Gücünüz varsa “haklısınız!” sistemi!?
… Ve
Cumhuriyet elitleri çok acımassızca davrandılar, adeta bir milletin tarihini rafa kaldırdılar!
Tarihimiz bir gecede adeta imha edildi, bazı gerçekleri aradan geçen 101 yıl sonra öğreniyoruz! Bir gece yarısı sıfır bilgi sahibiyiz ve geriye dönüp baktığımızda bin yıllık yazılanlara cahil kaldık!
“Padişahlar zalim, hain ve vatanı sattılar!?” “Osmanlı kaka kuka!”
“Sen çok yaşa Cumhuriyet!”
“Türkiye laiktir laik kalacak!” diyerek toplum kandırıldı ve avutuldu!
… Ve
1960 darbesi ve bu zulmü de yıllar yılı bize “Demokrasi ve Hürriyet Bayramı” diye kutlattılar! Bir zalim dikta, milletin iradesine el koyacak, sonra Bakanları ve Başbakanı aşağılayarak “köpek ve bebek!” davalarıyla suçlayarak katledecek, buna da “bayram” diyecek!? İşte milletin aklıyla böyle alay ettiler!
Topal Osman diye bir vahşi adam, bir işaretle onlarca masum insanı karanlık köşelerde şişledi!
Bitmedi darbeler!
Birileri darbe yapar, diğerleri onlara karşı darbe!?
12 Mart farklı kreması olan bir darbe! Yani muhtıra!?
Nice insanlar, faili mechul gitti! Nice ilim insanımız bombalandı, bir sabah bir akşam!? Nice insanımız zindanlarda işkence görerek can verdi?
Her gün “En fazla birlik beraberliğe muhtaç olduğumuz bu günlerde!” denildi. Ama bir türlü birlik de sağlayamadık!
Binlerce gencimiz birbirini öldürdü! “Daha önce darbe yapacaktık, ama biraz olgunlaşsın diye bekledik!” diyordu Kenan Evren! Yani biraz daha gençler birbirini öldürsün! Seyrettiler… Tam bir alçaklık!
Derken 12 Eylül darbesini yaşadık!
Mamak, Diyarbakır zindanları adeta yeryüzünün en büyük zulmünü yaşattı! Bilinçli olarak şanlı bir nesil imha edildi, zulümle terbiye edildi! Yemin ettirilerek susturuldu!
İhanet edenlerle bu ihanetlere karşı çıkanlar aynı zindanlarda birlikte işkence gördü… Terbiye ettiler! (!)
Rüşvet, torpil, adam kayırma, efendi-köle düzeni hiç bitmedi! Bu düzen ne acıdır ki, PKK yı, FETÖ’yu üretti! Bu nedenle binlerce vatan evladı şehid oldu!
İnsanımızı tam 40 yıl avutan bir adam biraz sıkışınca şapkasını alıp gitti. Tam 6 defa gitmiş, 7 defa gelmişmiş! Bununla övünen sözde bir devlet adamı! Nefretimden dolayı adını bile anmadım, anlarsınız!?
… Ve
İktidarlarımız hükümeti oluşturmadan önce bankaları bölüşürlerdi!
1977-1978-1979 yıllarının büyük develasyonları,
24 Ocak 1980 kararları (T. Özal),
5 Nisan 1992 kararı (T. Ciller),
2001 Anayasa fırlatma kararı (B. Ecevit)
Bütün bunlar Türkiye’yi yerin dibine soktu ekonomik olarak! Biz çalıştık İMF yedi! Tam bir trilyon dolar faiz ödedik!
Uçaklarımızı ABD’nin emriyle yere gömdük! Kayseri Havaalanı altında çürüyorlar! ABD neyi ekeceğimizi bile belirliyordu? Rusya’nın korkusuyla Nato’ya girdik, Kore’de bir Tuğay askerimizi şehid verdik!?
Osmanlı ailesini bir gece yarısı yaka paça yataktan kaldırdık bir gemiye doldurduk, aç sefil halde sürgüne gönderdik!
Tarihimizi, kütür belgelerimizi 20 vagona doldurarak tonunu 25 kuruştan Bulgarlara sattık!
Herkes yolsuzluk ve yoksullukla mücadele ederiz diye vaade bulundu, ama asla bitmedi! Öyle bir düzen kurduk ki, herkes vergi kaçırır, fakire ceza, zengine af ilan edilir!
Bir ordu ki, halkına uzun yıllar haddini bildirdi, aşağıladı, seçilmiş hükümetleri dinlemez oldu, Başbakanlara parmak salladı ve Cumhurbaşkanı seçimlerinde TBMM tepesinde uçaklarla gösteri yaptı!
Bazen “balans ayarı” yaptılar, bazen “sözde değil, özde Cumhurbaşkanı” istediler, elektronik darbe teşebbüsleriyle! Bunu da 24 Nisan Postmodern darbesi diye not ettik!
Ne kadar utanç verici!? Başını örten köylü kadın bile şehid olan evladının törenine katılamadı! Ne acı değil mi?
O garip kadın törene katılsa “laiklik!” çatlayacak, patlayacak miydi!?
Binlerce genç kızımız başörtüsünden dolayı zulme uğradı ve okulunu bıraktı! Sokaklarda insan avladılar! Meclis’ten seçilmiş milletvekilini kovdular!
Şairlerimiz, yazarlarımız, alimlerimiz, bilim insanlarımız en güzel kitaplarını hep cezaevlerinde yazdılar, acılar yaşayarak!?
Cumhuriyet kendi kurucu liderini bile istismar etti. Onun cenaze namazını bile kılmadılar/kıldırtmadılar! Onun arkasına sığınarak yağma yaptılar. Dünya alem sanayi devrimi yaparken, biz şapka devrimi yaptık! Bol bol heykel yaptık, bunu da saygı olarak gördük!
28 Şubat mel’un darbesini İsrail için yaptık diyecek kadar onursuzluğunu ilan etti bir General!?
Ya Gezi!?
Batı ve ABD’nin desteği ile bir darbe teşebbusu! Ülkeye milyarlarca zarar verdi!
Ve
FETÖ lanetli darbe teşebbüsü ile ülke olarak az daha işgale uğrayacaktık, Allah korudu!?
Daha neler neler!
Yalan mı?
Cumhuriyet, bize travma yaşatmadı mı?
Bunun hesabını mahşer günü kim verecek?!
Allah’ım! Bize sabır ihsan eyle, zalimleri en iyi sen bilirsin!
Kripto zihniyet, Cumhuriyetin içine laikliği zulüm aracı olarak yerleştirdi ve milletimizi acıttı, incitti ve inletti…
Her şeye rağmen hamdolsun yine devletimiz var! Ve bayrağımız nazlı nazlı dalgalanıyor!