MÜSLÜMANLAR NEREDE HATA YAPTI!?
Çok hata yaptılar…
Müslümanların tarihinde dönüm noktaları var…
Onlardan bazıları…
Günümüz dünyasında Müslümanlar o hale geldiler ki, ellerindeki iki büyük silahları olan iman ve islam kardeşliğinin kıymetini bilmediler.
İslam dini ve İslam ümmeti bugün, tarihinin en zor süreçlerinden birini yaşamaktadır. Ümmetin ocağına ateşler düşmüş, fitne ve tefrika ateşi İslam coğrafyasını her taraftan kuşatmıştır. Öyle ki Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Yemen’de, Nijerya’da, Sudan’da ve İslam coğrafyasının diğer köşelerinde çatışmalar, Allah’ü-Ekber nidalarıyla intihar saldırıları, masum kız çocuklarını kaçırmalar, Camileri bombalamalar, tarihi mekanları tahrip etmeler, şiddet, vahşet ve dehşet durmaksızın devam etmektedir. Müslümanların kanı dökülmekte, masum canlar heder olmakta, İslam kültür ve medeniyeti talan edilmekte, Müslümanların izzet ve onuru tarihte hiç olmadığı kadar bizzat birbirlerinin eliyle yok edilmektedir. Milyonlarca insan yerinden, yurdundan, evinden, barkından ve hayatından olmakta; yaşanan kaos ortamı bütün dünyada İslam ve Müslüman algısını tahrip etmektedir. Ne yazık ki, Müslümanların başı hüzünle öne eğilmekte, İslam dininin temsilcileri korku, dışlanma ve şiddet tehdidi altında hayat mücadelesi vermektedir. Diğer taraftan dünyanın batı yakasında İslamofobiyi tırmandırmak isteyen endüstri, İslam dünyasındaki çatışmaları ve yaşanan kargaşa ortamını gerekçe gösterip Müslümanlar aleyhine acımasızca bir propaganda sürdürmektedir. Bu müşerref dini, korku dini olarak lanse etmekte, Müslümanlar arasındaki fitne ve tefrika ateşini körüklemektedir. Ne yazık ki bugün İslam’ın cahil müntesiplerinin, her türlü iman, akıl ve hikmetten uzak terör şebekelerinin, Allah Resulü Hz. Muhammed (s.a.v)’in mübarek ismini sözde bayraklarına nakşederek İslam’a verdiği zarar, azılı düşmanların verdiği zararın fersah fersah ötesine geçmiş bulunmaktadır.
… Ve
Irak yanarken Suriye’li… bana ne dedi?
Suriye yanarken Mısır’lı… bana ne dedi.
Şimdi aynısı Doğu Türkistan’da ve Gazze’de aylardır devam eden soykırım, savaş suçu ve insanlık suçu devam etmekte…
Arzulanan ve caydırıcı bir tepki ortaya konulmadı/konulamadı.
… Ve
Tarık Bin Ziyad, 711 yılında İber Yarımadası’na 7 bin kişilik ordusu ile çıktığında, ilk önce gemileri yaktırmıştı.
Ve “arkanızda deniz, önünüzde düşman!” diyerek, askerlerini tek seçenek olarak “zafer” için yönlendirmiş ve diyordu ki:
“Askerlerim!
Gördüğünüz gibi önünüz düşman, arkanız deniz. Sığınacak hiçbir yeriniz, sabretmekten başka çareniz yok. En ucuz malın can olduğu bu pazara sizlerden önce kendi canımı sürüyorum. Canınızı düşünerek kaçmayınız. Zira hepimiz aynı kaderi paylaşıyoruz.”
Bu konuşmanın ardından, çok kısa bir sürede İspanya’nın tamamı Tarık Bin Ziyad’ın kararlılığı ile fethedildi. İslam, Endülüs Emevi Devleti ile 8 yüzyıl boyunca İspanya’da yaşadı.
Fakat, 1492 yılına gelindiğinde Endülüs’ün son hükümdarı Ebu Abdullah Muhammed, Grnata’yı teslim ettikten sonra, tepeden son bir defa şehre baktı ve ağladı. Annesi Ayşe hatun, ona dönerek, “Ağla oğlum ağla! Erkek gibi savunamadığın şeyler için şimdi bir kadın gibi ağlamak yaraşır sana” dedi.
Hala o tepe “Arap’ın ağladığı yer” diye anılır.
Tarık Bin Ziyad’ın hesapsız ve tavizsiz mücadelesi nerede!?
Ebu Abdullah Muhammed’in mücadele etmeden “bir erkek gibi savunmadığı değerler için” ağlamak zorunda kalması nerede?
Endülüs İslam devleti yıkılırken Müslümanlara şartlar koştular. Hiç bir Müslüman’ın evinin kapısı kilitli olmayacak!
▪︎ Neden?
İspanyol askerleri istediği gibi, istediği zaman Müslümanların evine girip çıkabilecek! Kadınlarına kızlarına istediği gibi sahip olabilecekler!
Herkes dinini değiştirecek. Hiç kimse Müslüman kalmayacak!?
Nitekim öyle de oldu!
… Ve
Bu arada bir hatıramı anlatmadan geçemeyeceğim…
Olay şu!?
15. yüzyılın sonlarında Haçlı ordusu İspanya’daki Endülüs Müslümanlarının son kalesini kuşatır. Uzun süren bir kuşatma olmasına rağmen kış aylarının da etkisiyle kale korunabilmektedır. Kale’yi almanın zorluğunu anlayan Haçlı ordusu komutanı değişik taktikler düşünür. En sonunda 31 Mart gecesi kalenin önüne giderek bir elinde Kur’an-ı Kerim ve diğer elinde İncil ile teminat vermek ister. Diyor ki: “Şu iki kitap üzerine yemin ederim ki, teslim olursanız bu akşam size bir şey yapmayacağım.”
Müslümanlar kendilerine dokunulmaması karşılığında Kale’yi teslim ederler. Ertesi sabah yani 1 Nisan sabahı Haçlı Ordusu Komutanı, bütün Müslümanların öldürülmesi emrini verir. Bunun üzerine Müslümanlar, “Yemin etmiş ve söz vermiştiniz!” dediklerinde Haçlı Ordusu Komutanı, “Benim sözüm dün akşam içindi, bugün için size bir sözüm yoktur, bu gün 1 Nisan!” diye cevap verir ve bütün Müslümanlar şehit edilir.
İşte o gün bugündür “1 Nisan!” Hıristiyanlar arasında “Hile Günü” olarak kutlanmaktadır, ancak Müslümanlar olarak biz de, bu hile gününe “Şaka!” adı altında ortak oluyoruz. Şehit edilen yüzlerce Müslüman’ın ruhunu incitiyoruz. Bundan Allah’a sığınmak lazımdır!
04. 04. 2012 tarihinde İspanya-Kurtuba Özerk bölgesine yaptığım bir kültür gezisinde tarihi Endülüs Emevi Devleti’nin 813 yıl yaşayarak insanlığa medeniyet sunduğu ve yüzlerce ilim adamının yetiştiği toprakların tamamını gezdim. Kurtuba bölgesinde Granada şehrinin üst kısmında Sierra Nevada dağlarının tepesinde “Arap’ın Gözyaşı Tepesi” denilen tepede Kral Fernando’nun emriyle binlerce Müslüman 1936 yılında şehit edilmiştir. Bütün Müslümanlar asırlarca yaşadıkları Kurtuba’yı terk etmişlerdir. Bizzatihi o bölgenin tamamını dolaştım ve yaşanan acıyı yüreğimin derinliğinde hissettim. Ama o büyük medeniyetin büyük izleri hala yaşıyor. Herbiri bir abidedir. Hıristiyanlarca 1 Nisan “Hile Günü” yani kıyam ve yıkım günü olarak kutlanır. Basiretsiz Müslümanlar da “Şaka Günü” olarak kutlarlar. Cehalet ve basiretsizlik çok kötü bir şey! İnsan biraz olsun utanır!?
Allah, bize basiret ve feraset sahibi olmayı nasip eylesin İnşaallah!
… Ve
Osmanlı’nın ekonomik ve siyasi yönden zayıf düştüğü dönemde Siyonist Theodor Herzl, Ulu Hakan II. Abdülhamid Han’a, Filistin’de biraz toprağı Yahudilere vermesi karşılığında para teklif eder.
Mel’un 31 Mart Vakası ile Abdulhamit Han, tahtan indirilip Selanik’e sürgüne gönderilirken yazdığı bir mektupta bu durumu anlatır ve der ki:
“Dünyanın bütün devletleri ayağıma gelse ve bütün hazinelerini kucağıma dökseler, bir karış toprak vermem. Ecdadımızın ve milletimizin kanıyla elde edilen bir vatan, para ile satılamaz.”
… Ve
Fethullah Gülen hocaefendi (!) olarak toplumun tanıdığı ve sonra anladık ki, FETÖ imiş, bir sohbetinde diyor ki: “Haçlı’nın ülkenizi işgal etmesi çok tehlikeli değildir.” Bunun gerekçesini de, “Çünkü sizinle onlar arasında kırmızı çizgiler vardır. Bir kere onlar sizin kadınınıza kızınıza ilişmezler. Mabedinize ilişmezler. İlişmemiş Haçlılar!”
Peki, bu zalim Fetö’nün dediği gibi tarihte öyle mi oldu?
Srebrenica’da bir günde dünyanın gözünün önünde 10.000 boşnak kurşuna dizildi.
Kimsenin umurunda olmadı.
Kocasının ve ana babasının gözlerinin önünde tecavüze uğrayan kadınlar!
O kadınlar, Müftü’den fetva sordular, karnımızda sırpların çocuklarını taşıyoruz aldırmak caiz mi diye!?
Seksenli yıllarda Beyrut Müftüsü fetva verdi.
Ölmeyecek kadar insan eti yiyebilirsiniz diye!
Çünkü Müslümanlar açlıkla ölüme terk edilmişti.
Sokaklar o yıllarda insan cesetleri ile doluydu.
Filistin’de babasının kucağında vurulan 11 yaşındaki Hasan’ı unutmadık!
Yerle bir edilen Grozni’yi unutmadık!
Tonlarca bomba atılan Bağdat’ı, Halep’i, Şam’ı unutmadık! Afganistan’daki insan avını unutmadık!
Saddam’ı sevmem, zalim birisiydi ama ne zaman astılar biliyor musunuz?
Kurban Bayramı günü…
Mesele, Saddam değildi. Müslümanlara verilen bir mesajdı!
Hele ellerine bir fırsat geçsin de görün!?
Allah, bu tek dişi kalmış canavarlara fırsatlar vermesin!
Son 40 yılda…
Afganistan, Filistin, Çeçenistan, Suriye, Irak, Myammar, Yemen, Mısır, Gazze’de… En az 15 milyon Müslüman öldürüldü.
Afganistan’ta, Filistin’de antrenman yaptılar. Müslüman avına çıktılar. Safari yaptılar, evet evet safari…
Yine de Müslümanlar terörist ilan edildi…
▪︎ Müslümanlar mı terörist!?
I. Cihan ve II. Cihan savaşlarını kim başlatti?
Hiroşima ve Nagasaki’ye kim atom bombası attı!?
Avustralya’daki 20 milyon Abrojini’yi kim katletti!?
Kuzey ve Güney Amerika’da 150 milyon Kızılderili’yi kim katletti!?
Bosna Hersekte onbinlerce Müslümanı kim katletti!?
Vietnam’da 5 milyon insanı kim katletti!?
Filistin, Afganistan, Irak, Myanmar’da… milyonlarca Müslümanı kim katletti!?
Adolf Hitler ve Naziler, 6 milyon Yahudi’ye soykırım yapmadı mi?
Faşist Benito Mussolini kim ve ne yaptı!?
Afrika’da milyonlarca insanı yüzyıllarca kim sömürdü ve açlığa mahkum etti!?
Gazze’de ve Filistin’de aylardır kim soykırım yapıyor, bütün insanların gözünün içine bakarken!?
……
Endülüs’ün, Osmanlı’nın başına gelenler senin de mi başına gelsin istiyorsun!? Olup biteni ancak o zaman mı anlayacaksın?
2 Ocak 1492 tarihinde şehri terketmek istemeyen Endülüslülerin dilinden ise şu sözler dökülür:
“Kendi yurtlarında bey idiler,
Şimdi küfür ülkesinde uşak,
Ululuğun görkemli yükselişinden,
Uçuruma yuvarlanan bu halka kim acıyacak?
Unutmayın!
Milletin ve ümmetin son kalesidir Anadolu,
son ordusudur İslam’ın bu ordu,
Türkiye düşerse bütün ümmet düşer.
Türkiye garip gurabanın ve bütün Türk-İslam alemenin son umududur.
Çünkü Türkiye Baba’dır… Ana’dır, tüm ümmetin vatanıdır…
Mehmet Akif diyor ki:
Tarih’i tekerrür diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
Mehmet Bozkurt, Eğitimci İlahiyatçı Araştırmacı Yazar