Gençler İçin Ne Yapmalı?
Yurt dışında ya da yurt içinde üniversiteye giden bir öğrenci, evreni, tarihi, insanı ve dini buradan görür ve değerlendirir.
Ve şu soruyu sorar kendi kendine:
Buradan daha üstün ve daha özgürü var mıdır?
İstediğiniz kadar geçmişteki sıkıntılardan ve Batı’nın işgalci zihniyetinden bahsedin onlara, fark etmez! Yine bildiğini okuyacaklar.
Peki, ne yapmalı?
Böyle bir konumdaki öğrenciye, insanlık tarihinin tamamında, din, bilim ve felsefi düşünce tarihi göz önüne getirilip anlatıldığında ve derinlemesine tahlil edildiğinde insanlığın üç temel akımla karşı karşıya kaldığı öğretilebilir.
Bu, insanlığın üç boyutlu çehresidir. Bu çehreler hakkında yeni söylemler geliştirilmediği ve bunlar yaşatılmadığı taktirde bir sonuç elde edilemez. Bu boyutlar:
1.İrfanı Kuşanmak
İrfan, insanlık tarihi boyunca bütün kültürleri, ahlaki değerleri, düşünce hareketlerini ve sanatları meydana getirmiş, her zaman insana anlam vermiş, hayata, varlığa yön ve hedef tayin etmiş manevi ateş…
İnsanın varlığına ve özüne yücelik, ruhi bir güzellik veren itici faktör…
Tüketim çılgınlığı, anlamsızlık ve kültürel sömürgeciliğe karşı koruyucu güç…
İnsan fıtratından kaynaklı düşünsel akım…
Doğal dünya ile göksel irtibatı sağlayan içsel korku, endişe, dert ve ıstırap hissi…
Kendi eksikliğini, yetersizliğini, dünyaya yabancılaşma ve burada olmanın gurbet duygusu susuzluğunu gideren varlık felsefesi…
Burada olmayan gaibe gitmesini ve orayı keşfetmesini sağlayan fıtrat tecellisi…
Maddi varlığı gayri maddi varlığa dönüştüren ilgi, eğilim ve manevi gelişim duygusu…
İnsana üstünlük ve şeref veren histir.
Bütün bunlar, insanın gelişmesine paralel olarak artar. İnsanın bütün değer yapısı, kutsal bağları, yaşamın faziletleri tamamen bu duygu üzerine kurulur.
İrfanı duygu, 17. ve 18. yüzyılda Avrupa’da sanayinin gelişmesiyle zayıflamaya, erimeye başladı ve hayat sadece tüketim olarak şekillendi.
Bütün bunlar özgürlüğe dayanarak yapıldı. Özgürlük, irfanı duyguyu öldürmek için kullanıldı.
2-Özgürlüğü İstemek
Özgürlük, insan iradesi anlamındadır.
Dinde derin ve sonsuz bir boyutu vardır. Fakat tarihte ve ideolojik felsefelerde, anlamı çok kısaltılıp daraltılmış; içeriksiz, kuşatıcı olmaktan yoksun bir anlam yüklenmiştir.
Özgürlük, insan varlığının en temel boyutu ve ideal kurtuluş reçetesi…
İnsan varlığının asaletidir.
Özgülük için İslam “felah” kavramını, diğer bütün “izimler” ise “liberte (özgürlük)” kavramını kullanır.
“Liberte” sadece insanın dört duvar arasındaki zindandan kurtulup bir engeli kaldırması anlamındadır. Ama “felah” kavramı ise varlığın “oluşa, kemale” doğru manevi ilerlemeci yönünü de kapsar.
Bu yönün bilincine varan insan, sonlu varlık olarak görünen her şeyden kopup, varlığın yegane sahibi sonsuz olan varlığa doğru gelişim, dönüşüm, oluşum sağlar ve evren atmosferinin dışına çıkıp metafizik dünyanın ufuklarına kanat çırpar.
3- Adaleti Sevmek
Adalet; ayrımcılığı ortadan kaldıran gayret ve çalışma…
İnsan fıtratının, dinlerin ve ahlaki değerlerin asli bir parçası…
Öznel bir algılayış değil, nesnel bir algılayış…
Hayatın her alanına yansıması, insanlık onurunun yansımasıdır. Bu yansımayı sürekli ve güçlü tutmak gerekir.
Maalesef ki, yüce ve anlamlı bir dünya görüşünü şekillendiren, değer dolu bir varlığın faktörü olan insana anlam veren irfan, sahte zühde yönelmenin esiri, özgürlük kapitalizmin, adalet ise Marksist sitemin esiri oldu.
Onları, bu esaretten kurtaracak söylemler geliştirmek, üç boyutu birbirinden ayırmadan irfanı mayayı artırmak ve gençlere en güzel şekilde sunmak, öğretmek, yaşatmak ve İslam’a bu üç gözle bakarak toplumsal sorumluluğu yerine getirmek gerekir.