Yaşım 11,
Mevsimlerden bahar, aylardan Nisan.
Dağlar, vadiler ve ovalar sürprizlere gebe,
Tabiat dile geliyor,
Teknedeki ebru misali!..
Envai sürprizlere gebe,
Nebatattüm enerjisiyle kendini dışa vuruyor bu topraklarda…
Bu bir tezyin, bu bir süsleniş, bu bir şahlanış…
Okulumun beton çatlaklarından bile “filizler fışkırıyor, can veriyor” hayata…
Yeşermiş tabiat ve masmavi ufuklar umutlar yüklü.
“Mevsimlik Amele” derler bize, yani günlük çalıştığı kadar beslenebilen,
güvencesiz, kırılgan hayat müdavimlerine bile can katmış, umut olmuş durumda.
Her yer rengârenk…
Okulumun zili bir başka yankılanıyor kulaklarımda,
Okul yolu bir başka heyecanlı, hareketli…
Okulumun yolu da memleketimin baharı gibi capcanlı ve rengârenk…
Ya arkadaşlarım?
Her birisi tomurcuk misali, bir başka heyecanlı ve renkli, hele simaları bir
masumiyet ve mutluluk pınarı…
Doğduğum kadim topraklar;
Tavşankanı kıpkırmızı, nebatatıyla bir kompozisyon, bir çocuk hayali kadar
masum ve rengârenk…
Antik dillerde “Panayır Yeri” anlamındadır Ordi,
Suruç’tur burası.
Mükimiz kerpiç evde, üstü ise babam gibi kavi ve rast ahşap direklerle örtülü…
Duvarlar Acem sıvalı.
Her çatlağı kucaklamış, kapatmış.
Tıpkı anam Bınevş…
Heyecan yalnız koymuyor beni,
Davetsiz misafirimi daha doğrusu arkadaşımı, can dostumu bekliyorum.
Nam-ı diğer Hecheccik’i…
Baharın tescilidir o, benim için…
Tek bir isteği olur benden.
Tabiatın kucakladığı gibi ona evimizin, gönlümün kapısını açmamdır.
Anam Bınevş misali yuvasını ilmek ilmek dokur. Pardon çiğit çiğit,
Kullandığı balçık Acem Harc’ından, betondan daha sağlam.
Yuvasını; özgürlüğün simgesi olarak yükseklere,tavan direğine yapar.
KIRLANGIÇ’I (Hechêccik’i) YALNIZ BIRAKTIM…
Sabahları bir O’nun sesi, bir de tavuğundan horozuna, koyunundan kuzusuna
karışan sesler melodim olur şirin uykumda…
Küre-i arzın cümlesi heyecan, coşku ile devinirken
Bir hüzün, bir ıstırap sarar beni…
Telaşım başkadır…
Çatık Kaş Kaderi yaşayan Bey Baba:
Saçı sakalı, kuru kar yemiş kıraç toprakların sararmış otları misali karışmış,
bembeyaz olmuş.
Ama o daha 49’unda…
Talimat göndermiş:
-Hazırlanın!..
Nereye?
Bilinmez!..
Bey Baba bilir.
Bir önemi de olmaz…
İş nereye, biz oraya.
Mevsim mevsim, diyar diyar çalışır dururuz.
Asıl olan “Cari Geçim” sonuçta.
Baharda hazanı yaşamak böyle bir şey olsa gerek…
Tam 11 kişiyiz,futbolun ilk 11’i misali…
Çok çocuklu aile liginde biz bize yeteriz.
Anam teknik direktör babam kulüp başkanı…
Hazırlık derken bir piknik ya da tatil hazırlığı zannedilmesin.
“Hazırlık=Vazgeç” demek “Küçük Dünyam” da…
Dokunduğun, beslediğin, sürme çektiğin koyundan-kuzudan,
İbiğine işaret koyduğun horozdan, önüne tespih tanesi misali yem dökerek
peşinden koşturduğun tavuktan, gagasına su tuttuğun civcivden…
Terk etmek, hatta yüzüstü bırakmak…
Önümüzdeki perşembe pazarına az kaldı.
Yani “Mezata Jına…”
Envai çeşit haraç mezat satış günü demek memleketimde,
Hassaten sevgiyle büyüttüğüm kanatlı hayvanların kader günü yani…
Belki en zoru da baharında daha yeni gelmiş,tam yuva inşaatı sonrası düzenini bile
tam kuramamışken, misafiri yani “Can Yoldaşımı”tek başına bırakmak, üzerine
kapıyı kilitleyip çekip gitmek…
Hele ki bir bahar seherinde tatlı tatlı başlayan, güneşin ilk hüzmeleri eşliğinde
anam Bınevş ile beraber “Ahalisi Olan” bizlerin başında bir orkestra şefi misali
çığırtkanlık yapanı,
Tarik Ehlinin zikir cezbesi misali artan temposuyla, sinir krizleri geçirten
uyandırma seanslarını, kim yaşatacak benim gibi bir uykucuya!..
Bir de derin uykumdan uyanıp ilk göz göze geldiğimde de dut yemiş bülbül gibi
sessizliğe gömülür. Adeta oooh dercesine…
Envai kuşların avcısı amcam Rüstem’in elterazisinde 50 gram bile değilsin
ama siyahınla, kırık beyazınla, kan kırmızısı gaganla, kuyruk-kanat-baş ve
gövdenle hele sana ayrıca yakıştırdığım mor renkle tam bir tasarım
harikasısın.
Hele bitmek bilmeyen çığırtkan sesiyle bir başka emsalsizsin…
Bir bahar gününde yalnız bırakmak, kaderiyle baş başa bırakmak, çaresiz
bırakmak, hayalleri yıkmak,…
Literatürde ihanet demek buna…
Oysaki ihanet yaşında değilim, sevgi şefkat yaşım…
Yıl 1991, yaşım 11, sınıfım 1…
Anlayacağınız rötarlı bir kayıt ve öğrencilik serüveni…
Hazırlık değil bir hazan seramonisi…
Babamın 11. çocuğuyum yani Bıro’yum ben…
Adeta büyüğünde yalnız bırak, kaderiyle baş başa bırak, çaresiz bırak,
geleceği yık demek gibi…
Oysaki Bıro, İbrahim demekmiş…
Berde değil yani bırak git değil…
Teknik direktör Anam Bınevş koordinasyonunda göç hazırlıkları son sürat
devam ederken Haço Baba,tüm kavgalarıma rağmen kanatlı
hayvanlarımızı çoktan kâğıt banknotlara çevirip yol harcırahı olarak
cebine indirmiş bile…
Hayvan diye isimlendirmek bile zor hatta hakaret gibi geliyor bana, çünkü
onlarla geçer günlük aktivitelerim… Ruhlarımız karışmış birbirine…
Bu hazırlık; Hayatın sillesini yemiş, rol modelim, çatık kaşlı Babam
Haço’dan bile beni uzaklaştırıyor. Bu süreçte yüzünü bile göresim
gelmiyor…
Emanete kalacak yaşta değilim ki.
Büyümek istiyorum, büyümek…
Ki Haço ve Bınevş’ın göç kervanından
kurtulayım.
Düşündükçe afakanlar basıyor,
dünyam kararıyor.
Cıvıl cıvıl rüyalarım kâbusa dönüyor.
Şirin uykumdan soluk soluğa
uyanıyorum.
Zil sesini, okulumu, arkadaşlarımı
Kaybetmemek, özellikle
Ruhlarımızı paylaştığımız can dostum
HECHECCİK’i yalnız, kimsesiz koymamak tek duamdır dilimde…
Oysaki okşarken, severken bile seni; ürperir, diken diken olur tüylerim…
Gücüm yetmiyor olana, gitmek zorundayım. Güç yetirmeliyim. Elveda demeyeceğim
Can Dostum. Dünyanın en güvenilir yerinde, kalbimde seni saklayacağım.
Haço’nun evi artık sana emanet hem de yalnızca sana… Ben yokken istediğin kadar
çığırtkanlık yaparsın keyfince…
Ben yokken tadı olur mu, bilmem…
Olur olur…
Varsın olmayayım.
Yeter ki sen keyfince haylazlıklarına devam et.
Gider ayak sana bir sürpriz hazırladım.
Ama bey baba Haço bilmesin…
Ön duvarda küçük tak’a açtım. Oradan çok rahat gir çık yaparsın.
Ha unutma dost kedilere dikkat et, damardır,tutarsa saldırır, kapar.
Bir de Ali’ye seni tembihledim, yalnız bırakmayacak,
Bilirsin sana Kırlangıç demeyecektim.
Bilmiş, Koca Hecheccik…
Halk efsanesine göre sen her yıl Hicaz’dan gelirsin…
Haydi, Koca, Bilmiş Hecheccik yolcuya yol gerek…
Nisan 2001

28 Nisan 2025
0 Yorum
18 Görüntülenme
KIRLANGIÇ’I (Hechêccik’i) YALNIZ BIRAKTIM…
tarafından Osman Sait YAVUZ
Yaşım 11, Mevsimlerden bahar, aylardan Nisan. Dağlar, vadiler ve ovalar sürprizlere gebe, Tabiat dile geliyor, Teknedeki ebru misali!.. Envai sürprizlere gebe, Nebatattüm enerjisiyle kendini dışa vuruyor bu topraklarda… Bu bir tezyin, bu bir süsleniş, bu bir şahlanış… Okulumun beton çatlaklarından bile “filizler fışkırıyor, can veriyor” hayata… Yeşermiş tabiat ve masmavi ufuklar umutlar yüklü. “Mevsimlik Amele”... Devamı