Srebrenitsa’dan Gazze’ye Batı’nın Kan Lekeli Sessizliği
“Güvenli bölge” denen yerde, BM barış gücü askerlerinin gözleri önünde, 8.372 Müslüman Boşnak erkeği ve çocuğu nasıl katledebilirsiniz?
Srebrenitsa, insanlığın Avrupa’nın göbeğinde nasıl çöktüğünün kanlı bir tanığıydı.
Birleşmiş Milletler’in “güvenli bölge” ilan ettiği yerde, Hollandalı askerlerin Sırp komutan Ratko Mladić’le şampanya kadehi tokuşturduğu, kadınların ve çocukların sistemli tecavüzlere maruz kaldığı, erkeklerin ise ormanlarda avlanırcasına öldürüldüğü bir soykırımdı bu.
Avrupa’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tanık olduğu en büyük katliamın üzerinden 30 yıl geçti.
Peki ne değişti?
8.372 kayıtlı kurban: Babalar, oğullar, kardeşler… En küçüğü 11 yaşında çocuklar…
68 ülke: 2024’te BM’de Srebrenitsa soykırımını anma kararına çekimser oy veren ülkelerin sayısı. Karşı çıkan 19 ülke arasında Sırbistan, Rusya ve Çin vardı.
30 yıl sonra bile 7 ceset: 2025’te DNA testiyle kimliği belirlenen yedi kurban daha toprağa verilecek.
Batı medeniyetinin beşiği, insan hakları nutukları atan Avrupa, Srebrenitsa’da yaşananları “Bosna’daki iç savaş” diyerek örtbas etmeye çalıştı.
The Guardian’a gönderilen bir mektupta vurgulandığı gibi: “Batı, soykırımdan bu yana ilk büyük sınavında başarısız oldu”.
Bosnalı film yapımcısı Sead Kreşevlyakoviç’in sözleri yürek yakıcı: “İngiliz, Fransız ve diğer Batılı politikacılar, ‘tüm taraflar’ın suçunu eşitlemek için yarışıyordu. Ve Bosnalılar ısrarla ‘Müslümanlar’ olarak adlandırılıyordu” . Bu kasıtlı dil, İslamofobik önyargıları besliyor ve katliamı meşrulaştırıyordu.
Bugün Gazze’deki vahşete baktığımızda, dehşet verici benzerlikler çıkıyor karşımıza:
“Hepsi Terörist” Söylemi: Sırpların Boşnaklar için kullandığı “hepsi cihatçı” ifadesi, şimdi İsrail yetkilileri tarafından Gazzelilere yöneltiliyor.
İnsani Yardımın Engellenmesi: Srebrenitsa’da BM’nin koruması altındayken açlığa mahkûm edilen Boşnaklar gibi, Gazze’de de uluslararası yardım organizasyonları sistematik engellemelerle karşılaşıyor.
Batı’nın Protesto Bastırması: Gazze katliamına karşı çıkan Batı üniversitelerindeki öğrenciler, polis şiddetiyle susturulmaya çalışılıyor. Tıpkı Srebrenitsa’da olduğu gibi, “özgür dünya” vicdanını kaybetmiş durumda.
Gazze’de şehit edilen Türk-Amerikalı aktivist Ayşenur Ezgi Eygi’nin kulağından girip beynini parçalayan kurşun, Srebrenitsa’daki kurşunların aynısıydı.
Srebrenitsa sonrası dönemde kurulan uluslararası sistem, “sorumluluk” değil “cezasızlık” üretti.
Sırp Cumhuriyeti (Republika Srpska) lideri Milorad Dodik, açıkça soykırımı inkâr ediyor ve Srebrenitsa’yı “Boşnakların uydurduğu bir efsane” olarak nitelendiriyor.
Üstelik bu söylemlerle siyaset yapıyor, seçim kazanıyor!
Bosna’nın direniş sembolü Aliya İzzetbegoviç, sadece bir lider değil, insanlığın vicdanıydı. Onun şu sözleri, bugün Gazze’deki zulme karşı dimdik ayakta duranlara ilham olmalı:
“Her şeye kadir olan Allah’a yemin ederim ki köle olmayacağız!” Bu söz, Sırp zulmüne karşı Boşnakların özgürlük mücadelesinin ruhuydu.
“Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ama bunu çocuklarınıza asla unutturmayın!”
Geçmişin unutulmaması gerektiğini vurgulayan bu söz, Gazze’de yaşananların da nesilden nesile aktarılması gerektiğini hatırlatıyor.
“Ben Avrupa’ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum. Çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik. Düşmanımızın çocuklarına bile dokunmadık.”
Bu söz, gerçek insanlık onurunun ne olduğunu tüm dünyaya haykırıyor.
Srebrenitsa’nın 30. yılında, Batı’nın sessizliği Gazze’de yankılanıyor. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in itirafı ne kadar çarpıcı: “Srebrenitsa trajedisi Birleşmiş Milletler tarihini sonsuza kadar takip edecek” .
Peki bu sözler Gazze için kaçıncı yılda söylenecek?
Unutma!
Srebrenitsa’da öldürülen 8.372 insan, Gazze’de katledilen 50.000’den fazla masum, sadece birer istatistik değil.
Onlar, insanlığın aynası.
Onların çığlığı, “Bir daha asla!” diyenlerin yeminini boşa çıkardı.
Tarih, sessiz kalanların değil, zulme karşı “Ben ne yaptım?” diye sormaktan korkmayanların omuzlarında yükselecek.