TOPLUMSAL BARIŞ KONUSUNDA
TOPLUMSAL BARIŞ SAĞLAMA DERNEĞİ NE DİYOR?
Malumunuz genelde bölgemiz, özelde ise Şanlıurfa’mızın birçok ilçesinde olduğu gibi Suruç ilçemizde de kimi dönemlerde istenmeyen olaylar cereyan etmektedir. Bunların belki de en belalısı ise aslında değmeyecek sebeplerden kaynaklı kan davası diye ifade edilen hadiselerdir.
Bu tür olayların gerçekleşmesini kimse istemezken peki neden en çok görülen hadise olarak karşımıza kan davası çıkmaktadır? Bu konuda kim ne diyor veya ne demiyor? Olaya kurum ve kuruluşlar nasıl bakıyor ve ne gibi önlemler alıyor? Daha da önemlisi halkın içinden çıkmış ve yöre insanını iyi tanıyan “kanaat önderleri” diye tabir edilen büyüklerimiz ne yapıyor? Bunun gibi birçok soru çoğaltılabilir. Galiba aslolan işin kaynağına inmek ve ilgili oluşumlara başvurmak gerekir. Ya da başvuruya gerek kalmaksızın ilgili “büyüklerimizin” kendiliğinden devreye girerek bu tür olayların yaşanmaması adına birtakım çalışmalar yapması gerekmektedir.
Konuyla ilgili olarak her platformda kendisine düşeni yapmaya hazır olduğunu belirten Toplumsal Barış Sağlama Derneği (TBSD) yöneticisi İbrahim DOĞANAY, yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “’Köylerimizdeki kan davası artık bitsin istiyoruz’ demeliyiz. Kan davasının çözümünde herkes arabulucu olsun. Bu konuda tüm halkımdan ricamdır, çünkü burada herkese görev düşmektedir. Kan davalarını hep birlikte el ele vererek bitirelim. Toplumsal Barış Sağlama Derneği adına belirtiyorum ki; hepimiz her zaman hazırız. Yöremizdeki tüm kan davaları sona ermeli. Dinimizin emrettiği gibi birbirimize sahip çıkmak zorundayız.”
Toplum arasında var olan bu türden olumsuz durumlara dikkati çeken Doğanay, “hep beraber hareket ederek bu cehaleti bitirmeliyiz” diyerek önemli bir konuya parmak basmış oldu. Kendisi her ne kadar Gaziantep’te ikamet etse de bir Suruç aşığı olduğunu vurgulayan Doğanay, Suruç’un ve genel anlamda da Şanlıurfa’nın bu türden kötü örneklerle gündeme gelmemesi gerektiğini belirtti.
Kendisine katılmamak mümkün değil. Zira bölgemiz eskilerden beri bu tür olumsuzluklarla ne yazık ki çokça insanını ve doğal olarak da çok önemli olan geleceğini de heba etmiştir. Bu konuya da dikkat çeken İbrahim Doğanay, “Bu acılar çevremizdeki dostlarımız da dahil olmak üzere herkesi rahatsız ve huzursuz edeceği gibi bizi de memleketimizi de geri bırakmaktan başka bir işe yaramıyor. Dinimizin emrettiği gibi birbirimize sahip çıkmak zorundayız. Geçmişte yasanmış hataların ve kazaların bir daha tekrar etmemesi için bize görevler düşüyor. Hiç kimseye menfaati olmayan bu cehaleti bitirmek, her türlü fitneyi ve fesadı ortadan kaldırmak hepimizin en önemli görevidir. Bunun için hepimiz daha dikkatli olacağız ve aramızdaki güzelliklerin artması için daha çok uğraşıp dua edeceğiz. Barış insan için neden önemlidir? Çünkü Allah (c.c.) barışı peygamberine bile emretmiştir. Değerli halkım, barış için çalışalım ve her zaman barış diyelim. İlimiz, ilçemiz ve köyümüz artık gül bahçesi olsun. Ne güzel çeşmemiz var, su içecek tasımız yok. Kısacası birbirimizin kalbini kırmayalım.” şeklinde açıklama yaparak halkımıza da önemli mesajlar verdi.
Sayın Doğanay gibi insanların artması tek dileğimiz. Ancak sadece dilemekle de maalesef bu sorunlar sona ermemektedir. Bu türden olumsuz olay ve sonrasında gelişen olgular neticesinde zararı görenler ise kadınlar ve çocuklar olmaktadır. Perişan olan aileler yerinden yurdundan olmaktadır. Dolayısıyla son kararı verirken biraz düşünüp hareket etsek, aslında birçok olumsuzluğun da önüne geçmiş olacağız. Bunun da yolu itidalli birey olmaktan geçmektedir. Ve dolasıyla son durak yine eğitim kapısı olmakta. Cem Yılmaz’ın da dediği gibi “EĞİTİM ŞART”.