CİHAN HAKİMİYETİNE İLK ADIMDIR MALAZGİRT!
Türk tarihinin en önemli zaferlerden biri olan Malazgirt Savaşı, 26 Ağustos 1071 tarihinde bugünkü Muş ilinin Malazgirt ilçesi yakınlarında büyük komutan Sultan Muhammed Alparslan’ın yönetimindeki Büyük Selçuklu Devleti ile IV. Romen Diyojen yönetimindeki Doğu Roma İmparatorluğu yani Bizans İmparatorluğu arasında meydana geldi.
Türklere Anadolu’nun kapılarını açan ve dünya tarihine altın harflerle yazılan bu büyük zaferin komutanı Büyük Selçuklu Devleti’nin ikinci hükümdarı olan Sultan Muhammed Alparslan, Horasan Meliki Çağrı Bey’in son eşinden dünyaya gelen oğludur. Amcası Tuğrul Bey’in vefatından sonra meydana gelen taht mücadelesinden galip çıkan Sultan Muhammed Alparslan, 27 Nisan 1064 tarihinde amcası Tuğrul Bey’in yerine Büyük Selçuklu Devleti’nin ikinci hükümdarı olarak tahta geçmiştir. Sultan Muhammed Alparslan, henüz 42 yaşında iken, Doğu Roma İmparatorluğunu büyük bir hezimete uğrattığı Malazgirt Savaşı ile dünya tarihinin geleceğine adeta yön vermiş ve elde ettiği bu büyük zaferle Türklere, Anadolu’nun kapılarını sonuna kadar açmıştır.
Mahiyetinde bulunan din alimlerinin tavsiyesiyle büyük muharebeyi Cuma günü yapmaya karar veren Sultan Muhammed Alparslan, Cuma gününe denk gelen 26 Ağustos 1071 tarihinde ordusuyla beraber Cuma namazını kılarak dua etmiş ve kılınan namazdan sonra 200 bin kişilik Romen Diyojen komutasındaki Doğa Roma (Bizans) ordusunun üzerine yürümüştür.
Ordusundan 4 kat büyük Bizans ordusuna karşı 26 Ağustos 1071 tarihinde kazandığı zaferle tarihin seyrini değiştiren Sultan Muhammed Alparslan, Türklerin binlerce yıldır uyguladığı bir savaş taktiği olan “Turan” taktiğinin Selçuklular tarafından en başarılı örneklerinden birinin sergilendiği bu büyük savaşın ardından, daha fazla dayanamayan Romen Diyojen, yenilgisini kabul etmiş ve bazı askerleriyle beraber yaralı olarak esir alınmıştır.
Elde edilen bu büyük zaferin neticesinde Selçuklulara karşı gelemeyecek duruma gelen Bizans ordusu adeta dağılmıştır.
Türkler ise bu büyük zaferin ardından Anadolu’nun kapılarının kendilerine açılmasıyla büyük akınlar halinde Anadolu’ya göç etmiş ve Büyük Selçuklu Sultanı Muhammed Alparslan’ın emriyle Anadolu’da Danişmentliler, Artuklular, Saltuklular, Mengücekler ve Sökmenliler gibi büyük devletler kurmuşlardır.
Ve 1071 zaferi, 1453 zaferine zemin hazırlamış ve 1923 ile nokta konulmuştur!
… Ve
Sultan Muhammed Alparslan ne diyor askerlerine!?
Kumandanlarım, Ey askerlerim!
Biz ne kadar az olursak olalım, onlar ne kadar çok olursa olsunlar! Biz daha fazla bekleyemeyiz!
Müslümanların, mimberlerde bizim için dua ettikleri şu saatte; kendimi düşman üzerine atmak istiyorum! Ya muzaffer olur gayeme ulaşırım veya şehid olur Cennet’e giderim!
Beni takip etmek isteyenler arkamdan gelsin! Takip etmeyenler diledikleri yerlere gitsinler!
Bugün burada, emir veren bir sultan yok! Emredilen bir asker yok! Bugün ben sizlerden biriyim, sizlerle birlikte savaşan bir gaziyim!
Peşimden gelen ve nefislerini yüce Allah’a adayanlardan şehid olanlar Cennet’e, sağ kalanlar ise ganimete kavuşacaklardır. Ayrılanları, ahirette ateş, dünyada rezillik bekler!
Ey askerlerim!
Eğer şehid olursam, bu beyaz elbise kefenim olsun! O zaman ruhum göklere çıkacaktır!
Ey Allah’ım!
Niyetim “halistir!” bana yardım et! Sözlerimde hilaf varsa beni kahret Allah’ım!
… Ve
Sultan Muhammed Alparslan’ın vefatı ve son sözleri:
“Size öyle bir vatan aldım ki, ebediyyen sizin olacaktır.
“Sultan Muhammed Alparslan”
Sultan Muhammed Alparslan, Malazgirt zaferinden sona 1072 senesinde çok sayıda atlı ile Maveraünnehir’e doğru sefere çıktı.
Hana kalesini muhasara etti.
Kale komutanı sapık bir fırka olan Batiniliğe mensup Yusuf el-Harezmi kalenin daha fazla dayanamayacağını anlayınca teslim olduğunu bildirdi.
Elleri bağlı idi.
Elleri çözüldü.
Sultan Muhammed Alparslan ok attıysa da her nasıl olduysa isabet ettiremedi.
İkinci okunu hazırlayana kadar, ani bir hücumla saldırdı ve kalbinden hançeriyle ağır yaraladı.
Katil orada öldürüldü.
Fakat Sultan Muhammed Alparslan aldığı ağır yaralardan kurtulamadı.
Takvimler, 25 Kasım 1072 tarihini ve Sultan’ın daha henüz 41 yaşında vefat ettiğini kaydediyordu.
Son sözleri şu oldu:
“Her ne zaman düşman üzerine azmetsem, Allahu Teala’ya sığınır, O’ndan yardım isterdim.
Dün bir tepe üzerine çıktığımda, askerimin çokluğundan, ordumun büyüklüğünden, sanki ayağımın altındaki dağ titriyor gibi geldi…
Kalbimden ben, dünyanın hükümdarıyım, bana kim galip gelebilir diye bir düşünce geçti.
İşte bunun neticesi olarak Cenab-ı Hak, aciz bir kulu ile beni cezalandırdı…
Kalbimden geçen bu düşünceden ve daha önce işlemiş olduğum hata ve kusurlarımdan dolayı, Allah Teala’dan af diliyor, tövbe ediyorum.
Başımı yere koyun.
Cenab-ı Hakk’ın huzuruna kurban edilen bir koyun misali gitmek istiyorum…
Belki Allah o zaman bana merhamet eder.
“Lailahe illallah, Muhammedurresulullah” diyerek son nefesini verdi.
Allah, Anadolu kapılarını açarak bize yurt bırakan Sultan Muhammed Alparslan’a rahmetiyle ve mağfiretiyle muamele eylesin…
Cihan hakimiyetine atılan ilk adımla açılan kapı, bir daha inşaallah hiç kapanmayacaktır!
… Ve
Savaş sonunda Bizans ordusu dağıldı ve komuta etme imkanı kalmadığını gören Romen Diyojen, yakın birlikleriyle kaçmaya kalktıysa da artık bunun imkansız olduğunu gördü. Sonuçta tam bir bozgun havasına giren Bizans ordusunun büyük bir bölümü yok edildi.
Kaçamayanlar, sağ kalanlar teslim oldular ve sonuna kadar mertçe savaşan imparator omuzundan yaralı olarak ele geçirildi. Sultan Muhammed Alparslan, İmparatorun huzuruna getirilmesini emretti, getirilince de elindeki kamçıyla imparatora üç defa vurdu ve: “Sana barış için elçi gönderdiğim halde reddetmedin mi?” dedi.
Bunun üzerine İmparator, “Azarlamayı bırak da, ne yapacaksan yap!” diye cevap verdi.
Alparslan İmparatora: “Sen beni esir almış olsaydın ne yapardın?” diye sordu.
İmparator: “Kötülük yapardım.” diye karşılık verdi.
Alparslan bu defa: “Peki benim sana ne yapacağımı zannediyorsun!?” diye sorunca
İmparator: “Beni ya öldürürsün, ya da İslam ülkelerinde teşhir edersin, yahut da uzak bir ihtimal olmakla beraber, affeder, fidye ve vergi alır, beni kendine vekil tayin edersin.” cevabını verdi.
Bunun üzerine Alparslan: “Ben de zaten bundan başka bir şey düşünmedim.” diye cevap verdi.
Tüm dünya tarihi için büyük bir dönüm noktası olan bu savaş; zafer kazanan komutan Sultan Muhammed Alparslan’ın yenik İmparator IV. Romen Diyojen ile antlaşma yapmasıyla son buldu. İmparatoru bağışlayan ve ona iyi davranan Sultan Muhammed Alparslan antlaşmaya göre İmparatoru serbest bırakır. Antlaşamaya göre imparator kendi fidyesi için 1.500.000 dinar, vergi olarak ise her yıl 360.000 dinar ödeyecek, ayrıca Antakya, Urfa, Ahlat ve Malazgirt’i de Selçuklu’ya bırakacaktı. Tokat’a kadar kendisine verilen Türk birliği eşliğinde Konstantinopolis’e doğru yola çıkan İmparator Romen Diogenes, Tokat’ta toplayabildiği 200.000 kadar dinarı kendisiyle birlikte gelen Tük birliğine verip Sultan Muhammed Alparsalan’a gönderdi.
Manastırına kapatılan Romen Diyojen, birkaç gün içinde yaralarından dolayı hayatını kaybetti.
Saygılarımla…
13.09.2022- Ankara
Mehmet Bozkurt, Eğitimci İlahiyatçı Araştırmacı Yazar