Gençlerimiz Ellerimizden Kayarken: İntiharın Gölgesinde Bir Gelecek
İntihar, dünya genelinde her yıl 800.000’in üzerinde can kaybına neden olan ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, her bir intihar vakasına karşılık 25 intihar girişimi gerçekleşmektedir. Bu veriler, her yıl yaklaşık 20 milyon insanın yaşamına son vermeyi denediğini ortaya koymaktadır.
Özellikle gençler arasında intihar vakaları endişe verici bir seviyeye ulaşmıştır. DSÖ verileri, intiharın 15-29 yaş aralığındaki bireyler arasında en yaygın ölüm nedenlerinden biri olduğunu göstermektedir. Geleceğimizin teminatı olan gençler, hayata yeni başlamışken neden bu karanlık çıkmaza sürüklenmektedir?
Gençleri İntihara Sürükleyen Faktörler
Günümüz dünyasında ekonomik belirsizlikler, aile içi çatışmalar, akademik baskılar ve sosyal medya etkisi gençlerin ruh sağlığını derinden etkilemektedir.
Dijital çağda, sosyal medyada sürekli olarak paylaşılan “ideal” yaşamlar, gençler üzerinde ciddi bir yetersizlik ve değersizlik hissi oluşturmaktadır. Kendi hayatlarını bu sahte mükemmeliyet algısıyla kıyaslayan gençler, çoğu zaman çaresizlik hissine kapılmaktadır. Bunun sonucunda depresyon, kaygı bozuklukları ve kronik yalnızlık gibi psikolojik sorunlar giderek yaygınlaşmaktadır.
Ayrıca, akademik ve mesleki başarı beklentileri gençleri yoğun bir baskı altında bırakmaktadır. Ailelerin ve toplumun sürekli başarı odaklı yaklaşımı, gençlerin duygusal ihtiyaçlarını göz ardı edebilmektedir. Bu da intihar düşüncelerinin ve girişimlerinin artmasına neden olmaktadır.
İntiharı Önlemek İçin Ne Yapmalıyız?
Bu endişe verici gidişatı durdurmak için bireysel, ailevi ve toplumsal düzeyde etkin önlemler alınmalıdır.
Psikolojik Destek ve Farkındalık: Okullarda ve toplumun her kesiminde ruh sağlığı hizmetleri geliştirilmeli, gençlere psikolojik destek sağlayacak mekanizmalar oluşturulmalıdır.
Aile ve Toplumsal Destek: Aileler, gençlerle daha açık iletişim kurmalı ve duygusal destek mekanizmalarını güçlendirmelidir. Toplum olarak bireyleri anlamaya ve destek olmaya odaklanmalıyız.
Sosyal Medya Bilinçlendirmesi: Gençlerin sosyal medya kullanımı konusunda bilinçlendirilmesi, sahte mükemmeliyet algısının yıkılması için farkındalık çalışmaları yürütülmelidir.
Akademik Baskıları Hafifletme: Okullarda ve ailelerde, başarının yalnızca akademik performansla ölçülmemesi gerektiği anlayışı yaygınlaştırılmalıdır. Gençlerin bireysel yetenekleri ve ilgi alanları desteklenmelidir.
Toplumsal Tabuları Yıkma: Ruh sağlığı sorunlarıyla ilgili tabuların ortadan kaldırılması için medya ve sivil toplum kuruluşları farkındalık kampanyaları düzenlemelidir.
Son Söz: Umut Aşılamak Hepimizin Sorumluluğudur
Gençlerimizin intiharı bir çıkış yolu olarak görmesini engellemek, bireysel bir çaba olmaktan öte, toplumsal bir sorumluluktur. Devlet kurumları, akademisyenler, psikologlar ve sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek önleyici politikalar geliştirmeli, herkes için erişilebilir ruh sağlığı hizmetleri sağlamalıdır.
Her birey, destekleyici ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Gençlerimize umut aşılamak ve onlara yaşamın güzelliklerini göstermek hepimizin ortak görevidir.