İSLAM SİYASETİ
Siyasal İslam yoktur; siyaset-i İslamiy’ye (İslam siyaseti) vardır…
Semavi olanın, yerdekine bağıl kalması mümkün değildir; çünkü gökyüzü, yeryüzünden üstündür.
Şayet İslam, siyasete alet edilse, çok önemli problemler vuku bulur; toplumsal açıdan riskler kaçınılmaz olur…
Size bununla ilgili bir tarihi argüman olarak Siffin Savaşında halifelik için karşı karşıya gelen Hz Ali ile Muaviyeyi argüman olarak sunabilirım…
Sıffin Savaşında Muaviye’nin galip gelmesi; işte bu siyasal İslam’ın bir sonucudur.
Kur’an-ı Kerim yapraklarının mızrakların uçlarına takılarak savaşıldığı tarihin en korkunç savaşlarından biri olarak anlatılır bu savaş…
Hz Ali’nin taraftarları, mızraklar’ın uçlarına takılmış Kur’an sayfalarını görünce, hürmetsizlik olmasın diye kılıçlarını çeke’meyince, bunu fırsat bilen Muaviye, ordularına saldırı emrini verip, Hz Ali’nin ordusunu mağlup ediyor…
Burada Muaviye, tamamen kendi siyasetini devreye sokup; dini kullanıyor…
Siyasal İslam, şahsi çıkarlar için en müsait zemindir. Nitekim bunun bir çok örneklerini görmüşüzdür…
Dini kullanıp, kendilerine çıkar sağlayan bir çok siyaset adamı veya çevresinde kendini dindar lanse etmiş kişiler yok mu?
Bakın bu konuda Bediüzzaman hazretlerinin söyledikleri hiç de yabana atılacak cinsten değil… Ne diyor üstad:” “‘Eûzü billahi mine’ş-şeytani ve’s-siyaset’’
Siyasette ister istemez bir tarafgirlik, kendilerinden olmayanlara bir husumet besleme, yahut ötekileştirme, ikircilik, ikiyüzlülük gibi toplumsal arıza husule getirecek menfi konseptler mevcuttur… Dinin ise mütemadiyen, adaleti, hakkaniyeti, doğru ve dürüstlüğü deklare etmesi tüm insanlar için merhamet ve şefkat konusunda alemşumul olması hasebiyle siyasetle, arasında çok büyük farklılıklar vardır.
Buna basit bir örnek verelim isterseniz… Şarapla suyu birbirine katarsanız, bu akla ve mantığa uygun bir davranış biçimi olur mu..! Yahut, suret-i haktan görünüp, saman altından su yürütmek sizce sunulmuş doğru bir siyaset midir?
Siyaset ne kadar dünyevi ise; din tamamen uhrevidır . Din, sadece bu dünyada değil; yarın Makeme -i Kübra’da bizim için, kolay hesap verip, sonucunda ebedi mutluluğa ermek için de her türlü güzelliği, öneriyi, ihtiva eder …
Siyasette riyakarlık , ikiyüzlülük, gerçeklerin üstünü bilerek kapatarak beli seviyelere yükselmek meşru sayılabilir …
Yani gün gelir, Şeytanı Evliya; evliyayı Şeytan gibi göstererek, bir gafletin içine düşmekte söz konusudur …
Sonuç olarak din semavi olduğuna göre ; daima siyasetin üstünde, ona hakim bir statüde varlık sürdürmesi akla daha makul geliyor.
Dini telkinlerle vicdanı yoğrulmuş bir insandan zarar gelebileceği düşünülebilir mi? Böyle bir kişinin yapacağı herhangi bir iş, mutlaka hayırlara vesile olacağı bilinen bir gerçektir.
Allah bize hayırlara vesile olacak işler yapmayı nasip etsin…