BATILIN EFENDİSİ OLMAKTANSA; HAKİKATİN KÖLESİ OLMAYI YEĞLERİM
“Elde Kur’ân gibi bir mu’cize-i bâki varken,
Başka burhan aramak aklıma zâid görünür.
Elde Kur’ân gibi bir burhan-ı hakikat varken,
Münkirleri ilzam için gönlüme sıklet mi gelir?” Bediüzzaman Hazretleri.
Manayı inkâr maddeyi; maddeyi inkâr manayı inkardır … Sırf aralarında bir farklılık vücut bulsun diye, her iki taraf, bilerek veya bilmeyerek bunun mücadelesini vermek için gayret ediyor…
Bu iki kavramın da yadsınamaz oluşu vari iken; taraflarca bunlardan birinin yok sayılması ile ilgili söylemler amiyane değil de nedir
Felsefenin kesafetli tünelinden aydınlığa doğru bir yürüyüşün kazanımı, ancak yolcularına bir serap vizyonundan başka bir getirisi olamaz, olması da mümkün değildir.
Oysa dört din ve o dinlere ait gönderilen kitaplardaki tüm veriler; zaten her şeyi, her karanlık noktayı aydınlatarak, biz insanların önlerine sermiş bulunmaktadır… Her akil insan, bir ışık zerre’sinden, onun kaynağına ulaşabilme istidad’ına ulaşabilme yetisine sahiptir.
Birazcık tefekkür etmek, insanoğlunun ufkunu açacağını, bazı karanlık düşünceli insanların düşünsel hegemonyasın’dan kurtarıp, reel bir çizgiden, gitmesi gereken hedefe ulaştırabileceğini söylemek bir kehanet olmasa gerek.
O şu demiş; bu şu demiş yerine ; bir gayretkeşlık içine girip , en doğrusunu semavi kitaplardan, bunlarla ilgili ilim tahsil etmiş insanlardan öğrene bilmek mantığa daha uygun geliyor…
Eskiden, şu ana dek, bazı filozof geçinenler’in, amaçları insan topluluklarını birbirlerine tezat düşüncelerle ayrıştırıp, çıkarları üzerinde kurgulanmış paradigma’larını hükümran kılabilmektir.
Toplumda birliğin bozulması demek, çıkar odaklı kişilerin ekmeğine yağ sürmekten öte gidecek bir durum değildir.
Böyle tutum ve davranışlar; şeytan’la iş tutmaya benzer. Unutulmasın ki; şeytan, insanlara umut yerine, hüsran sunmaktan başka bir şey veremez; çünkü bu onun yaratılışına münhasır bir durumdur.
Bu ve buna benzer yanılgı’ların , namümkün telafi’sinin acılarını yaşamamak için, toplumun tüm bireyleri, kendilerini ve yakın çevrelerini bu tür tuzakların içine çekilmelerini önlemek için, bilinçli hareket etmeleri, bu konuda kararlı ve emin adımlar atmaları gerekir…
Yüce Allah akıl fikir iz’an vermiş, üstüne üstlük onca peygamber, kitap; ve alimler göndererek , insanların dosdoğru yol üzerinde, gitmek istenen hedefe gitmelerini kolaylaştırmıştır.
Şimdi tüm bu kolaylıkları ve asıl yapılması elzem olan ve yararı’mıza olan konseptleri elimizin tersiyle iterek, şeytani desise’lerin oyuncağı olmak, hüsran ve pişmanlık bataklığında boğulmak nasıl bir akla hizmet olur..!
O halde Materyalist ve sözde onun karşıtı olan İdealist Felsefe yerine ; hakikatleri güneş gibi parlayan Kur’an’a müracaat etmek daha akılcı olmaz mı..?