Platon’a (MÖ 427-347) Göre Eğitim Nasıl Olmalı?
Her çocuğa eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalı; dehanın kimden parlayacağı belli olmaz.
Her okulun bir beden eğitimi alanı, bir de oyun bahçesi bulunacak ve eğitim, oyun ve spordan ibaret olacak.
Çocuk ilk on yılında öyle sağlam bir bedene sahip olacak ki ilerde hiçbir ilaca gereksinim duymayacak.
Ancak, yalnız atletizm ve beden eğitimi kişiyi tek yönlü yapar.
Bu yüzden ritim ve uyumu ruhun gizli köşelerine sızdıran, hareketlerine latiflik veren, onu nezih yapan müzik öğretilmeli.
Müzik, insanın kişiliğine biçim verir, dolayısıyla uygun politik ve toplumsal kararların alınmasında rol oynar.
Müzik sadece duygu ve huy inceliği getirmez, aynı zamanda sağlığı da korur.
Ancak müzik, atletizm gibi aşırı giderse, tehlike yaratır.
Sadece bir atlet kişiliğinde olmak, vahşi bir kişiliğe sahip olmak, sırf müzisyen olmaksa, iyinin ötesinde eriyip yumuşamaktır.
On altı yaşından sonra kişi sadece müzikle uğraşmamalı…
Artık müzik, matematik, tarih ve bilimin bazı tatsız tuzsuz yanlarını ilginç kılmak için de kullanılmalı…
Bu güç bilimler gençlere, şiir ölçüsüne uydurularak verilebilir, kolaylaştırılabilir ve şarkıya dönüştürülerek güzelleştirilebilir.
Bu bilimler, zihinlere zorla verilmemeli, belli bir ölçüde serbestlik olmalı…
Aritmetiğe, geometriye ve bütün bilimlere, daha çocukken başlatmalı ve öğretim zorla yaptırılan bir işe benzememeli…
Çünkü özgür insan, hiçbir şeyi köle gibi öğrenmemeli…
Kafaya zorla sokulan şey akılda kalmaz.
Eğitimin onlar için bir oyun gibi olmalı…
Böylece, onların yaradılıştan neye elverişli oldukları daha iyi anlaşılır.
Bir ahlak temelinin de bulunması gerekir; topluluğun üyeleri bir beden haline gelmeli…
Birbirlerine karşı bazı sorumluluklarının olduğunu bilmeli…
İnsanlar yaradılıştan her şeye el uzatan, kıskanç, kavgacı, şehvet düşkünü yaratıklar olduklarına göre, neye ihtiyaç var?
Dine ihtiyaç var…
Bir ulus Tanrı’ya inanmadıkça güçlü olamaz.
Tanrıya inanç, kendi çıkarını arayan bireyin, açgözlülüğünü dizginlemesine, tutkusunu bir dereceye kadar baskı altında tutmasını sağlar.
Başka bir hayat umudu, kendi ölümümüze yılmadan göğüs germemizi ve sevdiklerimizin ölümüne katlanmamızı kolaylaştırır.
Ve kendimize olsun, çocuklarımıza olsun, sonsuz iyilikler yapmamızı teşvik eder.
(Kaynak: Will Durant, “Felsefenin Öyküsü”, İz yay., 2009, İst. s. 39-47)