19 Temmuz 2012 yılında Kobanî’de başlayan Cizir ve Efrin bölgeleri ile devam eden Rojava devrimi, üçüncü yılına girmeye hazırlanıyor. Rojava devrimi, uluslararası güçlerin desteğindeki çeteler tarafından boğulmak istenirken, Rojava halkları tüm saldırılara karşı en etkili biçimde kendini savunuyor. Rojava’da Kürtler, Ermeniler, Araplar, Türkmenler ve diğer halklar bir arada yaşarken, Kobanî Kantonu’na yönelik Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) tarafından bir aydır başlayan saldırılar da devam ediyor. Devrimin filizlendiği kanton olan ve Kürtlerin “Kaniya Kurda” ismini verdiği Kobanî’ye dört bir yandan ambargo uygulanıyor öte yandan IŞİD de Irak’tan getirdiği ağır silahlar ile batı, güney ve doğudan kantona saldırıyor ve bölgeyi düşürmeye çalışıyor.
Kobanî Kantonu’na yönelik saldırılar, sınırın hemen yanı başındaki Urfalıları ise rahatsız ediyor. Suruç Belediyesi Eş Başkanı Orhan Şansal ise, halka yardım toplama amaçlı gittiklerinde halkın yardımdan öte “ne yapabiliriz” tartıştığını anlattı. Halkın Türkiye’nin destek iddialarına karşı kırılma noktasına geldiğini aktaran Şansal, “IŞİD’in bölgede yürüttüğü katliamlar, Kürt halkı üzerinde yürüttüğü saldırılar kuzeyde çok ciddi tepki görüyor. İnsanların bu yardım kampanyasının ötesinde ‘Ne yapabiliriz, nasıl bir çalışma yürütebiliriz’ noktasında tartışması yürütüyor. Türkiye sınırlarının burada kullanılıyor olması halk arasında çok ciddi tartışılıyor. Eğer bu iddia gerçekten doğru ise, halk bunu kabul etmeyeceğini beyan ediyor. Gerekirse sınırları kendilerinin koruyacağını, Rojava halkını bu noktada yalnız bırakmayacağını söylüyor. Pirsus ve Kobanî tek bir şehir gibidir. Birbirinden koparılması mümkün değil” diyerek, kuzeyli Kürtlerin kırılma noktasında olduğunu belirtti.
Tarihe not düşüyorlar’
Yardımlar konusunda hassasiyeti üst noktaya taşımayı hedeflediklerini aktaran Rojava Yardım Komisyonu Üyesi Faruk Talı da, kuzey halkının duyarlı olduğunu, ancak duyarlılığın daha da artması gerektiğini ifade etti. Tatlı, nüfusu 200 binden 800 bine çıkan Kobanî’nin günlük yaşam malzemelerine ihtiyaç duyduğunu, onur ve varlık direnişini tarihe not düşerek gerçekleştirdiğini dile getirerek, gelen her yaralı ve hastanın da kuzey halkı tarafından sahiplenildiğini ve gerekenin yapıldığını belirtti.