Ne hikmetse,ne zaman bu ülke bir felaketin eşiğine gelirse,yahut savaş gibi olağanüstü bir durumla karşı karşıya kalırsa, bizim bilim adamlarımız TV ekranlarında arz-ı endam edip,başlıyorlar tüm bilgilerini sıralamaya…Şöyle olsaydı böyle olurdu;böyle olsaydı şöyle olurdu.
Yahu bırakın bu laf ebelliğini de çözüm varmı çözüm; onu söyleyin.EllinAvrupalısı bu virüs konusunda çözüm bulmak için kolları sıvar’ken;siz lafla peynir gemisini yürü’tün!
Hiç araştırıp sordunuz mu bu virüs neden oldu,çaresi ne,onu ne yok eder…
Adamların ne malum, çıkar uğruna icat ettikleri bu merettin; önceden satmak için aşısını yapmadıklarını…
Hep kendime sormuşumdur;
neden kendimiz bir şeyler üretmek gibi bir çaba içinde olamıyoruz?Neden çoğu şeyleri yabancı ülkelerden temin etme rahatlığına sığınma’nın rehavetini üstümüzden atamıyoruz? Avrupa veya diğer ülkelerin bilim adamlarının, kafalarında taşıdıkları beyin fonksiyonları daha mı randımanlı çalışıyor sanki?
Ülkeye sokulan her türlü yabancı ürünün,ilerde bir takım sorunlar la başımızı ağrıtamayacağı’nın garantisi var mı?
Gıdasal veya teknolojik; alınan her şeye bir şüphe perspektifinden bakılmalı bence…
Mesela aldığım bir televizyon, bir telefon, yahut başka bir şey benim şüpheyle bir yaklaşımı söz konusu yapabiliyor.Belki komik gelecek,içinde bir dinleme cihazı yada ,ne bileyim bir casus faaliyetine katkı sunacak bir uydu aygıtı,alınan eşyanın gizli bir yerine monte edilmiş olamaz mi?
Aile bireylerini sevindirmek adına aldığınız bir bilgi sayyarın onlarca tayin edilen bir zaman diliminde bozulup;size bir yenisini aldırmak için yine onların bir tuzağı olamaz mı?
Elin adamı böyle çetrefilli işlerle tezgahlarını sinsi sinsi işlettir ken; bizimde böyle saf saf bakınıp,bilemeden değirmen’lerine su taşımanın izâhi bir tarafı var mı bilemem.
Burada şüphelerrim’in doğruluğunu ispat edebilecek bir statüye elbette sahip değilim; şüphe şu veya bu şekilde bir ifşa sonucu gerçek varlığını arz-ı endam ettirir.
Tek endişem, ortaya çıkacak bir gerçeğin bize vereceği olumsuzluğun telafisi’nin olup , olamayacağı…
Tek dileğim;derin uykularımızda gördüğümüz renkli rüyaların üzerine siyah beyaz bir kabusun çökme’mesıdır.
Artık,”El gider Aya biz yaya”Terenümmüne son vermenin zamanı geldi,geçiyor bile…