Söz, özden kopup geldiği vakit; aklın bir sürü aşamalarından geçer, sonra dile dökülür; berrak bir çağlayan gibi karşısındaki kişinin ruhunu serinletir akar gider.
Burada bir hâkimiyet söz konusu olduğu için, söylenecek sözlerin hedefi bulacağı aşikâr. Hal böyle olunca, doğacak bir ikna’nın olabilme ihtimali de artar.
Rast gele savrulursa şiddetli bir fırtına olarak geri tepmesi kuvvetle muhtemel.
Muhatapla sözel iletişimde, etki-tepki konseptleri müspet bir süreçte devamlılık arz ediyorsa bu olgunun yansımaları da müspet yönde zuhur eder. Burada muhataplar arasında her türlü anlaşmaya kapıların aralanacağı rahatlıkla söylenebilir.
Güven tesisinde, sözlerin akıl mihengine vurulup, mantık terazisinde ölçülüp biçildikten sonra dışarıya sevkiyatının yapılması en reel yoldur. Yoksa öbür türlü başa dert açmaktan öte gitmez.
İnsanlar konuşarak anlaşırlar sözü boşuna söylenmiş bir söz değildir. Her insanda bu İstidadı kazanım olabilseydi, şu an yersiz tartışmaların yerini tatlı sohbetler; kavgaların yerini barış ve sükûnet alacaktı; oysa Sen ben davasında, beşeri ilişkilerin menfiyât selinde boğulmaya terk edilmeyecek kadar önemli olduğu zaten bilinmeyecek bir şey değil.
Yalan veya cebren; istenileni bu yolla temin etmeye çalışmanın yararlı olacağı pek söylenemez. Bu tarz ikna çabaları ilerde aksi yönde bir potansiyelin alt yapısını oluşturmaya sebep teşkil edebilir.
Güneşin doğuşuna hiç bir şeyin engel olamayacağı gibi; gerçeklerin de eninde sonunda ortaya çıkacağı hesap edilmelidir.
Şeytani kuvvelerden beslenen bir akıl; zakkum ağacına benzer. Her ne kadar çiçekleri hoş görünse de, onun zehir saçtığını, bilmeyen yok sanırım. Yalanın süslenip püslenip arz-ı endam etmesi; içinde sakladığı sinsi gerçeğin açığa çıkmasını engelleyemez.
Çünkü gizlilik keşfe açıktır. Mutlaka ortaya çıkar… Bunun Aksi yönde bir düşüncenin tezahürü, Deve kuşunun avcıyı görünce kafasını kuma gömmesi gibidir.
Yalan gibi, benzeri bir kavramın herhangi bir platformda vuku bulması, ilerde olacak olumsuzlukların ayak sesleri olacağı, akıldan çıkarılmaması gerekir.
Böyle bir kâbusla uyanmak doğrusu pekte tercih edilecek bir durum değildir. Allah böyle bir vaziyette düşmekten bizleri korusun!..
Önceki eksik yazılmıştı, doğrusu bu…