Kur’an’da eski kavimlerin yaşam kurallarına aykırı davranışları yüzünden Allah’ın gazabına düçar kaldıkları, okunan sure ve ayetlerden biliyoruz.
Nüfusları şimdiki zamana oranla çok düşük olduğu tahmin edilmeyen bir şey değil.
Her kavim ayrı ayrı, onca uyarılara rağmen,geri adım at’mayıp,gayri ahlaki yaşayış tarzlarında müdavim olmaları sebebiyle farklı şekillerde Tecziye edildiler.
Günümüz dünyasında,at izinin;it izine karıştığı bu zamanda,iyinin geri plana itilip;kötünün revaçta ve önde seyir ettiği; her türlü ahlaksızlığın dört nala koşuşturduğu bir arenada,Allah tarafından bir müdahalenin olmaması mümkün müdür?
Bu dünyada görünenler;ebedi olan öteki dünyaya has fragmanlardır.Bize tat’tırılan onca nimetlerin aslında birer tadımlık ;asıl olanların ahiret yurdunda yetiştiğine dair bir tanıtım ilanı olduğudur.
Çünkü Cennet insanların öz vatan’ıdır.Oraya gitmek için;bu dünyada herkesin bir sınav sürecinden geçme zorunluluğu vardır.
Bugün Amerika, İngiltere ve benzeri ülkeler gibi, dünya hakimiyetinde tirübüne oynayan ülkelerin bir büyüklenme’nin gaflet sarhoşluğunda yalpalamaları; bir virüsün yaptığı soğuk duş şokuyla izallesi ibret alınması konusunda çok şey ifade eder.
Yaşamlarına amade ettiği dünya misafirhane’sinde şuurlu,gayrı şuurlu,tüm mahlukkattı sonsuz nimetlerle rızık’landıran yüce Allah’ın; azgınlığa düşen insan topluluklarını terbiye etmek gibi hukuki bir yetkiye sahip,bu konularda ceza-yi müeyyideler uygulamakta muktedir ve müessir olduğunun bilinmesi gerekir.
Firavvunları küçücük bir sivrisinek’le terbiye eden yüce Allah;şimdi yine insanları, mahiyeti henüz bilinemeyen bir virüsle hizaya getiriyor.
Bu gözle dahi müşahede edilmesi mümkün olmayan canlının; fıtri aykırılığı izale edilmesine mücbir sebep olduğu düşünülse ,beşeri bir teaddübün şiddet olmadığı; Rahmetten inkişaf eden Rahmani cilve’ler olduğu anlaşılır.
Annesi tarafından edeplendir’me amaçlı atılan tokat,bir şefkat eseridir.
Bediüzzaman hazretleri’nin dediği gibi:”
Ulaşmaz dest-i edeb-i garb-ı hevesbâr-ı hevâkâr-ı dehâdâr
De’b-i edeb ebed-müddet Kur’ân-ı ziyâbâr-ı şifâkâr-ı hüdâdâr.”
Batı’nın heves saçan,nefsani işlere dayalı dahiyane edebiyatı; Kur’an’daki sonsuz Nur saçan,saf ve hidayete erdiri’ci tarzına sahip olan edebiyatına ulaşamaz.
Yüce Rabbimiz bizi Kur’an’î edeplendir’meyle edep’lendirmeyi nasip etsin İnşallah!