Toplum Değerleriyle Vardır
Her milletin tarih sahnesindeki varlığı, yalnızca askeri güç, ekonomik refah ya da coğrafi sınırlarla ölçülmez. Asıl belirleyici unsur, milletin sahip olduğu millî değerlerdir. Çünkü millî değerler, bir toplumun ruhunu, kimliğini, inançlarını ve varoluş gayesini temsil eder. Bir devletin ayakta kalabilmesi için sadece topraklara değil; aynı zamanda o topraklarda yaşayan insanların ortak duygularına, kültürüne ve değerlerine ihtiyacı vardır.
Devlet, bir bina ise; millî değerler onun temeli, harcı ve direğidir. Kültür, dil, tarih, gelenek, din, vatan sevgisi ve bağımsızlık şuuru, milletin kimliğini inşa eden temel unsurlardır. Bu değerlerden yoksun bir devlet, görünürde var olsa bile, zamanla çözülmeye ve dağılmaya mahkûmdur.
Bir milletin farklı bölgelerde yaşayan, değişik görüşlere sahip fertlerini aynı paydada buluşturan unsur millî değerlerdir. Ortak bayrak altında birleşmek, aynı marşı söylemek, aynı tarihî kahramanları yad etmek, toplumun birlik ve beraberliğini perçinler. Bu birlik olmadan, devletin içten çürümesi kaçınılmazdır.
Tarih boyunca görüldüğü gibi, işgaller, savaşlar, ekonomik krizler milletlerin ve devletlerin en büyük imtihanları olmuştur. Böyle zamanlarda milletleri ayakta tutan, maddi güçten ziyade, millî şuur ve değerler olmuştur. İstiklâl Harbi bunun en canlı örneğidir. Millî değerlerine bağlılık, milletlere yoklukta sabır, varlıkta ise vakar kazandırır.
Devletin sürekliliği, sadece bugünün değil, gelecek nesillerin de millî değerlerle yoğrulmasına bağlıdır. Kültür aktarımı, dilin korunması, bayramların yaşatılması, kahramanlıkların anlatılması; bir milletin kendi benliğini gelecek kuşaklara taşımasının en önemli yollarıdır. Değerlerinden kopan milletler, bir süre sonra başka kültürlerin tahakkümü altına girer ve bağımsızlığını kaybeder.
Küreselleşme çağında toplumlar, farklı kültürlerin baskısı altında kimliklerini korumak zorundadır. Kendi millî değerlerini bilmeyen ve sahiplenmeyen milletler, kültürel asimilasyona uğrar. Oysa sağlam bir millî kimliğe sahip devletler, evrensel değerler içinde varlıklarını koruyarak söz sahibi olabilirler.
Velhasıl, bir devletin varlığını sürdürebilmesi için sadece kanunlara, kurumlara ve ekonomik güce değil; aynı zamanda millî değerlere yaslanması gerekir. Çünkü devlet, ancak milletin ruhunu temsil ettiği ölçüde gerçek bir devlettir. Millî değerlerinden beslenmeyen devletler, dışarıdan değil, içeriden çözülerek tarih sahnesinden silinir.
Dolayısıyla, bir milletin bekası, bayrağına duyduğu sevgi, toprağına olan bağlılığı, tarihine duyduğu hürmet ve kültürünü yaşatma azmi ile mümkündür. Devletler ordularla kurulabilir, fakat ancak millî değerlerle yaşar ve yücelir