Kabul görmüş bir sisteme ait konseptler den bir tanesi bile,işgal ettiği statü’den milim kayma yaparsa;toplumsal bir kaosun yaşananbilme ihtimali yüksek olur.
Tüm sistemler için de geçerli olan bu durum, göz ardı edilemeyecek kadar önem arz eder.
Bu kavramların yerinde ve doğru kullanılması, kişisel çıkarlarımıza ters düşecek bir sonucu tezahür ettirse bile; tahammül sınırında tutulma gayreti bir erdem olgusunun yegane işaretleridir.Bu minvalde hareketlilik,insani münasebetleri daha reel, daha yapıcı yapar; sosyalleşmeyi daha anlamlı hale getirir.
İğneyi önce kendimize batırma istidadına erişebilirsek,o vakit her şeyin daha kolay yürüdüğünü
görecegiz.
Başka bir deyişle,yapılacak bir empati, muhatap hakkında verilecek bir karar sürecini müsbet bir mecraya taşıyabilir.
Bu tür insani davranışlar; ancak demokratik ülkelerde varlık sahasında boy gösterir.Sistemlerin belki de en mükemmeli olan
Demokrasi,fark gözetmeksizin salt, pürüzsüz ve olduğu gibi toplumsal yaşama dahil edilirse,ihtiva ettiği kurallarla ilgili oluşabilecek bir bilincin tesisi çoğulcul bir mutluluğun elde edilmesini mümkün kılar.
Bu şekilde,ayrıştırılmaların, tefrikalar’ın,ötekileştirilmelerin önü de alınmış olur.
Yoksa monarşik veya oligarşik montajlamaların size ancak kazandıracağı menfi kurgulu bir toplumsal reaksiyon olur.
Bize düşen,bu insani,bu olgun,bu güzelim sistemi koruyup kollamayı milli bir dava haline getirmektir.Sonuçta her sistem mutlak bedeller ödenerek içtimai alanda var olur.Hülâsa, Demokrasi: Hak,hukuk,sevgi saygı, empati, ve karşılıklı hoşgörü ile yürür.Bu unsurlardan bir tanesi dahi eksik olursa, işlevini yitirir; Maazallah bireyleri başka düzen arayışlarına iter.